Zorluyorsun Çeviri Portekizce
566 parallel translation
Beni kaba olmaya zorluyorsun.
Obrigas-me a ser desagradável.
Kendi kölemi zorluyorsun, sen...
- Covarde! - Obrigar a meu próprio servo a...
Şansını zorluyorsun, Marlowe.
Arrisca-se muito...
Şansını zorluyorsun. Geiger'ı vurmadığım için şanslısın.
A sua sorte é eu não ter matado o Geiger.
Miles'ın işleri kötüye gidiyor, Sen, ortaya çıkması için onu zorluyorsun.
Arruinou o esquema do Miles.
Bence sınırları baya zorluyorsun.
Defendeste as tuas ideias com demasiada energia.
Bence şansını fazla zorluyorsun.
Dei-te umas hipóteses.
O halde neden seni yok etmeye zorluyorsun beni?
Então porque me obrigas a destruir-te?
- Beni çok zorluyorsun.
Assim, vai ser difícil.
Şansını boşa zorluyorsun.
Quero que saias daqui.
Beni zorluyorsun.
estás a gozar.
Kahvaltıyla kandırıp çalışmaya zorluyorsun.
Eu a ouvi. Pode guardar o copo de leite e o ovo.
Doğu illerini isyan etmeye zorluyorsun.
Está guiando as províncias do ocidente para uma revolta!
- Şansını gerçekten çok zorluyorsun dostum.
- Está mesmo a abusar da sorte.
Sınırları zorluyorsun.
Caíste na esparrela.
Bu tavrın yüzünden sertleşmeye zorluyorsun beni.
Paul, não me obrigues a dar-te ordens. Ou fazes ou não fazes.
Bence kendini çok zorluyorsun.
Exige demais de si!
Neden kalbini zorluyorsun?
Porque quer trazer de volta esses temores?
- Şansını çok zorluyorsun.
- Abusaste bastante da sorte.
Sabrımı zorluyorsun.
Fazes-me perder a paciência.
Seni öldürmesi için birini tuttuğumu.. .. itiraf etmeye zorluyorsun.
Não me vai obrigar a admitir que eu contratei alguém para o matar.
- Belki kendini çok zorluyorsun.
- Talvez esteja a esforçar-se.
- Çok zorluyorsun Jason.
Está a pressionar demasiado, Jason.
Şansını zorluyorsun.
Estás a abusar da sorte destes tipos.
Ralph, sabrımı zorluyorsun.
Ralph, estás a esgotar a minha paciência.
Sınırlarını zorluyorsun. Hem de nasıl.
Quem não arrisca, não petisca.
Ne olursa olsun beni sevişmeye zorluyorsun. Benden başka bir kadınla sevişemediğini söylüyorsun.
Obrigas-me a fazer sexo, porque não o levantas com outras mulheres.
Bencil piçlere para toplamak için insanları zorluyorsun.
Tira queda de braço para dar dinheiro a cretinos egoístas.
Ama, bazen sabrımı zorluyorsun.
Mas às vezes a minha paciência tem limites.
Sen beni şahsi sebeplerden dolayı, yasal olmayan işlere zorluyorsun.
Estás a pedir que actue ilegalmente por motivos pessoais.
O halde neden beni üniversitenin kursuna gitmeye zorluyorsun?
Então porque é que me estás sempre a fazer tirar cursos como se fosse burra?
Tatlım, önemsiz şeyleri zorluyorsun.
Querida, estás a agarrar-te a palha.
Fazla zorluyorsun. Formda değil! - Bunu yaparsan canına okurum!
Ele lutou várias vezes, mas não está preparado!
Onu çok zorluyorsun.
Não o pressione muito.
- Onları çok zorluyorsun.
- Está a exigir demasiado.
Arabamı çok zorluyorsun, Snake.
Estás a puxar demasiado, Serpente.
- Onu zorluyorsun. Bir yerde haklısın.
Sabes que estás a abusar, andas a pisar o risco.
Beni niye zorluyorsun?
Mas porque me fazes isto?
Sınırımı zorluyorsun.
Ligava-te a mim.
Şartlı tahliye için zorluyorsun, ve şurada oturan adam Hz. Süleyman gibi kafasını sallıyor.
Vocês pedem a minha liberdade condicional, e aquele sujeito fica ali sentado a olhar, sem dizer nada.
- Şansını zorluyorsun.
- Abusas da sorte.
Beni zorluyorsun?
Queres que trate de ti?
Peki neden birleşmeleri için onları zorluyorsun?
Então por que insistes em aproximá-los?
Şansını fazla zorluyorsun.
Não se apoquentem.
- Kendini zorluyorsun.
- Estás a deixar-te ir abaixo.
— Şansını zorluyorsun Boyl.
- Bem-mandada Boyle.
Şansını zorluyorsun.
Estás a abusar da sorte.
Beni çok zorluyorsun, ahbap!
Está passando dos limites!
Beni gerçekten zorluyorsun.
Tu dás cabo de mim.
Şu Koreliler senaryosunu neden zorluyorsun?
Porque é que insististe naquela a história dos coreanos?
Jim, fazla zorluyorsun.
Está forçando a barra.