English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çörek

Çörek Çeviri Portekizce

1,697 parallel translation
Şimdi şu çörek mevzusu güzünden Biraz kötü hissediyorum.
- Até sinto remorsos pelo donut.
Bundan sonra Masuka'ya çörek yok.
Chega de donuts para o Masuka.
- Tarçınlı çörek almak için bakkala gittim ve bir dostumuzla karşılaştım.
Fui até à mercearia para comprar canela e encontrei um amigo nosso.
- Var mı çörek isteyen? - Ben isterim.
- Quem quer donuts?
Bir saat içinde, iş başında olmalıyız. Çörek getirdim.
Trouxe bolachas.
- Ne? İnsanlar bayat çörek mi yedi?
As pessoas comiam donuts estragados?
Sana çörek getirdim, anne.
Trouxe-te um scone, Mama.
Memeli çörek gibi kokuyor.
Cheira a bolo com mamas.
Çörek almıyorum.
Eu não ganho donuts.
Sonra bir çörek yedim.
E então comi um donut.
Uzun lafın kısası, fırında zaten çörek varsa onu yağlamaya gerek yok.
Mas para encurtar a história, uma vez que ela já tem um pãozinho no forno, não vejo necessidade de lhe passares manteiga.
Bana çay üzümlü çörek, sade bir kapuçino kendine de ufak bir şey al.
Traz-me um scone de mirtilo, um cappuccino directo e compra qualquer coisa para ti.
Eğer uçak orda durursa, Catalina'ya, aynı anda wiener ve çörek de pişirebilen bu hot-dog ocaklarından bir tane almak istiyorum.
Se este avião parar lá, eu quero comprar à Catalina uma daquelas máquinas de cachorros quentes que cozinha o pão e as salsichas ao mesmo tempo.
Hayır, çörek değil, gezi-
Não, não é o bagel, é a viagem.
Çünkü onlar sadece çörek.
É que são só donuts.
Sonrasında "harika seni 20 dakikaya alırım, gidip çörek yiyelim" dersin.
Aí diz, "Óptimo, passo aí em 20 minutos, vamos comer um scone."
Çörek, evet!
Um scone?
Kötü papyonlu ve çörek yiyen adam.
- O tipo do laço feio, que está a comer um bolo.
- Çörek?
Muffin?
Ama o çörek dükkanında çalışıyor.
Mas ela trabalha na croissanteria.
Bizde abur cubur varken, onlarda tarçınlı çörek vardı.
Enquanto nós tínhamos "B.O.", eles tinham pão com doce de canela.
Bu kadar çok çörek yememizin sebebi de bu.
É a verdadeira razão porque comemos tantos donuts.
İnsanlara Dunder Mifflin'de çalıştığımı söylediğimde, egzost susturucu sattığımızı sanıyorlar veya çörek veya eldiven veya...
Quando digo às pessoas que trabalho na Dunder Mifflin acham que vendemos amortecedores ou queques ou luvas, ou...
Ben de tuhaf bir çörek yedim şimdi, aynı sayılırız.
Acabei de comer um bolo também muito estranho, acho que estamos empatados.
Ve bir iş arkadaşım bize çörek getirdi.
E um colega levou donuts.
Neden şu tecavüz testini alıp masandaki çörek kutusunun yanına koyup, gidip kötü adam yakalamıyorsun?
Porque não leva o kit de violação, põe ao pé da sua caixa de donuts, e vai prender uns bandidos?
Sanırım biraz çörek yiyeceğim.
Eu vou comer uma tarte.
- Vince, bir dilim çörek alabilir miyim?
- Vince, dás-me uma fatia de tarte? - Claro.
Hayır, çörek!
Não, uma bolacha.
Alan, gübreyi şekere de bulasan, yinede reçelli çörek yapamazsın.!
Alan, podes rolar o exterco em grãos de açúcar, que mesmo assim ele não se vai transformar num donnut.
Çörek gibi de.
Também não se parece com um queque.
Çörek yapabilirim ama.
Podia fazer uns bolinhos...
Sana çörek alayım.
Eu compro-te um donut.
Ve frambuazlı çörek yerdik.
E a comer bolachinhas com geleia de framboesa.
Suçlu olup olmadığını anlamak için önüne bir tabak çörek koyarlar.
Dão-te comida para testar o teu remorso.
Çörek dolu çöp torbasının yanında yayılmış durumda.
Está ali encostada ao saco de lixo gigante cheio de donuts.
Çörek alır mısınız?
Vai um donut?
Çörek.
Um donut.
Hayır. Gidip çadırımda bir kaç çörek yiyeceğim.
Tenho uns donuts na tenda.
Birkaç çocukla beraber okuldan sonra sinemaya gideceğiz. 18 çocuklu o herif hakkındaki filmi çörek yağmuruna tutacağız.
Eu e o pessoal vamos ao cinema depois da escola... e depois vamos atirar donuts àquele filme do tipo que tem 18 filhos.
Bu tuzlu gevreğin tadı çörek gibi!
Este pretzel sabe a donut.
Kahve ya da çörek ister misin?
Queres um café ou uma fatia de tarte?
Bir de çörek aldım.
E comprei um queque.
- Kafeinsiz, yağsız köpüksüz, sımsıcak kahve ve bir kutu çörek.
- Descafeinado, sem gordura... sem espuma, café com leite extra... e uma embalagem de Krispy Kremes.
Düzgün düşünemiyorum, acıktı 3 gündür sadece çörek yedim.
Eu não sei, não consigo pensar claramente. Estou faminto! Tudo o que tenho comido nos últimos três dias foram...
Vejetaryen bir çörek.
É um queque vegetariano.
Eğer nasıI yapıIdığını hatırlasaydım sana çörek yapabilirdim.
Posso tentar fazer uns bolos, se me lembrar como se faz.
Şimdi bir çörek al.
- Vamos fazer as coisas à minha maneira.
Çörek!
Um bolacha.
Çok fazla çörek, değil mi?
Donuts a mais, é isso?
- Çörek.
- Queques.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]