English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ü ] / Ümit

Ümit Çeviri Portekizce

1,507 parallel translation
- Oldukça ümit verici.
- Parece que há esperança.
Aptalca bir ümit sadece.
Foi só uma tola esperança.
- Sadece ümit etmiştim.
- Só tinha essa esperança.
Babama hala ümit olduğunu, Truva'ya da gördüklerimi anlatacağım.
Direi ao meu pai que há esperança. Contarei a Tróia o que vi e ouvi.
DNA sonuçlarında, olmamamızı ümit ediyorum.
Existem dúvidas. Esperamos os resultados de DNA.
Bir Kraliçe olarak doğru olanı yaptığımı ümit ediyorum,
Como rainha, espero estar a fazer o mais acertado.
Burası ümit verici görünüyor.
Isto promete.
Hiç ümit yok.
Não há esperança.
Şemsiyede parmak izi bulmayı ümit ediyordum, ama olmadı.
Eu tive esperança em achar impressões digitais no guarda-chuva, mas não tinha nada.
Ve, evet seninle karşılaşmayı ümit ediyordum.
E, sim estava à espera de te encontrar.
Öyle kalmasını ümit edelim.
Esperemos que continue sendo assim...
Fakat bu cüretkâr ve ümit veren yeni teori nasıl ortaya çıktı?
Mas de onde esta corajosa e estranha nova teoria surgiu?
Onca ümit, kısacık bir sahil şeridine bağlanmış.
Toda essa esperança por um pedaço da costa.
Ancak okadar ümit edebiliyor insan.
A esperança é a última a morrer.
Böyle zor günlerde herkes ümit verici sözler duymak istiyor.
Em épocas conturbadas como estas, as pessoas querem a esperança.
John ümit edelim de bir kez olsun yanılıyor ol.
E, John, esperemos que desta vez estejas enganado.
Bu çok ümit verici bir şey.
É muito encorajador.
Bu ümit verici görünüyor.
Pareceu promissor.
Onları nasıl modifiye edeceğimi ümit ediyordum.
Eu esperava modificá-los.
Kumandan Tucker onları modifiye etmeyi ümit ediyordu.
O comandante Tucker esperava modificá-los.
Şimdilik kendileri olduklarını ümit edeceğiz.
De momento, resta-nos esperar que estejam.
En azından Dünyamız ile.. dışarıdakiler arasında bir birlik oluşumunun mümkün olduğunu ümit edebiliriz.
Bem, podemos apenas esperar... que a união entre a Terra... e o outro planeta é possível.
Ben sadece... onu korumak istiyorum ve... kaçınılmaz olan Skarra kıyımı başladığında, doğru seçimi yapmanı ümit ediyorum.
Eu simplesmente... quero protegê-lo e espero... que quando o inevitável banho de sangue dos Scarrans começar... você faça a escolha certa.
- Ya da öldürülmüş. Sadece ümit edebiliriz.
Ele pode ter sido capturado...
Ve şanslı olduğunu ümit etsen iyi olur.
E é melhor teres sorte.
Hepimiz bunu ümit ediyoruz.
É isso que todos esperamos.
Ben sadece ümit etmekle kalmayacağım.
Farei mais do que esperar.
Artık ümit kalmadı.
Não há mais esperança.
Çöplerin bir kısmı saklanır ve tekrar kullanılabilmesi ümit edilir.
Alguma lixo é armazenado esperando seu possível reutilização.
Sadece onu öldürmek için adam tutmak olduğunu ümit edebilirim.
Espero que tivesse alguma coisa a ver com contratar pessoas para a matarem?
Gerçeği bu kadınlara aktardıktan sonra, Miranda bunu yaymalarını ümit ediyordu.
Após pregar o evangelho àquelas mulheres, a Miranda só podia esperar que elas espalhassem a palavra.
Eski dekoratörünün adından bahsediyor diye ümit ettim.
Oxalá se referisse ao nome da ex-decoradora.
Avukat karışmaz diye ümit ediyordum.
Esperava que não houvesse advogados envolvidos.
Şey, artık özgürüm. Ve oğluma daha iyi bir anne olacağımı ümit ediyorum.
Agora que estou em liberdade, quero ser uma mãe melhor para o meu filho.
Her zaman ümit var.
Bom, há sempre esperança.
Bu dünya için bana ümit verdin Clark.
Dás-me esperança para este mundo, Clark.
Herifin biriyle seks uğruna evlendin, sonra onun zeki biri olmasını ümit ettin.
Casaste-te com um homem pelo sexo, à espera que ele fosse inteligente.
Georgetown, ümit ediyorum.
Georgetown, espero eu.
"Kutsal ruhun rahmetiyle ümit veren Tanrı'm... " bize huzur ve neşe ver. "
Deus em esperança, pela acção do Espírito Santo, nos encha com a Sua alegria e Sua paz
Çocuk paraya kavuşuyor, çocuk parayı kaybediyor, yada tamamen dengesiz hale geliyor, arkadaşlarının onu hatırlamasını ümit ediyor. Sanırım bu oyun yeterince oynandı.
O rapaz encontra o dinheiro, perde o dinheiro, fica desamparado e espera que os seus antigos amigos ainda se lembrem dele.
Kocamın botunun kayıp olduğunu... İrtibatı kaybettiklerini... ve tayfadan ümit kesildiğini söylüyordu...
Dizia que o submarino do meu marido tinha desaparecido, que tinham perdido o contacto e que a tripulação estaria morta.
Genç Dr. Granado'nun 30. doğumgününü tam zamanında kutlayabilmek için yolculuklarını beş ay gibi rekor bir zamanda tamamlamayı ümit ediyorlar.
Esperam completar a sua viagem num tempo recorde de 5 meses, a tempo de celebrar o 30º aniversário do jovem Dr. Granados
Edgar bir canavar ve onun yeğeni için de fazla ümit vermiyorum.
O Edgar é um monstro, e também não deposito muita esperança no seu sobrinho.
onlar sadece anladıklarını ümit ederler.
podem apenas ter esperança que perceberam.
Müzeden saat beşte dönebileceğimizi ümit ediyorum.
Devemos voltar do museu por volta das 5 horas.
Ve karşı tarafın oturup telefonun çalmasını bekleyeceklerini ümit edebilirsin.
Depois, é só esperar que o seu adversário fique quietinho à espera que o telefone toque.
Canlı yayın yaptığımız için, herkesin beraber çalışmasını ümit ediyorum, tamam mı?
Já que estaremos em directo espero que todos ajudem.
Ve senden sonra bulduklarının hep senden kötü olmasını ümit edersin. Başkan olmalarını değil.
E, sabe, e esperamos sempre que o próximo tipo seja algum nabo... e não o presidente.
Dua toplantısı yaparız diye ümit ediyorduk.
Esta foi revigorante.
Meksika ordusu kaçmamızı ümit ediyor.
O exército mexicano espera que iremos fugir.
- Bir sürpriz olmasını ümit etmiştim.
Esperava que fosse uma surpresa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]