Zıvırla Çeviri Portekizce
51 parallel translation
Evet, ıvız zıvırla.
Sim, isto e aquilo.
Kiliseyi çiçeklerle, dantel parçalarıyla ıvır zıvırla manasız şekilde süslüyor olabilir,... ama bu gelip geçici bir genç kızlık hevesi.
Ela pode gostar de adornar demais a igreja com flores, tiras de renda e por aí adiante, mas isso é só uma fantasia de rapariga, há-de passar.
Warren Komisyonundaki o herifler sadece ıvır zıvırla uğraştı.
Os gajos da Comissão Warren só se interessaram por pormenores.
Benim için bu şekilde yeterince zor, Mary, yemeklerine bir şey katmak çok para değil ama yemeklerin faydasını kaçırmak istemiyorum İçleri katkı maddeleri ve ıvır zıvırla dolu.
É muito difícil para mim alimentar-lhes com pouco dinheiro e não quero estragá-los com essas porcarias.
Tüm o silikon çiplerle ve diğer ıvır zıvırla.
Com todos os chips de silicone e essas coisas.
Ivır zıvırla Değişkenleri yakalayamazsın.
Não vais apanhar os metamorfos usando um aparelho qualquer.
Burası ıvır zıvırla dolu eski bir ambardır. Eski bir tutku- - Bir ıvır zıvır aslında!
É um velho armazém cheio de coisas, umas velha paixão, uma estranha mania!
Ivır zıvırla deme hocam.
Por que chama lixo, Sr. Rahmani?
Hey, şef? Birisi senin içi ıvır zıvırla dolu bohçanı çalıyor.
Olha, alguém está a roubar o teu lenço da treta.
Herkes ıvır zıvırla ilgilenmemi istiyor, kimse suç çözmemi istemiyor.
tudo o que querem que faça é tratar de papelada, ninguém quer que eu solucione crimes. Ei, podias ter recusado o trabalho.
O ıvır zıvırla dolu evde yaşıyor ve biliyorsunuz o çok zengin.
Ela mora naquela casa toda podre e tu sabes que ela está marada...
Bu minibüs bir sürü ıvır zıvırla dolu.
A carrinha estava repleta de lixo.
Hayır, orası tamamen ıvır zıvırla doludur.
Não, está cheio de tralha.
Burada buz dolabında ne kadar uzun zaman geçtiğini bilemezsin... Her tür ıvır zıvırla doldurulabilir
Não tem ideia quanto esteve no congelador pode estar cheio de todo tipo de porcaria.
- Ivır zıvırla kaybedecek vaktimiz yok.
Não temos tempo para mexericos.
Çekim aralarında aktörlere oral seks yapar ve ıvır zıvırla uğraşır.
Faço uns broches aos gajos para os manter tesos entre as cenas.
Değişiklikler yapmak istiyorum ama onun ofisi ıvır zıvırla dolmuş.
Quero mudar umas coisas, mas o gabinete está cheio de tralha.
Ne yapıyorsun? Bu yaratıklar ve ıvır zıvırla ilgileniyorsun.
- O que estás a fazer?
Barry'ye söyle karnını ıvır zıvırla doyurmasın.
Diz ao Barry para não se encher de porcarias.
Neyse, şimdi zamanımda yapabileceğim kadarını yapmak istiyorum. Anlayamayacağım ıvır zıvırla vaktimi harcamak istemiyorum.
De qualquer modo, agora já sei os termos disto e só quero fazer... o máximo no tempo que me resta e não perder meu tempo... com um monte de rituais que não entenderei de forma alguma.
Bir sürü ıvır zıvırla uğraşıyorum şu an.
Que porra é o "Falcão Luminario"?
Evet. Uzay, ıvır zıvırla dolu. Uydu parçaları, sefer görevi esnasında kaybolan aletler.
Sim, o espaço está cheio de lixo, pedaços de satélites, ferramentas perdidas em missões...
Tüm bu ıvır zıvırla dikkatini dağıtıyorsun.
Distais-te com todas as porcarias.
Eller havaya, yoksa hepinizi mıhlarım. Yoksa havuç ve ıvır zıvırla akşam yemeği yaparım sizi.
Levanta as mãos para o céu ou ficarás tão cheio de chumbo, que posso servir-te ao jantar com cenouras e verdes e sem tarte!
Yani kurşun çubuklar ve ıvır zıvırla dolu kargo gemisi demek istiyorsun.
Você quer dizer uma nave de carga cheia de barras de chumbo e... destas coisas.
Ivır zıvırla yaptığım ve adını hatırlamadığım o şey nerede biliyor musun?
Você sabe onde está aquela coisa que eu fiz com os negócios em volta?
Garajda ıvır zıvırla vakit geçiren karısının gözüne batan, çocuklarının nefret ettiği evi çöplük olmuş, kıçını içeri sokamayan birisin.
Passas o tempo na garagem, tens uma mulher que já não desejas e um filho que te despreza. A tua casa é tão merdosa que nem pões lá os pés.
- Ivır zıvırla dolu bir oda gibi.
Parece um quarto de ferro velho.
Kendi hücrende, ıvır zıvırla uğraşmadan gerçek yemekle yanında da bolca ikramiye olur.
A sua própria cela, nada de trabalhos, comida a sério, bem como muitos outros - privilégios.
Onun yerine burada takılıp ıvır zıvırla uğraşmamı seyretmeyi mi tercih ettin?
Em vez disso, vais ficar por aqui a ver-me a analisar esta pilha de lixo? Não.
Bunu bir grup istatiksel ıvır zıvırla yapmazsın.
E não se faz isso com um monte de engenhocas estatísticas.
Her tarafı çöp ve ıvız zıvırla doldu.
Tinha porcaria e terra por tudo que era lado.
Koreli ıvır zıvırla meşgul. İkiniz, en kısa zamanda annenin evine yerleşiyorsunuz.
Vocês os dois, vão para a casa da tua mãe, rápido.
Ivır zıvırla uğraşıyordum.
Eu tenho feito todos os tipos de merdas.
Birlikteyken, flörtleşiyor gibiyiz birlikte değilken ıvır zıvırla uğraşıyorum.
Quando estamos juntos, parece que estamos a namorar e quando não estamos, consigo fazer outras coisas.
Hutten, Rusların yolladığı ıvır zıvırla mutluydu.
O Hutton ficou contente com aquele bocado de lixo dos russos.
Büyük güçler, uğraşmaya hazır olmadığın bir sürü garip ıvır zıvırla beraber gelir.
Com grande poder vem... uma tonelada de porcaria e não estás preparado para lidar com ela.
Ivır zıvırla bozmayın kafamı. Lütfen.
Eu não quero ser incomodada com disparates.
Çekmecesi atıştırmalıklarla, ıvır zıvırla dolu.
As gavetas dela estão cheias de salgadinhos e pacotes.
Onlardan birini eline aldığında, ıvır zıvırla uğraşmazsın bile.
E quando temos uma na mão, nem nos incomodamos com as que andam a voar.
Ivır zıvırla dolu bir evde nasıl yaşıyorsun sen?
Como vives numa casa com toda esta tralha?
Bunu ıvır zıvırla dolu bir dükkanda buldum.
Encontrei-o na loja cheia de objectos.
Saçımı çatalla tarayacağım bolca alet ve ıvır zıvırla oynayacağım.
Penteio o cabelo com um garfo... brinco com montes de engenhocas...
Bu yer gereksiz ıvır zıvırla dolu.
Este sítio só tem merda.
Oyuncak ve ıvır zıvırla dolu bir oda hatırlıyorum.
Lembro-me de estar numa sala... cheia de brinquedos e assim.
Bu çocuklar ağzına kadar vodka ve ıvır zıvırla doludur. Çoğunlukla bebek bakıcılığı yaptırırlar.
Estes tipos estão tão cheios de vodka que mais parece tomar conta de crianças.
Uzun bir zaman ıvır zıvırla uğraştıktan sonra ilerleme kaydetmenin ne kadar iyi hissettirdiğini size anlatamam.
Não imaginas como é bom fazer progressos, depois de tanto tempo a tentar.
Jack bir sürü ıvır zıvırla uğraşırken ikiniz bedavaya boş boş oturun.
O bom Jack fica enterrado debaixo de pedregulhos enquanto vocês as duas começam uma boa vida de lazer.
Bu ıvır zıvırla uğraşacak bolca vaktimiz var daha.
Temos muito tempo para tratar dessas coisas.
Bir sürü ıvır zıvırla döndüm!
Estou carregada de amostras!
Bak, şu an bir işin peşindeyim. Ivır-zıvırla uğraşacak vaktim yok!
Vamos jogar com eles.