Ünlü Çeviri Portekizce
5,773 parallel translation
Yaşlı Pliny 77 yılı dolaylarında ünlü kitabı "Doğa Tarihi" nde bu Wesen'ı tarif etmiş ve kökeninin antik Perslere dayandığını söylemiştir.
Plínio, o Velho descreveu este Wesen no seu famoso "História Natural" cerca de 77 AC., localizando a sua origem até à Pérsia antiga.
- Ben ünlü demezdim.
Nem todos são tão famosos como você.
Bay Owens, burası ülkenin en iyi korosu. Buradaki öğrenciler ünlü orkestralarla şarkı söyleyip, albüm yapıp, dünyayı geziyorlar.
Mr Owens, esta é a melhor escola de coro de rapazes do país, os alunos cantam com as melhores orquestras, gravam álbuns, fazem digressões por todo o mundo.
- İleride zengin ve ünlü bir yazar olur da sanat eseri biriktirmeye başlarsam seni de ziyarete gelirim.
Procuro-te, se alguma vez me tornar uma autora rica e famosa e começar a colecionar arte.
- Belki bu rol onu ünlü yapar.
- Talvez seja a sua oportunidade.
Çok sayıda ünlü kovboy filminde mekan olarak kullanılan Spahn Çiftliği'nde barınan Aile'nin 30'a yakın üyesi olduğu tahmin ediliyor ve çoğunun ağır uyuşturucu ve suç içeren davranışlar geçmişi var.
Sedeados nos terrenos do Spahn Ranch, outrora usado como cenário de famosos westerns, a Família deve ter perto de 30 membros, muitos dos quais com historial de drogas pesadas e criminalidade.
Tecavüzcü erkekleriyle ünlü ülkeler.
Países conhecidos por terem homens sexualmente agressivos.
Jerry'nin ünlü olduğu bir evrendeki Letterman şovu.
O Letterman, em que o Jerry é famoso.
Ve bana bundan söz etti. Ona babamın ünlü tavuk Cacciatore'sinden yapacağını söyledim.
E disse que o pai ia fazer o famoso frango à cacciatore.
Bize şu ünlü ıspanaklı lazanyadan yapsan mesela?
O que achas de fazer aquela lasanha de espinafre?
Flashdance'den ünlü bir sahneyi tekrarla.
REENCENAR A FAMOSA CENA DO FLASHDANCE
Seni ünlü birisi yapacağım, Bay Wooten.
Vou torná-lo famoso, Sr. Wooten.
Belki bir gün gelip burada bizimle yaşarsın, ünlü bir jeolog olduğunda.
Talvez um dia possas vir morar connosco, quando fores uma geóloga famosa.
Şu ünlü Savaşçı Lagertha sen olmalısın.
Deves ser a famosa escudo-solteira, Lagertha.
Bunun yerine ünlü kişilerden oluşan arkadaşlarımı arayacağım onlar da kendi arkadaşlarını arayacak sahtekâr olduğun lafı yayılınca bu çevrede bir daha asla dolaşamayacaksın.
Em vez disso, amanhã de manhã irei ligar a todos os meus conhecidos, que por sua vez ligarão a todos os seus conhecidos, porque assim que se souber que é uma fraude não voltará a pertencer a nenhum círculo importante.
Çok ünlü olan birini öldürmemelisin bence.
Não acho que devas... Matar alguém muito famoso.
Peki burada gömülü olan hiç ünlü biri var mı?
Mas há aqui pessoas famosas enterradas?
Birçok kez gittiğin ünlü kadın doğum uzmanı Dr. Saperstein'in sana tamamen farklı bir teşhis koymuş olmasına rağmen mi?
Mesmo que o Dr. Saperstein, um obstetra de renome, onde foste inúmeras vezes, te tenha feito um diagnóstico oposto.
Başkan Franklin Delano Roosevelt. Hepimizin dünyanın en ünlü birinci sınıf ayyaşı olarak tanıdığımız bu adam yaygın olan akşamdan kalmalığa çare olacak bir iksir üretilmesi için çok gizli bir bilimsel proje yürütülmesini istedi.
O Presidente Franklin Delano Roosevelt, que todos sabemos ser um grande bêbado encomendou um projeto científico secreto para desenvolver um elixir para curar a ressaca.
Arada ünlü film repliklerini söylerken kendimi videoya çekip YouTube'a yüklüyorum.
Às vezes, filmo-me a interpretar monólogos de filmes conhecidos e partilho-os no YouTube.
Jack London Dünya'nın en ünlü yazarlarından oldu. 1916'da, 40 yaşında öldü.
Jack tornou-se famoso no mundo com os seus livros. Morreu aos 40 anos.
Büyük ihtimalle ünlü siyahi rapçiler kahvaltılarında bundan yiyorlardır.
Provavelmente é isto que os rappers negros famosos comem ao pequeno-almoço.
Ben sadece Katherine'e dünyaca ünlü düğün dergilerini gösteriyordum.
Só estou a apresentar a Katherine ao glorioso mundo das revistas de casamentos.
- Oregon'da Ted'in Yeri'ndeyken, ünlü kızarmış hindisini denememi istedi.
Quando estava na casa do Ted no Oregon, ele queria que provasse o seu famoso peru frito.
Chip, ünlü haber sunucusu.
Chip, o "pivot" famoso do noticiário.
- Evet. Helen Lovejoy bana dedi ki ünlü kurabiyesini ve kekini kilisenin satışı için yapıyormuş ve içine şeker yerine tuz koyuyormuş!
- Muito bem, então, a Helen Lovejoy contou-me que fez o seu famoso bolo para a venda da igreja, e colocou sal em vez de açúcar!
Sadece, böyle büyük bir etkinlikte bulunacak kadar büyük bir ünlü olmadığını düşünüyor.
Ele só estava preocupado por não ser suficientemente famoso para um evento destes.
Sonuçta maden zenginliği ve tehlike altındaki dağ gorilleriyle ünlü bu bölgede birbirini izleyen karanlık çatışmalar oldu.
O resultado? Uma sucessão de conflitos obscuros numa região famosa pela riqueza em minerais e pela espécie ameaçada de gorilas de montanha.
Eskiden ünlü bir bebek fotoğrafçısıydım. Pekâlâ, Apple, Apple.
Eu costumava ser fotógrafo dos filhos das celebridade.
Ben ne zaman bu kadar ünlü oldum?
Quando ganhei esta reputação?
En ünlü cerrahlarımızdan bazılarını kaybettik bile.
Já estamos a perder grandes talentos.
Eğer Floransa'da kalmış olsaydı.. Hristiyan aleminde Avrupa'nın en ünlü sanatçılarından
Se ele ficasse em Florença, poderia tornar-se o artista mais célebre da Europa.
Tanrım, Parker'la olan o ünlü maçın rövanşını oynamayı ayrıca Parker kadar iyi demeyi unutun.
Meu Deus, eu adoraria repetir a famosa partida com o Parker. E esqueçam essa coisa do "é tão bom quanto o Parker", porque eu sou melhor.
Etrafınızda onca ünlü ve milyoner var ama siz keratalar ağızda limon oynuyorsunuz.
Rodeados por famosos e milionários, e vocês, palermas, estão a jogar ao "boca de limão".
Okulunda çok ünlü.
A tua escola é muito famosa.
Hiç rüşvet almamakla ünlü bir kadın.
No histórico dela não existem subornos.
Bütün ülke beni ararken ve gidecek hiçbir yerim, hiç kimsem yoktu. Bu yüzden kimsenin beni tanımadığı bir yer bulmalıydım ki ünlü biriyken epey zor oluyor.
O país inteiro andava à minha procura, e não tinha para onde ir e ninguém a quem pedir ajuda, por isso precisava achar um sitio onde ninguém me conhecesse, o que é dificil quando somos uma celebridade.
- Doğru. Oldukça ünlü.
Pois é, ele é bastante famoso.
Asıl kitle kabiliyetlerimi bir gördü mü ünlü olurum.
Conceber uma actuação. E quando a plateia vir aquilo que posso fazer, serei famoso.
O terfiyi almak kitap anlaşması imzalamak veya televizyona çıkmak ünlü olmak için...
Uma maneira de ser promovida. Talvez contrato para um livro, um programa de televisão. Quer ser famosa?
Davayı kaybedeceğini biliyor, sadece ünlü olmaya çalışıyor.
Ele sabe que vai perder o caso, só quer ficar famoso.
Jackie Perez, gerçek bir suçlu bulmak için uğraşmak yerine, ünlü bir sanığı televizyonda rezil etmekle uğraşıyor.
A Jackie Perez interessa-se mais em dar-se bem contra um réu famoso, do que processar o verdadeiro criminoso.
Zavallı bir şapşal keşfedildiğini, kayıt anlaşması yaptığınızı ünlü olduğu rüyasını görüyor. Kurnazca. Aynen öyle.
Um pobre coitado chega a sonhar ser descoberto e conseguir um contrato com uma editora e tornar-se famoso, é um tipo de artimanha.
Ben Londra'da yaşayan ünlü bir oyuncu olmuşum.
Olhem, sou uma actriz famosa a viver em Londres.
Ben ünlü bir oyuncu olursam ve taşınmam gerekirse sen de benimle gelirsin.
Se me tornasse uma actriz famosa e tivesse de me mudar, tu virias comigo.
Ama ben ünlü bir oyuncu olursam...
Se eu me tornar numa actriz famosa...
Ama ünlü aktörlerin çoğu da, önce kötü filmlerde oynamıyor mu?
Mas não há muitos atores famosos que começaram a fazer filmes maus?
Şimdi o kız keşfedilecek, ünlü olacak sonra Letterman'a çıkıp ucuz bir maymun filmiyle nasıl sıçradığını anlatacak ve hepsinin sebebi olarak da filmi beğenmeyen salak kızı gösterecek.
A rapariga vai ser descoberta, tornar-se famosa, vai ao Letterman falar sobre a oportunidade no filme do macaco, tudo por causa de uma rapariga estúpida, que achou que merecia melhor.
Herkes senin gibi ünlü değildi.
Ninguém que se lembrasse.
- O halde ünlü olacaksın.
Então, vais ser famoso.
Ne de ünlü biriymiş!
Um tipo popular.