Zorla Çeviri Portekizce
6,056 parallel translation
Zorla sanıyordum.
Julguei que era uma imposição.
Yönünü kaybedip yere kapaklandığında zorla olacak.
Será uma imposição se perder o equilíbrio, acabar no chão e se eu tiver de levantá-lo!
Bundan diyelim yüzyıl önce halkı zorla kontrol altında tutmanın kolay olmayacağı anlaşılmıştı.
Tornou-se claro, há cerca de um século, que não ia ser tão fácil controlar a população pela força.
Evet, içeri zorla giren oydu.
Sim. Foi ele que forçou a entrada.
Eğer herhangi bir inanç önyargısına düşerseniz, parçaları zorla birleştirmeye başlarsınız, ve uyup uymadıklarına bakmazsınız bile.
Se te deixares tornar vitima de uma crença, de qualquer espécie, é nessa altura que começas a juntar as peças. Mesmo quando elas não se encaixam.
Onlar zorla ondan almak zorunda kaldı. Onları hatırlıyorum.
Tiveram de me retirar para longe dela, lembro-me que...
Hala bölgede yaşayan herkes, zorla tahliye edildi.
Todos os que ainda moram na área foram forçados a evacuar.
Şimdi kendine gel ve bıçağı bana ver, yoksa sana vurup bıçağı zorla alırım.
Agora levanta-te e dá-me a faca ou bato-te e tiro-ta à força.
Ne parayla ne de zorla.
Não com força, nem dinheiro.
Bir şeyi zorla alıp, sonra kafana göre geri koyamazsın.
Não podes pegar em tudo e guardá-lo numa caixa.
Zorla girme ya da boğuşma izi var mıydı evde?
Alguma coisa na casa sugere ter havido uma invasão ou uma luta?
Eğer onlar herhangi gerçek bir delile sahip olsaydı, DNA örneğini zorla alabilirlerdi.
Se tivessem alguma prova concreta, obrigavam-te a dar a amostra de ADN.
- Zorla mı götüreyim?
Queres que te obrigue?
- Zorla mı...
Vais...
Zorla beni, dedektif. Zorla ki seni bu davadan alabileyim.
Force as coisas, detective, pressione-me demasiado, e retiro-o deste caso.
Zorla onu elde etmek için savaş ve savaştan sağ çıkmasını um. Ya da ederini bana peşin öde.
Tenta levá-la e espera que ela sobreviva à luta ou paga-me o que ela vale.
Travis Ricky'nin ateş ettiğini öğrenmiş, muhtemelen onu rakip uyuşturucu satıcısı sanmıştır ya da bir şekilde onun alanına zorla girmeye çalışan daha büyük bir dağıtıcı sanmış ve ona bir mesaj göndermeye çalışmıştır.
Percebeu que era um traficante rival ou que está de alguma forma ligado a um fornecedor maior que está a tentar ganhar força no seu território. Ele estava a tentar enviar uma mensagem. - Não.
Şüpheliye zorla bir şey söyletmek yasak Eddie.
Nada de manipular a testemunha, Eddie.
Köylüden zorla alınan verginin olduğu eski günler... taştan su çıkarmak gibiydi.
Longe vão os dias em que recolhias impostos dos aldeões... era como espremer água das pedras.
Seni buraya zorla getirmedim, Sofia.
Eu não te fiz vir comigo, Sofia.
Kalabalığın arasından zorla geçip
Vou abrir caminho Por entre a multidão
Kaptanına ihanet etmek isteyen, onu zorla teslim edip hayatına devam etmek isteyen sekiz kişi?
Homens que estejam dispostos a trair o Capitão, ajudar-nos a controlá-lo e a entregá-lo à Marinha, à força?
Evet. Ama evime zorla girdin.
É, mas você invadiu minha casa.
Onu işe almayacağım ve açıkçası bana zorla bir şeyler yaptırmana izin vermeyeceğim.
Não vou contratá-lo e, sinceramente, não deixo que me pressiones para o fazer.
Bana zorla üç kişi vermek istiyorsun oysa iki kişiyle bile kolayca hallederim.
Consegui que me desses três tipos para algo que faria com dois.
Kuyuyu çamur ve çimentoyla zorla beslemeye çalışmak başarısız oldu.
A alimentação forçada de lama e cimento dentro do poço falhou.
Onu zorla bana kabul ettirmeye mi çalışıyorsun?
Estás a tentar empurrá-la para mim?
Sana zorla bir şey yaptırmak istemiyorum. Ve istediğim son şey senin zarar görmen.
Não te quero forçar a fazer nada, e a última coisa que quero é colocar-te em perigo outra vez.
Gönüllü vermezsen, zorla alırım diyor.
" E se tu não me desejas, então usarei a força.
Stanton'da 8 yaşındaki bir çocuğu zorla kaçırmak ve cinsel istismarda bulunmaktan.
Por rapto e por abusar de um rapaz de oito anos em Stanton.
İlaç verilip zorla kürtaj edilmeyi hiçbir şey mi sayıyorsun?
Chama a ser drogada e forçada a abortar "nada".
- Amy'den kökü neden zorla almıyoruz?
Por que não ficamos com a raíz da Amy?
- Zorla doğum odasına götürttü kendisini.
Ela obrigou-me a levá-la à sala de partos.
Kedisini öldürmek için eve zorla girmişler.
Arrombaram a casa dele para matar o gato.
Zorla getirildiğin için kusura bakma. Ama Navegante ile son görüşmene bakılırsa isteyerek gelmeyeceğini biliyordum.
Desculpe por ter sido trazido contra a sua vontade, mas sabia que você não viria de bom grado, depois da última reunião com o Navegante.
Kendi isteğinle vermezsen, zorla alınacak.
Se não o deres de livre vontade, ele terá que te ser tirado.
O hâlde ne planlıyor söyle, yoksa zorla yuttururum bunu sana.
Então diz-me qual é o plano dele, ou forço isto pela tua garganta abaixo.
Buraya zorla getirmem gerekti.
Tive de o arrastar até aqui.
O kadar garip bir adamdı ki zorla bakıyordum ona.
Tinha tanta maldade nele que quase não conseguia olhar para ele.
Ellerinin tersi... yastığa gömdükleri suratımız... bizi zorla yatağınıza alıp o yağlı vücutlarınızı üstümüze bastırırken... kanayan ve acıyan amlarımız!
As costas da mão dele. A cara virada para a almofada. A dor na cona quando nos levam à força para a vossa cama para receber os vossos corpos gordos e palpitantes!
Ceza kesmemek için zorla ağzına vermek istemen.
"Prática de sexo oral para evitar uma multa."
Herhangi bir tartışma olmadan benimle gelebilirsin ve Seg'de birkaç gece geçirirsin ya da polis çağırırım ve zorla geri götürülürsün.. ... kaçma girişiminde bulunursan bana başka çare bırakmamış olacaksın ve cezanı uzatmış olacaksın.
Bem, podes vir comigo agora, sem resistir e passar umas noites no isolamento ou telefono à Polícia e levo-te de volta à força, o que não me deixa alternativa senão acusar-te de tentativa de fuga e aumentar a tua pena.
Kimse seni buraya zorla getirmedi.
Ninguém te colocou nesta posição senão tu.
Zorla bırakamazsın beni burada!
Não me podes obrigar a ficar aqui!
Bak, içeri zorla giren Rebecca'ydı. Son vuruşu yapan da Wes'ti.
A Rebecca invadiu a casa, e o Wes deu o golpe final.
Biraz zorla da olsa.
Apenas exageraram.
Bu fuarlardan nefret ediyorum fakat babam zorla katılmamı sağladı.
Odeio estas feiras, mas o meu pai obrigou-me a participar.
Küçük bir şeyle. Watergate Oteli'ne zorla girilmesi gibi.
Com algo pequeno, como uma invasão ao Hotel Watergate.
General Gage, açıklayın bana, siz ve birlikleriniz bu halkı zorla evlerinden ettiğinizde kanun ve nizam anlayışınız neredeydi?
General Gage, diga-me, onde está o seu senso de lei e ordem para os despejos forçados que o senhor e as suas tropas infligiram a esta comunidade?
Annem daha erkeksi olayım diye nefret ettiğim şeyleri zorla yedirirdi.
A minha mãe obrigava-me a comer o que eu não gostava para me fazer mais homem.
Zorla götürülmeden önce bana söz verdirdi.
Antes de o levarem, fez-me prometer-lhe que acontecesse o que acontecesse, que eu e vós