English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ü ] / Üşüdüm

Üşüdüm Çeviri Portekizce

215 parallel translation
- Sadece biraz üşüdüm.
- Sinto um pouco de frio.
Hayır. Daha çok üşüdüm.
Principalmente tenho frio.
- Sanki üşüdüm, Baba.
- Um pouco, Pa.
- Birden üşüdüm.
- De repente fiquei com frio.
Böyle bir gecede üşüdüm.
Tem graça, não tem?
Ayakkabılarım çok ıslandı, üşüdüm, hastalanıp öleceğim.
Os meus sapatos estão encharcados. Vou morrer de frio.
Çekil, üşüdüm.
Afaste-se. estou a arrefecer.
O kadar üşüdüm ki boynuma kadar buzlu suyun içindeymişim gibi hissettim.
Senti um frio na espinha, Pensei que estava dentro de água gelada até ao pescoço.
Bacağım ağrıyor, üşüdüm ve açım.
Magoei a perna, tenho frio, tenho fome.
Çok tuhaf, ama birden çok üşüdüm.
É estranhíssimo, mas fiquei gelado de repente.
Tam ısınıyordum, tekrar üşüdüm.
Quando eu estava a aquecer, ficou frio de novo.
Takside çok üşüdüm.
Está a ficar muito frio naquele táxi.
Acele et üşüdüm.
- Depressa, estou com frio.
Kapıda dikilip durmayın, üşüdüm.
Não fiquem à porta, tenho frio.
Çok üşüdüm.
Estou mesmo com frio.
Gerçekten üşüdüm..
Estou com muito frio.
Onunla birlikte üşüdüm.
E congelei com ele.
Bir ayağım uyuştu, sol kolumu kıpırdatamıyorum. Çok uykum var ve çok üşüdüm.
Tenho uma das pernas dormentes, o braço esquerdo deslocado, tenho sono e as costas frias.
Evet... ben, üşüdüm.
- Sim, eu estava com frio.
- Sadece biraz üşüdüm.
Só com um pouco de frio.
Evet, üşüdüm.
Tenho.
- Biraz üşüdüm.
- Estou com frio.
Biraz üşüdüm de.
Estava com um bocadinho de frio.
Fakat Al, üşüdüm.
- Mas, Al, estou com frio.
Dolaba, üşüdüm.
- Ao armário. Tenho frio.
Çok üşüdüm. Çok küçüktü.
Está tanto frio e ela era tão pequena.
Biraz üşüdüm.
Tenho um certo frio.
Çok üşüdüm!
Tenho tanto frio!
Saatlerce konuşmak isterdim, ama üşüdüm ve yorgunum.
Gostaria de falar durante horas, mas tenho frio e estou cansada.
- Burada konuşurken çok üşüdüm.
- Fico gelada só de falar assim.
Bir zindanda yaşıyormuşum gibi üşüdüm... ve ne yazdığımın önemi yok, kuru, sert, karanlık.
Estou tão frio como se vivesse num calabouço, e não importa o que escreva, é seco, duro, escuro.
- Lütfen Silvia, üşüdüm.
Por favor, Silvia, tenho muito frio.
Evet, üşüdüm.
- Sim, está muito frio.
Geçen gece üşüdüm, ben de dün gece kaloriferi açtım, çok sıcak oldu.
Na outra noite, tive frio. Ontem, liguei o aquecimento e tive calor a mais.
Çok üşüdüm.
Tenho tanto frio.
Aniden, üşüdüm ve titredim.
Repentinamente senti frio, calafrios.
Frank, üşüdüm.
Frank, tenho frio.
Şey, üşüdüm dostum.
Bom, estou com frio.
Seni bilemem ama ben üşüdüm ve yoruldum
Estou farto e a gelar.
- Ben üşüdüm.
- Bem, eu estou.
Şu ana kadar gayet iyi spor yaptığımı düşünüyordum... Ama üşüdüm ve acıktım, ve bir çeşit iş bitirilen bir moteldeyim...
Eu penso que fui boa desportista até agora... mas eu tenho frio, e fome, e estou num motel qualquer.
Çok üşüdüm.
Estou gelado.
Biraz üşüdüm.
Fefe, tenho um pouco de frio...
Çok üşüdüm.
Estou com frio.
- Çok üşüdüm gerçekten.
- Estou cheio de frio. - Traga-lhe o casaco de peles.
Oh, Sibirya'da gibi sanki, üşüdüm.
Diz-lhe também que ela é maravilhosa sem roupa, entendes?
Aynı zamanda üşüdüm ve yorgunum.
- Estou.
Çok üşüdüm ve de sıkıldım.
O vento no rosto e a primeira neve no ar.
... buzu düşünürken üşüdüm.
Não, meu!
Ben de üşüdüm.
- Nem eu.
Gerçekten üşüdüm.
Estou com frio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]