Üstad Çeviri Portekizce
255 parallel translation
Demek üstadımız burada çalışıyor.
Então é aqui que o mestre trabalha.
Duyularım birkaç kadeh devirdiğini söylüyor üstadım.
Algo me diz que bebeste uns copos, tespiano.
Özel antrenörü üstad Dijon'lu Doutreval ile hergün alıştırma yapıyor.
Pratica todos os dias com o seu tutor, o grande Doutreval de Dijon.
bu kılıç üstadının adını yeniden söyler misin?
Como se chama o mestre dos esgrimistas?
Bir 17. yüzyıl resim üstadından muhteşem bir örnek.
Este magnifico exemplar do inicio do século 17.
Cleve kombinezon üstadıdır.
Cleve ainda é um perito em saiotes.
üstad Hirate kan öksürüyor.
O Mestre Hirate tossiu sangue.
üstad Hirate, sen hastasın.
Mestre Hirate, estás doente.
Beklenmeyeni yapma üstadı.
Mestre do inesperado.
Ama önce birkaç üstadımızı tanıştırmak istiyorum :
Antes de prosseguirmos, apresento-vos uns dos especialistas.
Şimdi üstad sensin. Bundan böyle o senin öğrencin.
Agora, és o mestre e ele passa a ser o teu aluno!
"Tilki", İtalya'ya altın kaçırmak için dahice bir planı olan, bir suç üstadı ve sürpriz bir son.
A Raposa, um mestre do crime com um plano genial para contrabandear ouro para a Itália e um final surpresa.
Sağınızda 18. yüzyıl Fransız üstadı Boucher'in resimleri var.
À sua direita, pinturas de Boucher, o mestre francês do século XVIII.
- Bu üstadın çalışması mı?
Esse é o trabalho do professor?
Böylece 17. yüzyıl hollandası Einstein'ın hayran olduğu Yahudi filozof Spinoza René Descartes, felsefe ve matematiğin öncülerinden ve politik bilimin üstadı John Locke felsefedeki yükseliş devrimlerinin ilham babaları Paine, Hamilton, Adams Franklin, ve Jefferson.
Foi assim que a Holanda do século XVII, foi a pátria adotiva do grande filósofo judeu Espinosa, que Einstein tanto admirava, de René Descartes figura chave, da história das Matemáticas e da Filosofia, e a casa de um cientista político chamado John Locke, cuja reflexão política, viria um dia a influenciar, um grupo de revolucionários com vocação filosófica, Paine, Hamilton, Adams,
Philadelphia'dan yumruk üstadı...
O ás de Filadélfia...
Şarabımız en iyisidir ne oldu üstad Bai?
Este é o nosso melhor vinho. O que é Mestre Bai?
Sağol üstad Leng.
Mestre Leng obrigado.
Şimdi? Ucuz polisiye romanların üstadı.
E também mestre das revistas baratas.
- Alttan koşmanın üstadı. - Biraz oldu ha.
- Mestre da comunicação.
Kimya ve biyoloji lisansı yapmış, ayrıca felsefe üstadıdır.
Formado em química e biologia, e perito em filosofia e matemática.
Kılık Değiştirme üstadı, Dünyanın Efendisi olacak.
O Mestre do Disfarce tornar-se-á Senhor do Mundo.
Hayır, teşekkürler, üstadım.
- E você? - Bem-haja, maestro.
- Efendim, üstadım?
- Sim, mestre?
Onlar kimdi üstadım?
Quem eram eles, mestre?
- Hiçbir şey, üstadım.
- Nada, mestre.
Üçüncü borazan, üstadım. Ubertino'nun dediği gibi.
A terceira trombeta, mestre, tal como Ubertino disse.
Kutsal Annemiz yıllar önce, üstadımı kurtararak bir mucize gerçekleştirmişsin.
Mãe Santíssima, há muitos anos, fizestes um milagre ao salvar o meu mestre.
- Bu taraftan üstadım.
- Por aqui, mestre.
Kararıma asla pişman olmadım çünkü üstadımdan akıllıca, iyi ve gerçek olan çok şey öğrendim.
Nunca me arrependi da minha decisão pois aprendi com o meu mestre o que era sensato, bom e verdadeiro..
Şimdiki yarışmacımız bu müsabakada yeni, ama ileride... kendisinden çok şey bekliyoruz : Genç üstad David Hogan.
E agora, um estreante neste concurso, mas em quem... depositamos muitas esperanças, o jovem David Hogan.
Konyan demircilerinin üstadı!
Mestre dos ferreiros Konyan!
Karşınızda Karate kung fu, jiujitsu ve hiç duymadığınız diğer dövüşlerin üstadı var!
Então, são 57 parvalhões contra o Kung Fu Joe?
" Mösyö de Valmont tüm yaşamı boyunca baştan çıkarma sanatının mükemmel bir üstadı olmuştur.
"Toda a sua vida, " Monsieur de Valmont foi e é um mestre na arte da sedução.
Ne istiyorsunuz, üstadım?
Que deseja, Professor?
Bir üstadım vardı... gölgeler aldı onu.
Eu tinha um professor e as sombras o levaram.
Adamlarına, müzisyeni rahat bırakmalarını söyledi ve onu müzik topluluğuna almamalarını... emretti çünkü üstadım dik kafalı biriydi ve kral onları dağıtmadan önce... Kraliyet Sarayı'ndaki insanlarla birlikte yaşamıştı.
Pediu que deixassem ao músico e ordenou a seus cortesãos que não voltassem para seus concertos,... porque meu professor era um recalcitrante e tinha sido parte desses Srs. do Port Royal antes de que ele dispersasse-os.
Madeleine kendi odasında, üstadımdan gizlice bana öğretmenlik yaptı.
Subimos ao quarto do Madeleine... às escondidas do professor.
En önemlisi, üstadımın yaptığı süslemeleri ve akort tercihlerini dinleyebilmem için... beni kulübesinin altına götürürdü.
Juntos, escondíamo-nos sob a cabana para escutar... Os virtuosismos do professor e aprender seus acordes preferidos.
Paskalya'da, Tenebre'e gelip, her biri Tanrı'nın adının bir harfini temsil eden... büyük sandalyeler üzerinde çalması için, kralın hizmetindeki adamlar, üstadıma bir araba gönderdiler.
Para Páscoas, os Srs. do Port Royal enviavam a meu professor uma limusine para que devesse tocar, em trevas, o ofício em que se apagam, um a um, os círios que representam o nome de Deus.
Smithers, seni fıçı üstadı, sen ha.
Smithers, seu supervisor de barris.
İş bir şeyleri kırmaya geldiğinde... annen bu işin üstadıdır.
Claro, quando se trata de partir coisas em cacos, ninguém bate a sua mãe!
Eğer üstad öğrenirse,.. ... bunu efendime söyler.
Se o velho mestre descobrir ele vai contar ao meu mestre.
Bir kaç yıl sonra, esrarengiz, yabancı bir kılıç üstadının efsanesi yayılmaya başladı.
Poucos anos depois, uma lenda de uma misteriosa espadachim...
- Oh, bazen gidersin ama sonunda hep karanlık üstadına geri dönersin kakao çekirdeği.
- Podes perder-te mas voltas sempre para o teu amo escuro o grão de cacau!
Kevin, sanıyorum ki son 24 saat içinde, bir matematik üstadı olmuşsundur.
Penso, Kevin, que nas últimas 24 horas te tornaste num génio da matemática.
Barbetta'ya hoşgeldiniz, üstad.
Bem vindo de volta a Barbette, maestro.
Merdivenlerde sekebiliyorum. Merdivenlerin üstadıyım!
Sou mestre em escadas.
Eee, kitap, üstadın her 3 saatte 20 dakika uyuduğunu söylüyor.
Acontece que o mestre dormia 20 minutos apenas, de três em três horas.
Bir üstadın var olmasından etkilendim.
Fui inspirado pela presença de um mestre.
Ben bir karate üstadıyım.
Sou perito em karaté.