Üçkâğıtçı Çeviri Portekizce
120 parallel translation
Çiftçiler cimri, üçkâğıtçı, sulugöz, kaba, aptal ve haindirler!
O lavradores são... mesquinhos, astutos, avarentos e chorões,... estúpidos e assassinos!
- Charlie, patronun üçkâğıtçının teki.
- Charlie, trabalha para um vigarista.
Birinci sınıf bir üçkâğıtçıdır.
Um fingidor de alta classe.
Ben bir üçkâğıtçıyım.
Eu sou um fura-vidas.
Kumarbaz, üçkâğıtçı, pezevenk, her ne dersen.
Vigarista, traficante, chulo. De tudo um pouco.
Bir polis katilinin, çok ileri gittik diye, üçkâğıtçı bir avukat... tarafından aklanmasını istemiyorum.
O que não quero é um advogado espertalhão que livra um assassino de polícias... porque alguém ultrapassou os limites.
Bir üçkâğıtçı. Lorna!
Lorna!
Eski günlerde bile, saygıdeğer bir üçkâğıtçıydı.
Mesmo nos velhos tempos, era conhecido como um vigarista honesto.
Bir üçkâğıtçıyla iş yaparsak!
Mas é isto que se recebe quando se faz negócios com mafiosos!
Ben mi üçkâğıtçıyım?
Eu sou um mafioso?
Sahtekârla, iyi bir üçkâğıtçı arasındaki farkı bilir misin?
Sabes qual é a diferença entre um traficante e um vigarista bom?
Sahtekârın, o kentten hemen kaçması gerekir. Ama iyi bir üçkâğıtçı, kendisi gitmek isteyene kadar bekleyebilir.
- Um traficante tem que sair da cidade tão rapidamente quanto puder... mas um bom vigarista não tem que sair até que ele o queira.
Bir üçkâğıtçıya numara yapmaya asla kalkışma, Bay Caine.
Nunca tente vigarizar um vigarista, Sr. Caine.
Bir üçkâğıtçıya asla numara yapmaya kalkışma.
"Nunca dês um golpe num golpista."
Bu kadar üçkâğıtçı olabileceğinizi tahmin edemezdim, Yarbay.
Não sabia que podia ser tão mauzinho, comandante.
Adam, dublör kullanan üçkâğıtçının tekiymiş.
É uma enorme fraude! Vamos avançar.
Ferdy, oradaki üçkâğıtçıların uydurduğu bir dedikoduyu dinleyerek vaktini harcıyorsun. - Öyle olsa...
Está perdendo seu tempo em ouvir qualquer fofoca, é o tipo de coisa que vem de lá.
Petersburg'da Anastasya'ı bulmak için seçmeler düzenleyen şu üçkâğıtçısın.
Você é aquele burlão de São Petersburgo que arranjava audiçöes para encontrar a sósia de Anastasia.
- Seni üçkâğıtçı.
- És uma fingida.
Adam üçkâğıtçıdan başka bir şey değil.
Não passa de um burlão.
Büyükbabam onları, zehirli yemeğe dokunduklarında renk değiştirdiklerini iddia eden bir üçkâğıtçıdan almış.
O meu Avô comprou-os em Xangai a um charlatão que dizia que mudavam de cor quando tocavam em comida envenenada.
Hepsini. Hepsi üçkâğıtçı.
São todos uns aldrabões.
Olması gerekenden çok daha fazla üçkâğıtçılık yapıyorsun.
Mas sabes uma coisa? Estás a piorar as coisas.
Teknolojik üçkâğıtçılık.
- É um jogo de alta tecnologia.
Bana üçkâğıtçı mı diyorsun, eses?
Chamas-me batoteiro, ése?
Bu işe yaramaz üçkâğıtçı seni aptal durumuna düşürecek demiştim.
Eu disse-lhe que isto não era bom. Ele vai fazer de si um tolo.
Onun üçkâğıtçı olduğunu söylemiştim sana.
Não te disse que ele é matreiro?
Bana üçkâğıtçılık gibi gelmedi.
A mim não me parece farsa nenhuma.
Belki de senin eşim dediğin adamlar profesyonel üçkâğıtçıdır?
Que os teus chamados "sócios" eram trapaceiros profissionais?
Bu üçkâğıtçılar ya da amatörlerin numarası. Burası ciddi bir masa.
Só se faz isso com novatos, não com especialistas.
Ben üçkâğıtçıyım.
e fui para a prisão, cabrão.
Sahte bir isimle, maç eşleştirmede üçkâğıtçılık yapmayın.
Não tente pregar-me partidas com um nome falso.
Sigorta üçkâğıtçılığı.
Era um esquema de protecção.
Hâlâ Amsterdam'daki üçkâğıtçı müvekkili temsil ediyor musun?
Ainda representas aquele cliente mafioso em Amesterdão?
Sidney, üçkâğıtçı favori avukatıma bir bira ver.
Sidney, traga uma cerveja para meu advogado favorito.
Sen ne üçkâğıtçı kötürümsün.
És uma aleijada perversa.
"Vakitlice" üçkâğıtçılık demek.
"Atempadamente" significa quando lhes apetecer.
Sorun değil, tamam mı, dinle, o da bir üçkâğıtçı...
Está tudo bem, está bem, ouve, ele é um vigarista...
Seni üçkâğıtçı puşt. Jimmy'nin poposunu yarıp oraya 7 kilo eroin sakladın, demek.
O merda aí cortou o Jimmy e enfiou sete quilos de heroína no traseiro dele.
Filmlerde birlik adamları güçlü, üçkâğıtçı ve onun gibi olurlar.
Nos filmes, os tipos dos sindicatos são duros, duvidosos e isso tudo.
Yalancı ve üçkâğıtçısın sen.
És um mentiroso e um traidor. Para mim, basta.
Annem üçkâğıtçının tekiydi.
A minha mãe era infiel.
E, katil kim, üçkâğıtçı E.Coyote mi?
Bom, quem é o assassino, Wile E. Coyote?
Ferdy, oradaki üçkâğıtçıların uydurduğu bir dedikoduyu dinleyerek vaktini harcıyorsun.
Está a perder o seu tempo ao ouvir qualquer coisa que venha de lá.
Scofield üçkâğıtçı biri.
Só que o Scofield é um mafioso do caraças.
- Pis üçkâğıtçı.
- Mal humorado.
Çok üçkâğıtçısın.
És perspicaz.
Seni adi üçkâğıtçı piç.
Meu advogado vigarista!
Bu üçkâğıtçılık.
É uma farsa.
Seni adi üçkâğıtçı!
Seu filho da puta...
Ben üçkâğıtçıyım.
Não conheço a palavra "Desculpa"..