Çıkalım Çeviri Portekizce
5,718 parallel translation
Tura çıkalım mı?
Devemos começar a turnê?
Beth, hadi yürüyüşe çıkalım.
Beth! Vamos caminhar!
Evet, yürüyüşe çıkalım.
- Sim, vamos caminhar.
Sen hep istiyordun, ben pek yanaşmıyordum şimdi fırsatını da bulmuşken çıkalım yani değil mi? Çıkalım işte.
Vamos!
Çıkalım mı?
Vamos?
Buradan çıkalım.
Ew, vamos embora daqui.
- Gel dışarı çıkalım Billy.
- Anda comigo lá fora, Billy.
Şehir dışına çıkalım.
Vamos sair da cidade.
Bir ara dışarı çıkalım. - İğrenç.
Devíamos sair qualquer dia.
Dışarı çıkalım.
Vamos lá para fora.
Buradan çıkalım mı?
Devemos sair daqui?
Hadi çıkalım.
Vamos sair.
Yola çıkalım.
Metam-nos a andar.
Anlaşıldı Bay Taplinger, eve doğru çıkalım.
Entendido. Entremos, Sr. Taplinger.
Hadi bir gezintiye çıkalım.
Vamos dar um passeio.
- Çıkalım hadi.
- Vamos.
Terasa çıkalım hadi.
Vamos lá cima para o telhado.
Terasa çıkalım hadi.
Vamos para o telhado.
Hadi, çıkalım buradan.
Vá lá, sai daqui.
Buradan çıkalım.
Vamos sair daqui.
Hadi çıkalım.
Vamos embora.
Pekala. Dışarı çıkalım..
Muito bem, lá fora.
En o kamyona almak ve buradan çıkalım,
Vamos entrar no carro e dar o fora daqui.
Diyorum ki birlikte bir tatile çıkalım.
Estava a pensar numa coisa. Devíamos de ir fazer uma viagem.
- Dondurma yemeğe çıkalım mı? - Evet, evet, evet!
- E se formos comer um gelado?
Yürüyüşe çıkalım hadi.
Vamos dar uma volta.
Hadi çıkalım buradan.
Vamos sair daqui.
- Çıkalım hanımefendi.
- Elisha... - Senhora, vamos.
D. Amca, artık evli olduğuna göre Chinatown çifte randevuya çıkalım mı?
Tio D, agora está casado, podemos fazer uma dupla em Chinatown?
- Hadi dışarı çıkalım.
- Vamos lá fora.
Çıkalım buradan!
Vamos sair daqui!
Şimdi balığa çıkalım ve bu pürüzden tamamen kurtulalım.
E agora vamos pescar e livrarmo-nos deste empecilho, de uma vez por todas.
Hey, hadi çıkalım şuradan olur mu?
Anda, vamos sair daqui, está bem?
Neyse, hadi Zach giyinsin de, çatıya çıkalım.
Pronto. Vamos vestir o Zach e vamos para o telhado.
Bu gece çıkalım mı?
E se fôssemos beber um copo logo?
Gel, dışarı çıkalım ve kahve içelim.
Vamos beber um café lá em baixo.
Andromache'nin sağ sağlim çıkmasına yardım et daha sonra kızla kalıp, kendi payını alır ve açıklamanı yaparsın.
Ajude o Andromache a partir sem perturbações e pode continuar com a rapariga, recolher os cacos e explicar-se.
Yoo, sizler gidip bu maceranın tadını çıkarın, ben burada kalıp, havuz kenarında içkimi yudumlayacağım.
Não, vão vocês e vivenciem essa aventura, eu vou relaxar e beber uns copos à beira da piscina.
Gel benimle, dışarı çıkalım.
Anda comigo. Sai da rulote.
Ama belki de Paris'te kalıp adımı temize çıkarsam daha iyi.
Mas, talvez devesse ficar em Paris e limpar o meu nome.
Kalıcı mı?
Isso é permanente?
Yani buradan çıkış yolu bulamazsam, bu fantezide sonsuza dek sıkış mı kalırım?
Então se eu não encontrar uma maneira de sair daqui, posso ficar preso numa fantasia para sempre?
Ne zaman seni hafta sonlarımın kalıcı aktivitesi yapmama izin vereceksin?
Quando vais deixar que te torne parte dos meus planos de fim de semana?
- Hadi yemeğe çıkalım.
- Vamos jantar.
Ciddi yaralanma, ölüm, kalıcı sakatlık, iki evladımı birden kaybedebilirim!
Lesão grave, morte, eles podem mutilar-se, eu posso perder os dois miúdos!
Hükümetin, Filistin Yönetimi'ne devam eden finansal sözünü içtenlikle karşılıyorum aynı zamanda soylu lordlarıma hatırlatayım, eğer bu taahhüt suya düşecek olursa kalıcı barış görüşmeleri beklentisinin de suya düştüğü ciddi bir tehlike ortaya çıkar.
Saúdo o compromisso financeiro continuado deste governo para com a Autoridade Palestiniana embora lembre os meus nobres lordes de que, se este projeto de lei ruir, há o perigo de todas as possibilidades de negociação de paz ruírem também.
Hadi, hep birlikte dışarı çıkalım.
- Vamos sair, vá lá.
- Çıkalım artık.
Vamos, por favor.
Dünyanın geri kalanı sabıkalı kıçını tuvalete atıp üzerine sifonu çekmek isterken sana para kazandırmak için yine ben buradayım.
E cá estou eu novamente, a encontrar maneira de fazeres algum dinheiro enquanto o resto do pessoal continua a tentar colocar, um ex-condenado atrás das grades.
Seni seviyorum ama mecbur kalırsam seni sürükleyerek çıkarırım o havuzdan dışarı.
Eu adoro-te. Mas, arrastar-te-ei daquela piscina se fôr preciso.
Korktuğunu biliyorum, arkamda kal sadece. İkinizi de çıkaracağım.
- Sei que está com medo, mas ajude-me, vou tirá-los a ambos.