Çine Çeviri Portekizce
105 parallel translation
Seni Çine kadar zevkten uçurtacağım.
Vou levar-te à China.
İ çine biraz limon atacaksın.
- Ele colocava um pouquinho de limão... - Peluda, também.
Yabancılar uzak yollardan Çine gelir. bizden çok para kazanmak isterler.
Eles vieram cá com um único objectivo, enriquecer à nossa custa.
Özgür Adam'ı istiyorum. Ya da... Çine dönerim.
Eu quero o "Freeman", senão... eu voltarei à China... mata-o!
Bhse varım çine bile gideriz bununla
Aposto que podíamos chegar até à China.
İ çine kaçan böcekleri nasıl temizliyorsunuz? Ama bu bir ticari sır.
Como é que tiraram os erros?
Yolculuk Çine mi?
O quê, uma viagem à China?
Hiç Çine gitmediğinden emin misin?
De certeza que nunca foste à China? - Não há mal nisso.
Çine mi gitmek istiyorsun, seni oraya götürürüm!
Queres ir à China? Eu levo-te à China.
ıçine minyatür vibratör takılmış iç çamaşırlarını duydum. - Onları taşıyor musun?
Ouvi dizer que há cuecas com vibradores em miniatura.
Unutma, bir cine daima doğruyu söylemelisin.
Lembre-se, sempre se deve dizer a verdade para um génio.
O zamanlarla bu zamanlar arasında dağlar kadar fark var.
E que a veríamos só no cine jornal. Quando terminará?
Cine neden ihtiyaç duyarlar?
por que precisam eles de gin?
Bir fincan çay için, cine duyduğum heyecandan daha fazlasını duyuyorsun.
Você bebe chá mais depressa do que... eu bebo um copo de gin.
Cine söz verdim.
Eu prometi ao génio.
Ya da cine, belki.
Ou gim, talvez.
Marianna bir trene binmiş... ve sinemadan çıkan adamın üzerine... silahını boşaltmış.
Mariannina tinha tomado o trem e tinha descarregado o revólver no corpo de seu bem amado, na saída de um cine em Catania.
Guido, Bolonya'daki Apollon tiyatrosunu anımsıyor musun?
Lembras-te, no cine-teatro Apollo em Bolonha?
Tamam, tamam! Masal kahramanı İrlandalı bir cüce cine âşık olduğuma inanamıyorum.
Não posso acreditar que me apaixonei por um duende.
Cine ne dersin?
Que tal um gin?
Evet, filmler harikadır, ama... bu iş, sokaklardaki gerçek hayatla ilgili olan bu iş çok daha heyecanlı.
O cine é muito bom, mas isto é a vida real. É interessante.
Bazen de, şöyle şarkılar söylemeyi severim : # Küçük cine baksana...
E por vezes apenas desejo cantar cancõezinhas como Vejam o Lindo Diabrete!
# Küçük cine baksana # Küçük ayaklara baksana
Vejam o pequeno diabrete, Vejam seus pezinhos
Ama kız biliyormuş ki cinlerin kralı bebeği sonsuza dek kalesinde tutup bir cine çevirecekmiş.
Mas a rapariga sabia que Rei dos goblins... guardaria o bébe no seu castelo para sempre e sempre... e tornaria-o num goblin.
Labirenti çözmek için 13 saatin var kardeşin sonsuza dek bir cine dönüşmeden önce.
Tens treze horas para atravessares o Labirinto... antes que o teu irmão... se torne um de nós... para sempre.
Doğulu bir cine benziyorsun.
Parece um duende oriental.
Ben haber görüntüleri montajlardım.
Eu era editor de cine jornais.
Size ve cine bir şey getireyim mi?
Querem que vos traga alguma coisa?
Bir şişe cine karşılık rehin mi bıraktın yoksa?
Trocaste-o por uma garrafa de gin?
Cine 5 seyredip bira içerek hayatını dolduramazsın.
A televisão e um pack de cerveja não fazem uma vida.
Merhaba ve Film Dünyası'na Hoşgeldiniz.
Bem-vindos ao "Cine-Fone".
Neye? Oturma odamızda duran, bunları giyen ve her birimizin birer dileğini gerçekleştirmeyi teklif eden bir cine mi?
Quê, e um génio na nossa sala, com aquela vestimenta, a oferecer-se para nos conceder um desejo a cada uma não é?
English Subtitles by Aura Nippon Cine Arts
Legendas em inglês por : Aura Nippon Cine Arts
Aynı zamanda Afrodit'e ve cine de.
Baco, Hera, Afrodite, mas eram sempre Djinn.
Bir Shin Cine Yapımı...
Produced by Shin Cine
Bunu Shin Cine'ye ver.
Dá isto aos Estúdios Shin.
Shin Cine... geri aramadı.
Os Estúdios Shin... não voltaram a ligar.
Shin Cine yazımı okudu... ve ondan bir film yapmayı önerdiler.
Os Estúdios Shin leram as histórias que escrevi, e ofereceram-se para produzir um filme a partir delas.
O cine batmış poponu derhal votkaya batmış limuzinine koyarak buraya gel ve çaya batmış kaynananı al.
Tinhas cebolas na tua salada de vegetais? Não. Óptimo.
Dün gece Charmed'ı seyrediyordum... tam Alyssa Milano sevgilisi olan o sevimli cine bir büyü yaparken... sana Duncan'ın yeni adresini vermediğimi hatırlayıp dehşete düştüm.
Estive a ver Charmed ontem à noite... e assim que a Alyssa Milano lançou um feitiço ao namorado demoníaco, tive um ataque de pânico, pois esqueci-me de te dar a nova morada do Duncan.
Yani, yarı çıplak bir cine sahip her erkek çamaşırından daha çok kadınıyla uğraşır.
Qualquer gajo que tenha uma génio semi-nua. Tem de a fazer tratar de mais do que só da roupa.
Fred bir cine vurdu.
Quero ser o seguinte!
En güzel hatıralarımı, şimdi harab haldeki Olympo Sineması'na borçluyum...
As minhas melhores recordações devo-as ao Cine Olympo que agora está feito em ruinas.
Sonra cine, biraya
Que gim e que cerveja
- Yine cine dönüşebilir misin?
Poderíeis tornar-vos num elfo de novo?
Klasikler Kuşağında Bette Davis serisi seyretmek pek de hazırlanmaktan sayılmaz...
Uma maratona de Bette Davis no canal de cine clássico dificilmente qualifica.
Bir cine benziyor.
Parece um espírito do além.
Denizkızına, mumyaya, cine dönüştüm tamam mı?
Já fui transformada numa sereia, numa múmia, numa gênia...
Bazen votkayı fazla kaçırdığında unutup, cine geçiyor.
Às vezes, quando bebe um bocadinho de vodka a mais, ela esquece-se e começa a beber gin.
Şişedeki cine döndüm.
Pus o génio de volta, dentro da lâmpada.
Şu elektrikçilerin kamyonu
Aquele é o cine-móvel, com todo o material dos electricistas.