Çıngıraklı yılan Çeviri Portekizce
209 parallel translation
- Büyük bir çıngıraklı yılan.
- Uma grande cascavél. - Onde foi mordido?
Tabii aslında bilinçsiz olan bendim... o da aynen uyuyan bir çıngıraklı yılan kadar çaresizdi.
Bem, eu é que estava inconsciente... e ele estava tão indefeso como uma cascavel a dormir.
Onların arasından çıngıraklı yılan bile geçemez.
nem uma cobra cascavel as consegue atravessar.
Bir çıngıraklı yılan avı varmış, bunu haber yapmanı istiyorum.
Estão a fazer uma caça às serpentes, e quero que a cubra.
- Çıngıraklı yılan avı mı?
- Caça às serpentes? - Exacto.
Bir çıngıraklı yılan avı.
Uma caça às serpentes.
- Demek Los Barrios'ta ha? Şu çıngıraklı yılan avında olduğuna bahse girerim.
Aposto que ele está naquela caça às serpentes.
Vaktini bir çıngıraklı yılan avında harcıyorsun.
Perdendo o seu tempo numa caça às serpentes.
Neden, seni çıngıraklı yılan!
Ahhh, tu cascavel.
Kaç Kızılderili vurdum dersin Çıngıraklı Yılan?
Quantos índios te lembras que atingi, Rattlesnake?
Söz verince kör bir çıngıraklı yılanın kuyruğuna yeni çıngırak bile takarsın.
Tanto quanto confio numa cascavel cega com um chocalho novo na cauda.
Çantaları at Çıngıraklı Yılan.
Jogue as malas, Rattlesnake.
Çıngıraklı Yılan, dur!
Rattlesnake, pára!
Çıngıraklı Yılan, durdur şu arabayı!
Rattlesnake, pára esta carroça!
Çıngıraklı Yılan.
Cascavel.
- Çıngıraklı yılan.
- Uma cascavel.
Size çıngıraklı yılan nasıl öldürülür göstereyim.
Eu mostrar-te-ei como matar uma cascavel.
Size söyledim, çıngıraklı yılan öldürmenin en iyi yoludur.
Já te tinha dito, é a melhor maneira de matar uma cascavel.
Gördüğünüz gibi, zorunda kalırsa çıngıraklı yılanı bile caydırabilir.
Como pode ver, ela até enfrenta uma cascavel se for preciso.
Çıngıraklı yılanın amcası olacağım.
Quero ser o tio da cascavel.
Çıngıraklı yılan!
Uma cascavel!
Ne olursa olsun, bir çıngıraklı yılan seni ısırırsa sakın koşma.
Olha, nunca corras se uma cascavel te morder.
Gelecek sefere bir çıngıraklı yılan olabilir.
Da próxima vez pode ser uma venenosa.
Bu, çıngıraklı yılan ısırığı kadar tehlikeli olabilir.
Isto pode ser tão... mau como a mordida de uma cascavel.
Çıngıraklı yılan.
Uma cascavel.
Bir sürü çıngıraklı yılan ve tarantuladan başka bir şey yok.
Sem nada mais do que um punhado de cascavéis e tarântulas.
Bir çıngıraklı yılan.
- Uma cascavel.
İlkinde 45 metre ilerideki bir çıngıraklı yılanı iki kaşının ortasından vurur.
Primeiro ao atingir uma cobra bem entre os olhos, a 50 jardas
Bir çıngıraklı yılanın dost olduğu kadar dosttur o.
É tão amigo como uma cascavel.
Onu çıngıraklı yılan gibi gösteriyor, ama sen biri bin gibi görebilirsin. Ve sen çıngıraklı yılanı ilk gördüğünde, farkı anlayacaksın.
Faz parecer uma cascavel, e você pode ver milhares dessas, e quando vir a sua primeira cascavel saberá a diferença.
Senin ilk çıngıraklı yılanın gibi.
É como a sua primeira cascavel.
Tabii. Bunda biber ya da çıngıraklı yılan kafası yok.
- Este não leva pimenta nem cabeças de serpente.
Seni çıngıraklı yılan!
Suja víbora!
O kuyuda çıngıraklı yılan var. Seni onun içine atarım!
Há serpentes e cascavel nesse buraco e te jogarei nelas!
Bir çıngıraklı yılan var.
Está lá uma cascavel.
Fazla uzağa gitme, başka çıngıraklı yılan olabilir.
Não se afaste muito, pode haver outra cascavel.
Ya saklandığında çıkan çıngıraklı yılan?
E a cascavel, quando se escondia dos soldados?
Evet. Çıngıraklı yılan, sincap sıçan, tat vermek için çekirge öyle şeyler.
Sim.Cascavel, esquilo terrestre doninha, lagarto, gafanhoto para dar sabor ratos e cão da pradaria.
Jace'in battaniyesine çıngıraklı yılan koydu.
Pôs uma cascavel no cobertor do Jace.
Pekala, seni ödlek çıngıraklı yılan davran silahına.
Muito bem, sua cascavel amarela, pega suas armas.
Böyle çıngıraklı yılan uyarır ancak seni sinsi katil!
Isso é próprio da cascavel que és, Hawk. Seu assassino traiçoeiro.
Ne hırsızı, katili, olsa olsa ya bir çıngıraklı yılan ya da benim gibi ihtiyarın tekidir.
O que assombra está atrás de sacos de diamantes... e não velhos como eu? - Quem é você?
Çıngıraklı yılan yakalamasında orada mıydın?
Ficou para o arrebanhar da cascavel?
Çıngıraklı yılan yok.
Isso não existe.
Sahil Güvenlik dışında herkes peşimde. Kilometrelerce açık araziden başka bir şeyim yok. Şimdi de bir çıngıraklı yılan yakalanışı gördüğünü düşünen ve Bloomingbergs çizmesi giyen deli bir kadını beraberimde götürüyorum.
Só tenho um cavalo roubado, todos menos a Guarda Costeira atrás de mim, e agora mais uma mulher doida, a usar sapatos do Bloomingberg, que pensa que viu arrebanhar cascavéis.
Çıngıraklı yılanımı bekletmek istemem.
Tenho de ir.
Şimdi bu akşamın ilk gösterisi olarak Şef Koca Kartal büyük Apaçi şefi Geronimo'nun büyük büyük torunu efsanevi Çıngıraklı Yılan Dansını icra edecek.
Vamos levá-los à época em que os cowboys e índios vagueavam por este país! Para primeiro número desta noite, o Chefe Águia Grande, trineto do Chefe Apache Jerónimo
... şimdi efsanevi Çıngıraklı Yılan Dansını icra edecek.
- Ela atrai a má sorte. - Não digas isso!
Çıngıraklı Yılan!
Rattlesnake!
Çıngıraklı yılan yine Şef'i ısırdı. Allah kahretsin!
Bebe um golo disto e sentes-te logo melhor.
Hayatının en uzun Çıngıraklı Yılan Dansını yaparsın.
- O Billy? - Ele aparece.