Zımbırtıyı Çeviri Portekizce
141 parallel translation
Kaldır şu zımbırtıyı.
Guarda a arma.
Ben bu zımbırtıyı ilk defa görüyorum. Kim verdi bunu sana?
Eu nunca tinha visto esta coisa na minha vida.Quem é que ta deu?
Al, sence şu zımbırtıyı ısırıp kopartabilir misin?
Al, será que você arrancaria esse aparato para nós?
Şu zımbırtıyı bir kes, parmağınla göster!
- Pare com essas tretas!
- Onbaşı Sitarski, bağla şu zımbırtıyı.
Cabo Sitarski, pegue no volante. Vamos!
Git o zımbırtıyı "Kahverengi Şortlu" arkadaşlarınla üfle.
Podes tocar na tua Secção de Assalto!
Eğer bu zımbırtıyı geliştirmeyi başarırsam karı seninle yarı yarıya bölüşürüz.
Se eu puder desenvolver esse produto, eu dividirei a metade com você.
Sanırım bu zımbırtıyı şuna bağlaman gerek.
Não tens de ligar o coiso à coisa?
Biraz şampanya al. Bu çikolatalı zımbırtıyı da dene.
Prove o champanhe e aquela coisa de chocolate.
Sen bu zımbırtıyı taptın, ben de burada yüzüyorum.
Construíste isto, mas eu é que nado. Era o combinado.
Şu ağır zımbırtıyı engelleyin.
Traga artilharia pesada.
Dediğim gibi Bu zımbırtıyı geçen hafta bir bayanın aracına bağladım ve tamponu olduğu gibi söktü attı.
Como eu estava a dizer, na semana passada coloquei-o no pára-choques de uma senhora e arranquei-o todo.
O zımbırtıyı burada istemiyorum.
Eu não quero esse lixo aqui dentro.
Bu zımbırtıyı dinlemek istemiyorum.
Não quero ouvir essa droga hoje.
- O karton zımbırtıyı unuttum.
Esqueci-me do raio do cartão.
Bu zımbırtıyı hiç tattın mı?
Já alguma vez provou isto?
Bu kemik kafalı zımbırtıyı çalıştırmayı asla başaramayacağım!
Nunca vou conseguir que esta engenhoca funcione!
Şu küçük zımbırtıyı kullanarak alarmı kapat ve kapıları aç.
Essa coisa preta desliga o alarme e destranca a porta.
Bu zımbırtıyı çıkarsam ne olur?
E se eu tirasse isto?
Demek istediğim, bu zımbırtıyı izleyip burada oturarak kafayı yemek üzereyiz.
Estamos a dar em malucos, aqui sentados a ver esta engenhoca.
Eğer iyi yemeği, eğlenceyi ve duvarlarda bir sürü deli zımbırtıyı severseniz Moe Amca'nın Aile Yemliği'ne gelin.
Se gosta de comer bem, diversão e tretas nas paredes, então venha daí até à "Gamela Familiar do Tio Moe".
Uçur şu zımbırtıyı, yoksa iki defa ölürsün!
Pilota este avião ou irás morrer e passar por um déjà vu.
Şu küçük zımbırtıyı kullanarak alarmı kapat ve kapıları aç.
Com isto preto desligas o alarme e abres a porta.
- Alalım şunu, boğan zımbırtıyı.
- Vamos comprar isso, a coisa que sufoca.
Dünyada eter aleminde batmış bir adamdan daha çaresiz sorumsuz ve ahlâksız hiçbir şey yoktur ve bu çürümüş zımbırtıyı çok yakında deneyeceğimizi biliyordum.
Não se encontra no mundo impotência, irresponsabilidade e depravação iguais às de um homem com uma grandessíssima moca de éter. E eu sabia que não tardava nada íamo-nos lá enfiar.
- Evet, bu zımbırtıyı da o icat etti.
- Sim e inventava coisas também.
ve o zımbırtıyı download edecegiz?
E que "material" é este que transferimos?
Harika, sadece şu zımbırtıyı kapatalım.
Grande. Vamos deslligá-la
Bu zımbırtıyı sizin için yok etmemi ister misiniz?
Quer que lhe destrua esta viatura?
Şu zımbırtıyı çıkarmalıyım.
Estou quase a tirar...
- Kapat şu zımbırtıyı.
- Apaga isso.
Odak noktası, Greg, ölü Çinli mülteciler ve ölü bir Çin büyükelçisi var. l bana ahret soruları söyleme birisi o dediğin zımbırtıyı ne demiştin?
A questão, Greg, é que temos refugiados chineses mortos e um Embaixador chinês morto, e eu não preciso de uma sina... para perceber que alguém está a querer acabar...
Bu zımbırtıyı da nereden buldun?
- Onde arranjaste aquilo?
Uyusun da büyüsün... hadi, çıkar şu zımbırtıyı.
Durma, durma. Pode tirar o perigoso para fora.
- Aç şu zımbırtıyı.
- Levanta o som.
Bak şu lanet zımbırtıyı çalsaydın ilham verici bir hikâye olabilirdi.
- Digo-te, sim. Seria uma história muito bela, se pudesses tocar essa maldita guitarra.
O zımbırtıyı bırakmak için canım burnuma geliyor.
Não faça você sabe o que eu vou por tentar deixar isso cague?
O zımbırtıyı çek yoksa öleceksin
Puxa a coisa ou morres!
Homer, bu ışın saçan lanet olası zımbırtıyı evimde istemiyorum.
Homer, quero que tires essa coisa radioactiva para fora da minha casa.
O zımbırtıyı kemirmemeliydin!
Devia ter sido eu a roer aquela extensão.
Ben de bu zımbırtıyı inceleyebilirim
Bom, eu também posso observar.
Bir zımbırtıyı zihin gücümle patlatmayı öğrenmek istiyorum.
Quero aprender a fazer explodir coisas com a mente.
İçerde bulunduğum üç yıI, yedi ay, iki hafta boyunca tattığım en olağanüstü şey bu zımbırtı.
Durante os três anos, sete meses e duas semanas que já estou preso esta é a coisa mais extraordinária que já provei.
Birçok gazi bu zımbırtıyı geçiriyor.
Não é a heroína.
... çubuğu, zımbırtısı, arabası Oskar'ı, bıçağı, muzu hıyarı, salamı, sucuğu kulesi, Bay Mutlu'su, Peter'ı, ağaçkakanı, ufaklığı tüfeği, boynuzu, orta bacağı, eti oyun çubuğu tek gözlü canavarı ön derisi, aşk kası, fülütü yılanı...
candeeiro, ferramenta, Big Ben, Sr. Felicidade, zezinho, chave de fendas, pee-pee, wee-wee, volante, cabeça, pistola, charuto, mangueira, corno, perna do meio, terceira perna, carne, pauzão, joystick, baton, maravilha de um olho, júnior, cabecinha, pequenino, Everest, rolo da massa, musculo do amor, flauta de pele, robocop, cobra
50 yıl öncesine kadar, atomun en ufak şey olduğuna inanıyordunuz ta ki onu ayrıştırıp şu karmaşık zımbırtı ortaya çıkana kadar.
Até há 50 anos, pensava-se que o átomo era a partícula mais pequena, até que foi aberto e saiu de lá uma data de tralha.
Sırf kafana o zımbırtıyı takman ve kocaman bir eşarbının olması, sana ahlâksız davranma hakkı vermez.
- Abusar?
Belki de ona dönen tekerlek zımbırtısından almalıyız.
Devíamos talvez comprar-lhe uma daquelas geringonças com rodas.
Tüm bu yıldönümü zımbırtılarında burada olamadığım için üzgünüm
Lamento não poder estar lá para a festa de aniversário.
O, benim kardeşim. Son 10 yıldır ithal malı zımbırtılar satıyor.
É meu irmão Joseph, e nos últimos dez anos se dedicou á importação de diversos produtos, geralmente insólitos.
- Sadece senin şu zımbırtıyı biraz kullanmam gerekiyor. - Ne yapıyorsun?
- Que estás a fazer?