Üçte Çeviri Portekizce
1,285 parallel translation
Kazanırsak paranın üçte birini istiyorum.
Aí ficarei com um terço do total ganho.
Sözleşmede belirtilen her şeyin üçte birini alabiliriz. Bu şimdiye kadar aldığımız en büyük dava olacak.
Nos ficamos com 1 / 3 do total do contracto, sendo este o nosso maior caso.
Birinci aşama için filomuzun üçte birini kullanacağız.
A Fase 1 vai requerer um terço da nossa frota.
Notunuzun üçte birini bu ödev oluşturacak.
Um terço da vossa nota dependerá disso.
Saat tam üçte, tamam mı?
3 horas em ponto, certo?
- Konferans saat üçte.
- Conferência às 3 horas.
Ve onların üçte biri hapisteydi, ve üçte biri de ölmüştü.
Um terço do pessoal estava na prisão, e aposto que outro terço está morto.
"Suların üçte biri İpek Otu'yla kaplanmıştı ve pek çok insan öldü çünkü su daha acı olmuştu."
"Um terço das águas tornou-se absinto." "E muitos homens morreram porque as águas ficaram amargas."
İyi de üçte sıfırsın.
E não ganhou nenhuma.
Bu senin bütün borcunu kapsamaz. Sadece üçte ikisini.
Mas ela só cobre dois terços do que me deves.
Kalnet saat üçte.
- Calnet, três horas.
Gece ikide, üçte Reese arardı ya? Seni severdi.
Lembras-te que recebia chamadas do Reese, às 2 e 3 da manhã?
Everest'te 150 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık üçte biri çığ yüzünden öldü
Morreram 150 pessoas no Evereste, cerca de um terço delas, em consequência das avalanches.
Her nefeste, deniz seviyesindeki oksijenin sadece üçte biri vardır.
Há apenas um terço do oxigénio que existe ao nível do mar.
Hızı üçte bire indirin.
Reduzir velocidade em um terço.
Şimdi, "üçte" atla!
Conto até "3"!
- Trendekilerin üçte birini temsil ediyor. Yeri burası!
Ele representa mais dum terço das pessoas deste combóio.
Yumurtası çok büyüktür, bir kuşun yumurtlayabileceği en büyük yumurtadır, tüm vücut ağırlığının üçte biri.
Seu ovo é gigantesco, o maior colocado por qualquer ave, e um quarto de seu peso corporal total.
Saat üçte, A salonunda.
Às três horas, na sala A.
Sizi saat üçte bekliyorsam zamanında gelmenizi isterim.
Se é esperado na minha sala às 3 espero que esteja a essa hora.
- Üçte iki portakal, üçte bir greyfurt.
Duas partes de laranja, uma parte de uva.
Saat üçte aç olacağımızı sanmıyorum.
Não sei se, às 3h, teremos fome.
Sabah saat üçte, diskoda Miranda söylediklerine inanamıyordu.
Eram três da manhã na Igreja do Disco, e a Miranda não podia acreditar no que estava prestes a dizer...
Sana üçte biri olur.
Três quartos, porque é para ti.
Sanırım üçte iki oldu Joey!
Parece que já são dois em três Joey!
Ve saat üçte uyumakla uyanık kalmak arasındayken, cevabımı aldım.
Às 3 da manhã, meia a dormir meia desperta, tive a resposta.
Çardak üçte bir kaç tane travesti var çardak altıda ürkütücü bir örümcek var lafın kısası çardak sekiz daha iyi.
Estão uns transexuais no mirante três, uma aranha nojenta no mirante seis e quanto menos disser sobre o mirante oito, melhor.
Kaptan, üçte bir itici güçle gitmeyi öneririm.
Capitã... recomendo irmos a três quartos de impulso.
Kalamar yemek için gece saat üçte uyandırmama ne dersin?
Que tal eu acordar-te às 3 da manhã para uns calamares?
Başka birinin üçte ikisine yetecek kadar daha yerimiz var!
Temos espaço para mais dois terços de uma pessoa!
Mars Merkür'den büyük ve Güneş'e 4 kat daha uzak olmasına rağmen Güneş rüzgârlarının gezegenin ilk halindeki atmosferin üçte ikisini buharlaştırdığı, geriye bizimkinin 100'de biri kadar bir hava örtüsü bıraktığı düşünülüyor.
Marte é maior, e quatro vezes mais longe do sol que Mercúrio, mas pensa-se que o vento solar tenha secado um terço da sua atmosfera original, deixando uma camada cem vezes mais fina que a nossa.
Saat üçte Wabash binasındasın - Yapılacak işler var.
Tens de estar no Wabash às três - vão lá levar as vigas.
Belki sizinle İspanya'ya gitmem ve üçte birini alırım.
Sabes, talvez não vá para Espanha convosco, e fique com um terço.
Bilinmeyen bir milyonerin suçla savaşan seçkin ekibinin üçte biriyim.
Jason, pertenço a uma equipa de combate ao crime, de três elementos,... financiada por um milionário anónimo.
"Eğer yıl sonuna kadar sanatçı avansına eşdeğer bir şey satamazsa üçte birlik komisyonu da ödeyerek, resimlerin ücretini karşılayacaktır."
se ao fim de um ano o pintor não vender o equivalente mais o terço da comissão, dá-lhe a diferença em quadros.
Sonuçları aldığınızda, üçte biriniz, hatta yarınız... artık bizimle olmayacaksınız.
Um terço ou mesmo metade de vós não estará aqui... depois de saírem os resultados.
Çukurun en azından üçte ikisi dolmuştu.
" A vala estava pelo menos 2 / 3 cheia.
Doktor sizi ya yarın saat üçte ya da cuma günü on birde görebilir.
A Dr.ª pode vê-la amanhã ás 15h ou 6ª-Feira às 11h.
Yarın üçte olsun.
Amanhã às 15h.
- Mirasın üçte biri onun hakkı.
Um terco é dele.
Bu, normal kalkış mesafesinin üçte biri kadardı.
A pista representava um terço da distância normal de descolagem.
Yarın saat üçte deprem tatbikatı.
... a simulação do sismo amanhã às 3.
- Yarın saat üçte tatbikat var.
- simulação de sismo amanhã às 3.
- Peki ama yarın üçte orada olmam gerekiyorsa bana arabanı ödünç vermen gerek.
- Está bem, mas se precisas de mim às 3, tens de me emprestar o teu carro.
Küçük sıçan, ilk üçte ikincisin.
Sua ratazana atapetada, vamos lá tentar outra vez.
Yüzlerce üçte birlik devre geçirince, mecburen hepsini öğrenmek zorunda kaldım.
Há centenas de quadrantes. Tive de conhecer a cada um.
- Henry, sen üçte çalacaksın.
- Henry, tu tocas aos três.
Sen üçte.
Tu aos três.
Seninle Damion'ın Yerinde görüşürüz, yarın saat üçte.
Encontramo-nos no Damion's, amanhã às 15 : 00.
Lucy üçte.
Tenho a Lucy na linha 3.
Tamam, üçte iki yapan kazanır.
- Dois de três.