Zorbalık Çeviri Portekizce
499 parallel translation
... dünyadaki en korkunç zorbalık...
... o escândalo mais danado de sempre...
İnanın, zorbalık.
Bom, é escandaloso.
Sırf benden büyüksün diye zorbalık edebileceğini sandın.
Só porque é maior do que eu, achou que podia me controlar.
Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur.
E a tirania instalou-se, Moendo o espírito humano debaixo dos pés dos conquistadores.
Ona zorbalık etme.
Não a ameace.
Ben koğuş şefi olduğum müddetçe artık burada zorbalık geçmeyecek.
Ninguém se armará em vigilante, enquanto eu for Chefe da Caserna.
Dünyada acımasızlık, kin ve zorbalık var. Onlar yokmuş gibi davranamazsın.
Na vida há crueldade, ódio e tirania e tu educa-lo como se não existissem.
Zorbalık konusunda fazlasıyla bizim gibi düşünüyorlar, ve saygıdeğer davamıza katılacaklar.
Pensam como nós sobre a tirania e querem juntar-se à causa.
Yoksa zorbalık altında mı?
Ou tirania?
Yunan olarak, zorbalık altında yaşamamaya doğuştan hakkınız var serbest seçiminizle, özgür insanlar olarak.
Porque é seu direito como gregos... não viver sob tirania... mas como homens livres... com livre escolha.
Eski barbarlık ve zorbalık anıtları adına, adalet ve merhamet sözleri edeceğim.
Nestes monumentos antigos de bárbaros e déspotas... eu escreverei palavras sobre a justiça e a piedade.
Zorbalık etme!
- Näo seja täo mandona!
Zorbalık!
Violência!
General Huerta : bu bir zorbalık.
Isto é um ultraje.
Bu bir zorbalık.
Isto é um ultraje!
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
Aos 15 anos, no meio da violencia e pobreza dos bairros marginais oferecem a Virgil um violoncelo.
Bu sizi kışkırtır ve aşırı zorbalık için hazır duruma getirir.
Um estimulante capaz de levar qualquer a um pouco de ultra-violência.
Bize zorbalık yapabileceğinizi düşünmeyin!
Não pense que faz de nós o que quer.
Efendim, hayatta olsaydın böyle zorbalıklara maruz kalmazdık.
Mestre, se estivesse vivo, não teríamos sido tratados desta maneira.
# Zorbalık bıçağını körelterek, büyük bir hataya düştüm.
Ao enfraquecer a lâmina da tirania, caí num grande erro.
Zorbalık efendim.
A tirania, Professor.
Yaşlı kişilere zorbalık mı yapıyorsun?
Estás a chantagear pessoas idosas?
- Şey, zorbalık kuklalara aittir.
- A violência é parte dos fantoches.
Pelle, gidip herkese bana nasıl zorbalık ettiğini, ne kadar kötü davrandığını anlat!
Pelle vai contar a todos como me maltrata! O perverso que é!
Kadınlara zorbalık etmekten yorulmadınız mı hala?
Ainda não vos cansastes de maltratar mulheres?
İnsanlığın ortak düşmanları olan zorbalık, yoksulluk, hastalık... ve savaşın kendisine karşı bir mücadeleyi omuzlamaya.
a tirania, a pobreza, a doença e a própria guerra.
- Kadınlarına zorbalık eden bokkafalardan nefret ederim.
- Odeio cabrões que batem nas mulheres.
Bu bir zorbalık.
- sob o efeito do álcool. - Isto é uma afronta.
Zorbalık ediyordum.
Comecei a maltratar as pessoas.
- Bu zorbalık!
- Isto é extorsão!
Ben de küçükken.. .. hoşlandığım kıza zorbalık ederdim.
Quando eu era pequeno, costumava atormentar uma miúda de quem gostava.
Oğulları ABD Donanmasında jet kullanabilsin diye, hayatlarını kumar, zorbalık ve cinayetten kazandılar.
Ganhavam a vida com jogo, extorsão e assassinatos, para que o menino deles pudesse voar em jactos da Marinha.
Zorbalık gösterecekseniz eğer, kalitesiz bir koleje katılın.
Se vocês têm tendência a lutar, como uns tontos, deviam frequentar um colégio mediano.
Geriye bir tek zorbalık kalıyor ve ben bu boyunduruğun altına girmem.
Tudo o que eles têm sobre nós é tirania. E não viverei sobre esse jugo, por isso não ficarei cá mais tempo.
Müvekkillerim zorbalık ve yıIdırma yoluyla... itiraf etmek zorunda bırakıIdıklarını iddia ediyorlar.
Os meus clientes reclamam que foram forçados a confessar... através de brutalidade e intimidação.
Yaşlı cadı, ne cüretle bir çocuğa zorbalık yapıyorsun?
Bruxa velha! Estás a tentar assustar os fantasmas?
- Bu zorbalık, derhal beni serbest bırak!
- Isto é um escândalo! Libertem-me já!
George, bana zorbalık etmelerine izin verme.
George, não permitas que me maltratem!
Commander, bu zorbalık.
Comandante, isso é chantagem.
Acıklı durumu olan, şantajcı bir şövalyeden de mi zorbalık göreceksiniz?
Vai ter um quebrado cafajeste cavaleiro agora?
Zorbalık yapsan da bana vız gelirdi.
Não me importaria se tivesses de facto sido violento.
Zorbalık, yalıtılmışlık ve cehalet üzerinde.
Mas por cima da tirania, do isolamento e da ignorância.
- Bunny için zorbalık.
- Que bom para o Bunny.
- Tamamen zorbalık, efendim.
É um ultraje, senhor.
Kumar, zorbalık, cinayet.
Jogo, extorsão, assassínio.
- Bu zorbalık!
- Isto é tirania!
Tüccar ve dullara zorbalık.
" Extorsão a mercadores e viúvas,
Ona zorbalık ettin karısını elinden aldın her savaşta yendin onu her anlaşmayı kendi çıkarına kullandın keşişlerle dalga geçtin ve bütün bunlar için onu seni sevmeye zorladın.
Oprimiste-o. Dormiste com a mulher dele. Derrotaste-o em todas as guerras.
- Ted, zorbalık yapıyor.
Ted, ela é uma tirana.
Aptal insanların zorbalığını yok edeceğiz. Ama bunu silahlarla yapamayız. Ya da kırbaçlarla.
Destruiremos a tirania da pasmaceira, mas não faremos isso com armas... ou chicotes... não, destruiremos nossos inimigos de outra forma.
- Kızının zorbalığına tepkin bu mu? Hayır.
É essa a reacção, ao saberes que a tua filha é uma rufia?