English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çapkın

Çapkın Çeviri Portekizce

605 parallel translation
Bana, "şen çapkın Shapeley" derler.
Chamam-me o "Divertimento-por-fora".
Fred gibi çapkın birinin öpücüğünün anlamı olduğunu mu sanıyorsun?
E achas que o beijo de amante como o Fred significa alguma coisa? !
Karısı da cebinde parası olan çapkının teki sanarak evlendi belki de onunla.
Isso dever ter sido o que ela pensou quando casou com ele... um amante com dinheiro.
Aslında şu Lewt hakkında bilmeni istediğim şeyler var. O büyük evin en uçkuruna düşkün çapkınıdır.
Quero apresentar-te o pequeno Lewt... a criatura com as pernas mais compridas da casa.
Hatırladığım kadarıyla çok acemi bir çapkındın ama bu hoşuma gitmişti.
Lembro-me de seres um amante desajeitado, mas eu gostava.
Bağımsız olmanın en büyük keyiflerinden biri de, çapkın arkadaşlarına böyle içkiler aldırmaktır.
- Uma das alegrias de ser independente... é comprar ocasionalmente uma garrafa para um amigo dissoluto.
Şu sahnelerin ünlü "hızlı çapkın" kızı sosyete takımının sevgilisi Zelda Zanders!
A famosa e cintilante nova diva do cinema a querida das nossas jovens, Zelda Zanders!
Çok çapkın biri.
É um mulherengo.
Sen muhtemelen uluslararası bir çapkınsın.
O senhor deve ser um playboy internacional.
Seni çapkın!
Você é um belo patife.
Çapkın denir herhalde.
Mulherengo, julgo.
Sen karşı koyduğum en moral bozucu çapkınsın.
É o sedutor mais deprimente contra quem já lutei.
Çapkın Fortunati nasıl?
- O que pensa deste tratante Fortunati?
- Çapkın yine sabah erken başladı.
- O Casanova começou hoje muito cedo.
Çapkın bir tabiatım var ve bu soyluların aksine... tabiatım nedeniyle sadık kalamayacağımı bile bile... evlilik yeminini etmeyi reddediyorum.
Tenho uma natureza promíscua... e, ao contrário desses aristocratas, não assumirei os votos do casamento... que, pela minha natureza, nunca poderei cumprir.
Erkek kardeşim gibi bir çapkın bile.
Até um libertino, como o meu irmão.
Saçları beyazlatmışsın, seni çapkın!
- Bem. - Já os cabelos brancos, velho Snaporaz!
Görürsün, yaşlı çapkın.
Vais ver, velho Snaporaz...
Beyler, bu müthiş bir ironi... Dünya işlerine dalmış Becket, hovarda ve çapkın Becket... şu anda neden burada... olduğunu arayıp bulmalı.
Senhores, é uma grande ironia... que o ardiloso Becket, o profano e libertino... encontre-se aqui neste momento.
Yaşlı bir denizci çapkını kıskandırmama kim yardım eder?
Qual dos senhores me ajuda a fazer ciúmes ao velho lobo do mar?
Kızların ona bakışlarını düşününce, çapkınlık etmediği için şanslısın.
Pela maneira como as outras raparigas olham para ele tens sorte por ele não te enganar.
Sonra çapkın bir gülüş at.
Faz-lhe um grande sorriso.
Çapkın.
Vadio.
Çapkının teki olabilir, ama onun için hayli endişelendi.
Ele pode ser um maroto, mas preocupa-se com ela.
Bu iki kafadar çapkın hayatlarını yaşıyorlar, değil mi?
Esses dois playboys sim é que sabem viver.
Eksik eteklere çapkınlara nasıl davranacaklarını anlatmayı ihmal ettim.
Deixei a parte dos apitos para lobos de fora.
Ben çapkın Cornelius Hackl, dans ediyorum!
Eu, Cornelius Hackl, divertindo-me, Estou a dançar!
Bizler çapkın değiliz, kimseyi tanımayız.
Não somos divertidos. E não conhecemos ninguém.
Seni uslanmaz çapkın, George, seni.
Você é um bajulador de primeira, Georges.
Çapkın!
Que bajulador!
Çapkın olduğum için evlendi benimle.
Vou te contar um segredo, as mulheres adoram este playboy
Sonuçta, senin gibi azgın bi çapkına kim karşı koyabilir ki?
Então, canalha imundo, quem te pode resistir?
Onun Müze Meydanı'nda bürosu vardı ve onu Amsterdam şehir komutanı olarak adlandırabiliriz çapkın birisiydi. Şimdinin tabiriyle playboy dedikleri cinsten.
Tinha o escritório na Praça do Museu e era o comandante da cidade de Amesterdão, por assim dizer, e era aquilo a que hoje se chamaria playboy.
Onları ezen, Alex Diamond uluslararası suç savaşçısı ve çapkın.
Foram eles que foram atropelados por Alex Diamond, agente da lei internacional e playboy.
- Sen tam bir çapkınmışsın.
És um patife real.
Baksana çapkın çocuk... neden ona siktirip gitmesini söylemedin?
Então, bonitão... porque não a mandaste lixar?
Bir gün, genelevin madamı... beni başka bir çapkının evine gönderdi.
Um dia, a patroa do bordel enviou-me a casa de outro libertino.
Bilmiyorum çapkın.
Isto estafa-me.
Orada neler yapıyorsun, çapkın çocuk?
Alguma novidade, Don Juan?
O çapkın Rus kötü davrandı diye acısını benden çıkarman mı gerekiyor?
Aquele russozinho tarado magoou-te e agora descontas em mim.
Bu kadar hızlı olmak için cesur bir çapkın olmalısınız.
Você é um velhaco atrevido para ser tão directo.
Onu nerede saklıyordun, Edward, seni çapkın?
Onde a tem escondido, Edward, seu velhaco?
- Tam bir çapkınsınız!
- Você é um cavalheiro ousado!
Çapkın olduğu için olabilir mi?
Um conquistador, talvez?
"Sarhoş Çapkın Milyoner."
"Milionário Bêbado Playboy".
Çapkın biri olduğunu söyleyemem ama bazılarına göre öyleydi.
Eu não diria que ele era um playboy, mas algumas pessoas sim.
Dikkat et, çetenin en çapkını budur.
Cuidado, esse é o mais mulherengo do grupo
Sadece şöyle söyledi : 40 yaşları civarında ve çok çapkın bir erkek olacakmış.
Um homem atraente com idade próxima dos 40.
Şehrin her adımında çapkın var.
- Viu como se engata aqui?
Seni şu çapkın gençle görmemek beni çok şaşırttı.
Que surpresa ver-te sem o teu namorado.
Yanlış odadasın, çapkın.
Olhe, lamento por ontem à noite. Fiquei preso com...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]