English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Israr

Israr Çeviri Portekizce

3,827 parallel translation
Avukatın olarak, seninle konuşamayacağını söyledim ona ama ısrar etti.
Disse-lhe, enquanto teu advogado, que não me era permitido falar contigo, mas ela insistiu!
Tek bir Amerikalı'ya röportaj vermekte ısrar etmişti, o da yıllardır kanlı bıçaklı olduğu eski bir takım arkadaşı olan Frankie Andreu'ydu.
Ele insistiu que o único americano que podia entrevistá-lo um ex-colega de equipa com quem tivera problemas durante anos.
Çok ısrar ediyor, şöyle dedi : "Manyak önemli" ve "bok şimdi gerçek oldu."
Ele disse que é "loucamente importante" e que "a merda está mais real".
Taburcu edilmek istediği gün konusunda da kendisi ısrar etti.
E insistiu em ter alta neste dia.
Charles bunu gerçek alıcısına teslim etmem için ısrar etti.
O Charles insistiu para que eu a entregasse ao destinatário certo.
En sonunda biraz ısrar yetti.
Só precisei de um pouco de persistência.
- Ama emin değil miydin? - Hayır. Sovyet Güçleri bunu gizli bilgi olarak saklamakta ısrar etti.
Não, a liderança soviética insistiu que mantivéssemos isto confidencial.
O testleri çözmesini ben ısrar ettim.
Eu insisti para ele fazer esses exames.
Korkarım ısrar etmek zorundayız.
Sr. Mullin, eu vou ter que insistir.
Hala işini bırakman konusunda ısrar ediyor mu?
Continua em cima de ti para deixares o trabalho?
- Bunu sadece iPhone 3 yapabiliyor. - Bu yüzden ısrar ettim.
Apenas disponível no iPhone 3.
Filo komutanlığı, elimizdeki en tecrübeli kaptan ve mürettebatta ısrar ediyor.
O Comando da Esquadra insiste no mais experiente capitão e tripulação disponível.
Pekala, ısrar etmiyoruz. Ama sözünüzü aldık.
Está bem, não insistimos, mas fica prometido.
Yemeği henüz yedim ama ısrar edersen başka.
Bem, acabamos de almoçar, mas se tu insistes.
O ısrar etti.
Ela insistiu.
Neden çocukların birer günahkar olduğunda ısrar ediyorsun?
Porque insiste na ideia de que as crianças peçam?
Başkan Snow ısrar etti ama bazı değişiklikler yaptım.
O Presidente Snow insistiu, mas fiz algumas alterações.
Görünüşe göre ihtiyar Regazzoni'yi geri almış ve o da ısrar etmiş.
Bem... O velhote voltou a assinar com o Regazzoni, e parece que ele insistiu.
Haydi ama ısrar ediyorum.
Anda, eu insisto.
Pazartesi okul başlayacağı için gelemeyeceğimi söyledim ama çok ısrar etti.
Disse-lhe que não podia porque as aulas começam na segunda. Mas ela insistiu.
Bayan Mazi, ısrar ediyorum.
Senhorita Erstwhile, eu insisto.
Niçin benim gerçek söylediğimi dinlemek yerine.. sözcükleri ağzıma tıkamaya ısrar ediyorsun?
Porque insistes em escutar as palavras que pões na minha boca em vez das que realmente digo?
Israr ediyorum, ısrar ediyorum!
Eu insisto. Eu insisto.
- Jason, ısrar ediyorum.
Jason, eu insisto.
İlle de önce popomu çıkaracağım diye ısrar ediyor.
Este está determinado a que os pés saiam primeiro.
O iyi bir yaşamdan hoşlanırdı, yine de konuk evinde kalmakta ısrar etti, ve hiç kuşkum yok ki, Norton nedenini biliyordu.
Ela gosta da boa vida, no entanto insistiu em ficar numa hospedaria, e não tenho dúvidas de que o Norton sabia porquê.
İşte bu nedenle Madam Franklin'in kendisini öldürdüğü üzerinde ısrar ettim, ve biliyordum ki, ben Hercule Poirot olduğum için benim görüşüm kabul görecekti.
Por isso insisti tanto que Madame Franklin se suicidara e sabia que a minha declaração seria aceite porque eu sou Hercule Poirot.
Fakat sonra biri... anımsamıyorum, kim köşkte bulunmasında ısrar etti.
Mas alguém, não me lembro quem, começou a insistir que devia ser encontrado no templo.
Gerçekten, bayım, ısrar ediyorum... beni oyuna katmayın.
Vraiment, monsieur, eu insisto que me dispense deste jogo.
Niçin kendinize üçüncü şahıs olarak seslenmekte ısrar ediyorsunuz.
Porque insiste em referir-se a si próprio na terceira pessoa?
Yine de, bu koşullarda zorunlu olan dürüstlüğünüze güvenerek, içindekileri Poirot'ya göstermeniz konusunda ısrar etmem gerekiyor.
Todavia, por questões de franqueza, obrigatórias dadas as circunstâncias, insisto que mostre a Poirot o seu conteúdo.
Dr. Lewis Amazonların görkemli ve asil bir ırk olduğunda ısrar ediyor.
A Dra. Lewis insiste que as amazonas são uma raça orgulhosa e nobre.
Sürekli yanında kalmam için ısrar edeceklerdir, sahnede bile.
Vão insistir que fique sempre a teu lado. Até mesmo em frente às câmaras.
Maalesef ısrar ediyorum.
Receio ter de insistir.
Korkarım ısrar edeceğim.
Tenho de insistir.
Herhangi bir konuda ısrar edecek konumda değilsin.
Não estais em posição de insistir nada.
Hemen geri dönmek için ısrar etti.
Ele quis voltar sem demora.
Onu iki buçuk ay sonra görebildim,... o da ısrar ettiğim için.
Vi-o hoje, após dois meses e meio, porque insisti.
Hanımım, güzelliğini yakalayacak kişinin siz olmasında ısrar etti.
A minha amante insistiu que fosses tu a captar a beleza dela.
Madem ısrar ediyorsun.
- Já que insistes.
Madem o kadar ısrar ediyorsun, iki tane ver.
Já que insiste, levo uns.
- Sinyor, ısrar etmek durumundayım.
- Senhor, tenho de insistir.
Normalde, bu kadar çok ısrar etmeyiz.
Normalmente não precisamos de assediar tanto.
Madem ısrar ediyorsunuz...
Já que insistes.
Suçundan dolayı onu direkt mahkemeye yollayacaktım ama tek konuşma hakkını senin için kullanmakta ısrar etti.
Ia levá-lo ao tribunal para o registar, mas ele... insistiu em usar a chamada a que tem direito para o contactar.
Bizimle gelmek için ısrar etti.
Ela insistiu em correr connosco.
Uğrayıp nasıl olduğuna bakmak için ısrar etti.
Ele insistiu em parar para ver como tu estavas.
Burada kalmakta ısrar eden sizsiniz.
Se insiste em ficar aqui.
- James sadece size söylememde ısrar etti.
- James insiste que seja você.
Madem ısrar ediyorsunuz
Se voce insistir.
- Hayır, lütfen ısrar ediyorum.
- Passa tu. - Não, eu insisto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]