English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ö ] / Öu

Öu Çeviri Portekizce

289,056 parallel translation
Sana kötü davrananlara hizmet etmek o kadar kötü olurdu ki.
Seria horrível servir alguém que te ignorasse ou maltratasse.
Çay da olur.
Ou um chá.
Ya da belki...
Ou talvez...
Ya da...
Ou...
- Yoksa...
- Ou...
Ya da bir kaşif olup yeni diyarlar keşfetseydim.
Ou fosse exploradora e descobrisse novas terras?
Bir haritacı olabilirsin ya da bir havacı.
Podias ser cartógrafo ou aviador.
Bir safariye bile liderlik edebilirsin.
Ou chefiar um safari.
Ya da okula gidebilirsin. Çünkü bu imkanın var.
Ou vais à escola, porque podes.
Senin için pişirmemi, temizlememi ya da dikmemi istediğin bir şey var mı?
Precisas que eu cozinhe, limpe, remende ou faça alguma coisa?
Üstünde durduğun evin Ruby'nin olduğunu unuttun mu?
Esta casa é da Ruby. Ou já te esqueceste?
Azar işitmek istemiyorsam getirsem iyi ederim.
Lá terá de ser ou ouvirei um responso.
Marilla, sen de bir şeyleri hayal edebiliyormuşsun. Yoksa uzun zamandır bunun özlemini çektiğimi bilemezdin.
Marilla, afinal tem imaginação, ou nunca teria percebido como eu queria tanto isto!
Davet edecek misin, etmeyecek misin?
Queres o lanche ou não?
Jerry, çabuk atı arabaya koş. Yoksa baloya geç kalacağım!
Jerry, atrela a charrete depressa, ou chegarei atrasada ao baile!
Öyle sandım.
Ou quase...
Keşke biraz nane ya da okaliptüs olsaydı. Bir plaster yapabilirdim.
Oxalá houvesse hortelã ou eucalipto para fazer uma cataplasma.
Götürün şu turtayı artık o oğlana. Yoksa yakında sinir krizi geçireceğim.
Levem a maldita tarte ao rapaz, ou ainda tenho um ataque de nervos.
Konuşan kişi suyun kilometrelerce altındaymış gibi gelir.
Como se quem fala estivesse longe ou debaixo de água.
Üzgünüm ama yatırımımız için getiri potansiyeli kalmadı. Yatırımın geri alınması ya da mülke el konulması gerek.
Lamento, mas se o nosso investimento não dá lucro, ele é devolvido ou a propriedade é confiscada.
Kraliçe mi Çar mı?
É da Rainha ou do Czar?
Bu evi mi yoksa seni mi?
Esta casa ou tu?
- Jackie öldü mü yoksa? - Hayır.
- A Jackie morreu ou assim?
- Sen destekçim misin yoksa işverenim mi?
- És meu padrinho ou meu patrão?
- Konunun ne olduğunu biliyor mu...
- Ele sabe porquê ou...
- Ne bu, siktiğimin toplantısı mı?
- Mas isto é uma reunião ou quê?
Ne yaşanacağını ya da nasıl sıçıp batıracağını kim bilir?
Quem sabe o que vai acontecer ou como vais foder tudo?
Evet, duşundaki boruların ses gibi bir şey çıkardığını söyledi.
Sim, ele disse que os canos do duche estavam a fazer barulho ou assim.
- Bekle, içtin mi yoksa?
- Ou tens?
- Belki ben de etmeliyim.
- Ou eu devia pedir.
Tutarı şimdi mi ödemek istiyorsunuz yoksa taksitle mi?
Querem pagar tudo já ou às prestações?
Dostum, burada içecek bir şeyin falan var mı?
Tens alguma coisa que se beba ou quê?
O terk etmek için mi çekip gidiyor? Yoksa...
Ela está só a ir-se embora ou...
Mısır gevreği falan ister misin?
Queres comer cereais ou assim?
Evet, telefon numaranı vermek ister misin?
Queres dar-me o teu número ou assim?
Belki kahve içebiliriz ya da...
Podemos ir beber um café ou...
Kahve falan içmek ister misin?
Podemos ir beber café ou assim.
Affedersin. Senin lanet olsun ya da siktir gibi bir şey diyeceğini sandım.
Desculpa, pensei que ias dizer "merda" ou "foda-se" ou assim.
Bana kızgın falan değilsin, değil mi?
Estás zangado comigo ou assim?
Sen on ya da 15 sene önce böyle hissediyordun, o da belki.
Era o que sentias há dez ou quinze anos, talvez.
Bu benim alkolik olmadığım anlamına gelir.
Ou seja, não sou um alcoólico.
Sevgilim beni kahve içmeye ve ayakkabı almaya götürecekti.
Ia beber café com a patroa e íamos comprar sapatos ou assim.
Dostum, bu sabah uyandım ve "Karım, çocuğum, güzel bir evim var ve 15, 20 yıldan fazla zamandır başaramadığım her şeye rağmen işte buradayım."
Meu, eu acordei hoje e pensei : " Tenho uma mulher, uma filha, uma casa linda e, embora não tenha conquistado nada nos últimos 15 ou 20 anos, aqui estou eu.
- Ya da "Buna hazır mıyım?" diye düşünürsün.
- Ou... "Estou pronto para isto?"
Dostum. Çiçekler kiliseye mi yoksa eve mi gitmeli?
Meu, as flores são para a igreja ou para a casa?
Chip, buraya gelmemizin tüm nedeni London'ı geri kazanmandı, değil mi?
Chip, nós viemos até aqui para reconquistares a London ou não?
- Normal mi, kurşunsuz mu?
- Simples ou aditivada?
Dostum, hediye gibi bir şey almak zorundayız çünkü elimiz boş hâlde oraya gidemeyiz.
Temos de levar uma prenda ou assim. Não podemos aparecer no casamento de mãos a abanar.
Bak, sana dün akşam bıraktığım o mesajı dinleme şansı buldun mu bilmiyorum ama orada her ne söylendiyse önemseme ya da önce bu mesajı dinlersen onu direkt sil ve hiç dinleme bile.
Não sei se já ouviste a mensagem que te deixei ontem à noite, pelos vistos, mas podes ignorá-la. Ou, se ouvires esta primeiro, podes apagar a anterior e nem a ouvir.
Söylesene, içki içtiğin için mi yalan söylüyorsun yoksa tam tersi mi?
Mentes porque bebes ou bebes porque mentes?
Bu yüzden London'la sahip olduğum bu bağ gerçek.
Ou seja, esta ligação que tenho com a London é verdadeira.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]