English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Icınde

Icınde Çeviri Portekizce

303 parallel translation
Virginia Kulübü'nde çalışmaktan canım çıkıyordu.
Eu trabalhava muito no Virginia Club.
Seçme şansım olsa, Washington D.C.'deki... Ulusal Basın Kulübü'nde yumuşak bir iskemlede oturup... büyük, soğuk bir burbon sodayı kavrardım.
Se pudesse escolher, estaria sentado num bom canapé fofinho... no Clube de Imprensa Nacional em Washington, D. C.... agarrado a um grande, copo de'bourbon'e soda.
Casablanca Oteli'nde cinayet.
ç ç Homicídio no Hotel Casablanca.
Çocukken, yazın San Joaquin Vadisi'nde şeftali toplayıcılığı yapmıştım.
Um Verão, quando era miúdo, trabalhei a apanhar pêssegos no Vale de San Joaquin.
C, Fairchild Caddesi'nde sen peşine düş.
C, apanhe-a na Fairchild.
Gerçek bir casusluk olayını anlattığını iddia eden ve eski bir Alman askeri ataşesi tarafından yazılan bu kitap şaşırtıcı bir vakanın detaylarını ortaya koyuyor ve 1944 yılında Majestelerinin Türkiye Büyükelçiliği'nde Normandiya Çıkartması'nın planları da dahil yüzlerce gizli sırrın çalınarak Almanlara iletildiğini anlatıyor.
O conteúdo deste livro é um relato verídico sobre espionagem escrito por um antigo agregado militar alemão e revela os mais assombrosos detalhes de um caso ocorrido na Embaixada Britânica na Turquía em 1944 e na qual centenas de grandes segrêdos incluíndo planos para a invasão da Normândía, foram roubados e transmitidos aos alemães.
Thorwald bizi Doğu Nehri'nde bir gezintiye çıkarmaya hazır.
O Thorwald vai levar-nos até ao rio.
Sevgililer Günü'nde çıkarttığı büyük gürültü halkla ilişkiler açısından pek iyi olmadı.
O estardalhaço que fez no Dia de S. Valentim, não foi boa publicidade.
Martha bana Tarih Bölümü'nde olduğumu söyler. ... Tarih Bölümü olmasına karşı çıkarak, bölümü işletme anlamında.
A Martha diz-me que eu estou no Departamento de História em vez de ser o Departamento de História, no sentido de geri-lo.
John Hawaii Üniversitesi'nde ders veriyordu. Dekanın partisinde tanıştık ve birlikte geziye çıktık.
O John dava uma palestra na Universidade do Havaí e nós nos conhecemos na festa dada pelo reitor.
durumumu değerlendiriyorum... tanıdığım herkesle temasa geçmeliyim... mevki sahibi olanlar bana yardımcı olabilir... Claridge Oteli'nde yaşayıp kortejle dolaşabilirim... düşeslere dilediğim gibi el sallayabilirim... yeni hayatıma çabuk alışırım iyi günler Yargıç Bey!
vou rever a situação é urgente procurar toda a gente conhecida gente nobre com um cargo que me faça causar boa impressão terei uma suite no Claridge e dúzias de carruagens acenarei às duquesas como convém à minha nova posição, bom dia, Dr. Juiz!
Sonrasında öğrendim ki, Seine Nehri'nde çıplak yüzmekten ve kauçuk su paletleri ile nehir akıntısında yüzmekten dolayı tutuklanmıştı.
Quando dei por mim, ele tinha sido preso pela polícia por estar boiando pelado pelo Sena abaixo, Indo na correnteza do rio com bóias de borracha nos braços.
Kurt Kuyruğu Vadisi'nde, Çılgın Kadın'ın öcünü alan büyük savaşçı olup olmadığını soruyor?
Ele pergunta se és o grande guerreiro... que vingou a Mulher Louca do Wolf Tail Valley.
Japonların hedefi, Leyte Körfezi'nde bulunan Amerikan çıkarma gemilerini yok etmekti.
O objectivo dos japoneses era destruir os navios americanos, no Golfe de Leyte.
Moral Hizmetler, saat 19.00'da C Bölüğü'nde bir gösteri sunacak.
Os serviços Sociais organizam um espectáculo às 17.00 no refeitório da Comp.
Birkaç saat önce Güneş Şehri'nde, adam çıldırır.
Ficou marado de repente, há umas horas.
Şu mide bulandırıcı Bay Woodley Chiltern Çiftliği'nde tekrar ortaya çıkmış.
O detestável Sr. Woodley voltou a aparecer em Chiltern Grange.
Berlin Ekspresi'nde sorun çıktı.
Tive problemas no Expresso de Berlim.
Portakal Çiçeği Köprüsü'nde Yeşil Çayır Karayolu'ndan 1. Çıkış.
É na saída da estrada Verdes Prados, no passadiço Flor de Laranjeira.
Bir : "Flashlight Projesi" nde yıkıcı sonuçlar ortaya çıkaran bir arıza meydana geldi.
Um, houve uma avaria no Projecto Flashlight com resultados devastadores.
Çin Mahallesi'nde savaş çıkıyor ve sen haber yapmıyorsun, ha?
Está a decorrer uma guerra em Chinatown e tu não a vais cobrir?
Beverly Hills Atıcılık Kulübü'nde bir adam var.
Há um gajo no Clube de Tiro de Beverly Hills.
Söyler misiniz, New York Hapishane Hastanesi'nde yapılan bu muayenelerden çıkan bulguları kabul ediyor musunuz?
Diga-me, aceita as conclusões destes exames... que lhe fizeram no hospital?
Dr. Alembert'le Eyfel Kulesi'nde yemek yerken... bu manzaranın tadını çıkartırsınız.
Deve ser muito encantadora vista da Torre Eiffel... quando você e o Dr. Alembert a puderem apreciar juntos.
Tavşanın karısı Mürekkep ve Boya Kulübü'nde şarkıcı.
A mulher do coelho canta numa espelunca chamada Clube "Tintas e Pintas".
Çok yakında Sekizinci Hava Kuvvetleri'nde 25. ve sonuncu görev uçuşuna çıkan... ilk ekip olacaklar.
Estão quase a tornar-se nos primeiros da 8a. Força Aérea a voar a sua 25a. e última missão!
Amerika Birleşik Devletleri'nde son üç yıl içinde ortaya çıkan... bölünmeleri, şiddeti, toplumsal hoşnutsuzluğu... siyahlarla beyazlar, zenginlerle yoksullar... veya yaş grupları arasındaki çatışmaları, Vietnam konusundaki... fikir ayrılıklarını hep beraber çözebiliriz.
Dentro dos Estados Unidos nestes últimos 3 anos, só se vê divisões, violência, desencanto com a nossa sociedade, a divisão entre negros e brancos, entre pobres e ricos, entre grupos etários e sobre o Vietname.
Arkeoloji Derneği'nde konuşmak için yarın yola çıkıyorum.
Parto amanhã para Boston, para falar com a Fundação Arqueológica.
Müdür, Kurtarıcı'nın Kilisesi'nde yardımcı papazdır.
Sei lá. O chefe é da Igreja do Salvador.
Ondan da kurtulduktan sonra bir yerlerden yine Kont çıkıverdi. Adam, Adelphi Oteli'nde kalıyor. Güllere servet harcıyor.
E agora que ela se viu livre dele, aparece esse suposto Conde hospedado no hotel Adelphi e a gastar uma fortuna em rosas.
Üç yıldır da Temyiz Mahkemesi Heyeti'nde olduğunuz yerde sayıyorsunuz. Dışarı çıkıp gerçek bir iş alana kadar gözlerden uzak duracaksınız.
Agora, está a matar o tempo durante os 3 anos obrigatórios... até que possa sair e arranjar um emprego a sério.
Yangın görevlileri yangına Diego Caddesi'nde ikinci kat dairedeki hatalı ısıtıcının neden olduğunu söylediler.
Os Bombeiros dizem que o incêndio foi causado por um aquecimento defeituoso no apartamento do segundo andar em Diego Street.
Şükran Günü'nde çok fazla hindi yemişti. Külotlu çorabını keserek çıkarmak zorunda kaldım.
No dia de acção de graças comeu demasiado peru, e eu tive de o ajudar a despir os colants.
Sayın Yargıç, müvekkilim Tip Top Yapı Şirketi'nde çalışırken geçirdiği bir kaza nedeniyle dizinde bir sakatlanmaya maruz kaldığına dair belgeleri yüce mahkemeye sunmak istiyoruz.
Excelência, queremos informar o tribunal da deterioração do joelho do meu cliente em resultado do ferimento que sofreu quando era empregado da Empresa de Construções Tip Top.
Simone, geçen Salı günü Amerikan Elçiliği'nde Pamela Harriman'ın verdiği akşam yemeğinden hiddetle çıkması üzerine New York Post gazetesi şu başlığı atmıştı :
... Bajuladora e lambe-botas, que ainda Terça-feira passada saiu de rompante de um jantar na Embaixada da América, provocando o cabeçalho no New York Post,
Glenn Quentin, Snowden Hills Şehir Kulübü'nde profesyonel golfçü. Sizin ortaya çıkardığınız karınızın sevgilisi.
Glenn Quentin, jogador de golfe do Snowden Hills Country Club quem descobriu que ela era sua amante.
Sayın Yargıç, hükmü vermeden önce müvekkilimin ülkesine Deniz Piyadeleri'nde gururla hizmet verdiğini lütfen gözönüne alın.
Meritíssimo, antes de pronunciar a sentença, queira considerar o facto do réu ter servido o país nos Marines.
Destiny Gölü'nde balığa çıkan iki sıkı dost her şeyden uzakta.
Dois melhores amigos à pesca no Lago Destino... Longe de tudo.
Bu yüzden, son dönemler Dünya Kubbesi'nde yapılan toplantılar insanları ilgilendirmeyen çatışmalar yüzünden çıkmaza giren bir projeye ne kadar zaman ve bütçe harcanacağıyla ilgiliydi.
Em virtude disso, audiências recentes na Cúpula Terrestre... questionaram abertamente quanto tempo e dinheiro deve ser investido... num projecto que parece estar perpetuamente envolvido em conflitos não humanos.
Şu anda Gözlem Kubbesi ya da kısaca KM denilen Komuta Merkezi'nde bulunuyorum.
Eu estou no que é chamado de Cúpula de Observação ou C C... diminutivo de Comando e Controlo.
Ziyaretiniz esnasında Babil 5'te meydana gelen olaylar Dünya Kubbesi'nde taşıdığımız endişeleri haklı çıkarıyor.
Os eventos que ocorreram na Babylon 5 durante a sua recente visita... são emblemáticos do que muitos de nós na Cúpula Terrestre temos temido.
Bobin tarayıcısını, modifiye etmeme, Makine Dairesi'nde yardım ediyordu.
Ele estava na Engenharia me ajudando a modificar a bobina do sonda.
Ajanın cesedi, Bulaşıcı Hastalıkların İncelenmesi Enstitüsü'nde karantinada tutuluyor.
Cujo corpo está em quarentena no Instituto Médico de Pesquisa de Doenças Infecciosas.
Yalnızca onlara çoğaltıcı yolluyorsunuz çünkü bir gün... Federasyon Konseyi'nde hak ettikleri yeri alabilirler.
Só lhes mandam replicadores porque, um dia, eles podem assumir o seu lugar no Conselho da Federação.
Bu sabah Dünya Kubbesi'nde yapılan basın toplantısından sonra Sheridan ve Delenn, Babil 5'e doğru yola çıktılar.
Após a conferência de imprensa na Cúpula Terrestre esta manhã... o Sheridan e a Delenn partiram para a Babylon 5.
Yeni antlaşmaya ve Alfa Çeyreği'nde süregelen Dominion tehdidine dayanarak Klingon askerleri bu istasyonda kalıcı olarak görev yapacaktır.
À luz do novo tratado e da ameaça contínua do Dominion ao Quadrante Alfa, haverá uma presença militar klingon permanente nesta estação.
Onu Noxon Caddesi'nde çıkarmıştı.
Ela tirou-o na Rua Noxon.
Bu sabah erken saatlerde Manş Denizi'nde korkunç bir olay yaşandı, Suffolk kıyısının on mil açığında bulunan balıkçı teknesinin ağından genç bir kadın cesedi çıkartıldı.
Esta manhã fez-se uma descoberta macabra no Canal Inglês, depois de uma traineira a pescar a 10 milhas ao largo da costa de Suffolk ter apanhado na rede o cadáver de uma jovem.
Komuta Merkezi'nde mi?
No C C? Homem, vamos ser repreendidos por essa.
Sunnydale Lisesi'nde büyük olaylar olurken üçünüzün zindanda takıIıyor olmanız şaşırtıcı değil.
Vós tinhas que estar na masmorra enquanto algo importante está a acontecer.
Chronos'tan ayrılmadan önce Makine Dairesi'nde üç gün geçirdim. Çıplak ellerimle cihazı parçalarına ayırdım...
Antes de deixarmos Chronos, passei três dias na sala das máquinas a desmontar o dispositivo com as minhas próprias mãos e depois a voltar a montá-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]