Ünvanlar Çeviri Portekizce
46 parallel translation
Bu birleşme öyle bir şekilde oldu ki..... tüm ünvanlar bende, tüm denetim sende.
Do modo como a fusão foi pensada, eu tenho os cargos todos e você controla tudo.
Ter dökerek, aşağılanarak ve göz yaşlarıyla, şimdiki ünvanlarını aldılar.
Pagaram com suor, humilhação e até lágrimas o nome que hoje carregam.
Bütün ünvanlarınızı, madalyalarınızı ve rütbelerinizle birlikte!
Mesmo com seus títulos, condecorações e insígnias!
Pek hoş ünvanlar.
Lindos títulos.
Nasıl olduysa ona demokratik olmayan ünvanlar vermişti.
Assim, deu-lhe títulos que não eram democráticos.
Çocuklar adımı ve ünvanlarımı taşıyor böylece dokunulmaz olabilirler.
Os rapazes têm o meu nome e agora os meus títulos. Juntos da Rainha estão seguros.
Bense, ünvanlarınızın bu insanlara, özgürlük vermek için var olduğunu düşünüyorum.
Eu penso que a vossa posição social existe para dar àqueles a sua Liberdade.
Ünvanınız, sizlere ülkemizin tahtında, hak iddia etme şansı verir ama insanlar, ünvanların cazibesine kapılmaz yiğitliğin peşinden giderler!
O vosso título dá-vos direito ao trono escocês, mas os homens não seguem títulos. Seguem a coragem.
Topraklar, ünvanlar, adamlar, güç!
Terras. Títulos. Homens.
Osmanlı hükümdarları, kendileri için birçok ünvanlar taşımaktaydılar.
Os soberanos otomanos há muito que criavam títulos para eles próprios.
Mesleki ünvanları seni yanıltmasın.
Não te deixes enganar pelas funções deles.
Samson ve takımı ünvanlarını perçinledi!
O Samson e a equipa dele venceram o título!
Richland Giants ünvanlarını korumaya çalışacaklar. Onların dönmeleri sürpriz değil.
O que é surpreendente é com quem vão jogar, os Shiloh Eagles, que começaram a época 0 a 3, saíram de lado nenhum, e por um conjunto bizarro de circunstâncias enfrentam agora uma equipa quase três vezes maior.
Sana daha önce de söyledim, ünvanlar bağımsız. Sadece maaş skalasını belli ediyorlar.
Já te disse que os nomes são irrelevantes, eles só relacionam com os níveis de salários.
Ama, Majestelerinin emrine göre ; ... artık size olan güven ve sevgisi sona erdiği için tüm ünvanlarınız ve makamlarınızdan mahrum kalacaksınız.
Mas, Sua Majestade ordena, visto que há muito que não apreciais a sua confiança e afeição, que sejais daqui em diante desprovido de todos os vossos cargos e títulos oficiais.
Önerdiğim bu ünvanlar soydan gelen ünvanlar değildir ; bu ünvanlar zirve için bahşedilmiş ve sadece yüksek federal sorumluluğun makamlarına eşlik edecek ünvanlardır.
Estes que estou a propor, não são títulos hereditários... mas sim títulos conferidos por mérito, que só irão acompanhar posições de elevada responsabilidade federal.
Evet, ünvanlarımdan birisi de o.
Esse é um dos meus cursos.
Düğünümüzden sonra küçük oğullarımız eski ünvanlarla York, Gloucester ve Somerset ünvanlarıyla asilleştirilirler.
Depois do nosso casamento, os nossos filhos mais novos serão enobrecidos com os antigos ducados de York, Gloucester e Somerset.
GISA futbol eyalet şampiyonasında, Richland Giants ünvanlarını korumaya çalışacaklar.
Na noite da final do campeonato estadual da GISA, a Richland Giants se prepara para defender seu reinado no campo.
Ama kesinlikle Kral, bu görev ve asalet ünvanlarını, uygun özelliklere sahip kişilere bahşetmiştir, değil mi?
Mas seguramente que o rei está certo quando dá cargos e honrarias àqueles com as qualidades certas?
Belgeler, ünvanlar, hesap numaraları bankalarındaki şifreler.
Acções, títulos do tesouro, números de contas, palavras-chave dos bancos...
Herkesin sahip olmak isteyeceği ünvanları, nidaları ve büyük cesaretleriyle doluydular.
Eles carregaram com um grito e com mais coragem e em tão boa ordem como se poderia esperar.
Yankees'ler şampiyonluk ünvanlarını koruyacaklar.
Os Yankees vão defender o seu título.
Eğer o başa geçerse, bütün ünvanlarımızı ve mülklerimizi kaybederiz!
Perderemos todas as nossas permissões reais, os nossos bens!
Bass adını kirletmeyeceğin ve onu sirk ünvanlarına sahip bir aileye kaptırmayacağın konusunda sana güveniyorum.
Estou a contar contigo para que não sujes o nome dos Bass, e não a percas para uma família de nobres artistas de circo.
Versucci, Piccolomini, ve Sanso'ya ünvanlar lütfedin ve Borgia manastırlarından, kiliselerinden ve piskoposluklarından makamlar verin.
"atribui alguns títulos e benefícios das nossas abadias," "mosteiros e episcopados."
... Versucci, Piccolomini, ve Sanso'ya ünvanlar lütfedin ve Borgia manastırlarından, kiliselerinden ve piskoposluklarından makamlar verin.
"Aos cardeais Versucci, Piccolomini e Sanso," "atribui títulos e benefícios das nossas abadias," "mosteiros e episcopados."
- Farklı türler mi var? İngiliz soyluluk ünvanları çeşitlilikle dolar taşar.
O nobiliário britânico é uma fonte de variedade.
Git ve onu bul yoksa hem ünvanlarını alır, hem de taşaklarını söktürürüm.
Agora, vá encontrá-lo. Ou removerei os seus títulos e os seus testículos.
Onları maaş derecelerinin üzerindeki yüksek pozisyonlara terfi etmezsin. Ya da onlara "Araştırma Asistanı" gibi ünvanlar vermezsin.
Não as promoves a posições pomposas acima do seu nível salarial ou lhes dás título como "assistente de pesquisa".
Böyle adamların, ofisleri ya da ünvanları yoktur.
Homens como ele não têm um escritório ou título.
Siz Amerikalılar bu ünvanları kurdele gibi dağıtıyorsunuz.
Vocês americanos distribuem títulos académicos, como se fossem bilhetes.
Bash ünvanları pek önemsemez, yoksa verilecek Dük'lük ünvanını reddetmezdi.
Bash não se importa com títulos. Ou ele não teria recusado o ducado que o Rei ofereceu.
Kulağa çok önemli gelen çeşitli ünvanlarım vardı, ama aslında oraya pek gitmedim.
Eu tinha vários títulos sonantes, mas na verdade não ia lá muito.
Condé'tarifine uyan herkes, ünvanları ne olursa olsun, biz onu görene kadar tutuluyor.
Quem quer que corresponda à descrição do Condé, seja qual for o seu estatuto, é preso até eu o poder questionar.
Chloe ve benim resmi iznimiz var. Bazı uydurma ünvanlar ve bugün uluslararası bir ekip Zambia'ya vardı.
A Chloe e eu tivemos permissão oficial, alguns títulos inventados e uma equipa... 03 DE OUTUBRO DE 2015
Kıdemli öğretim görevlisi olmakla birlikte çeşitli ünvanlarım vardır.
Tenho muitos títulos, entre eles "instrutor principal".
Aramis bana toprağından ve ünvanlarından vazgeçtiğini söylediğinde, hiçbir insanın diğerinin üstünde olmamasına inandığın için olduğunu düşündüm.
Quando o Aramis me disse que abdicaste das tuas terras e títulos, pensei que fosse porque acreditavas que nenhum homem é melhor que os demais.
Şey paramız vardı evet. Nenem tüm paramızı kumarda kaybedene kadar şimdi sadece ünvanlarımız var.
- Tivemos dinheiro até a minha avó o perder no jogo, e agora só temos títulos.
Elizabeth ünvanlarına başlamışız bile.
Alcunhas Elisabetianas...
Uygun bulunan bütün araziler ve ünvanlar ona verilecektir.
Ser-lhe-ão concedidos todas as terras e títulos apropriados.
Saygınlıklar, ünvanlar...
Honrarias, títulos...
Bu hastahanede yönetici personele ünvanlarıyla hitap edilecek.
Neste hospital, a mais alta autoridade é tratada por DG.
Diğer tüm ünvanlarımı kaybettim.
- Coleman.
Sen de kimsin, ünvanların nedir?
Quem raio é você? Habilitações?
Ailemim ünvanları yok.
A minha família não tem títulos.