Istakoz Çeviri Portekizce
528 parallel translation
Eskiden çok güzel bordo şarabında ıstakoz haşlıyorlardı.
Costumavam fazer uma lagosta muito boa com um Bordeaux tinto.
Hala ıstakoz yaparlar ama, ama bordo şarabı artık yok.
Ainda fazem a lagosta mas sem o Bordeaux tinto.
Önce kendini bir ıstakoz gibi haşlar sonra da soğuk kapmadan yatağa dalarsın.
Pões-te a ferver até estar vermelho como uma lagosta... A seguir corres para a cama para evitar uma constipação.
Karides, istiridye, ıstakoz.
Camarão, ameijoas, lagosta...
Şu ıstakoz tuzağından çıkıp tuzlu deniz havası alalım.
Vamos sair daqui. Precisamos de ar salgado.
Gece yarısından sonra ıstakoz servisi yapıyoruz.
O turno da noite.
- Bu Manuel, ıstakoz kralı. - Merhaba.
- Este é Manuel, o rei das lagostas.
Bir ıstakoz alabilirim.
E eu posso conseguir uma lagosta.
Deniz kıyısına bir kız getirmişti. güneşte yanmasını sağlamıştı sonra o soyulmaktan perişanken, sıcak bir ıstakoz gibi onu atmıştı.
Ele levou uma garota para a praia, fê-la tomar sol... e quando ela estava descascando ele deixou-a como uma lagosta.
Bir parça ıstakoz ister misin, Viscount?
Um pouco de lagosta ao "thermidor"?
- Akşam yemeğinde de haşlanmış ıstakoz.
- Vai haver lagosta para o jantar.
Morina ıstakoz kadar iyidir ve daha ucuzdur.
O bacalhau é tão bom quanto a lagosta e muito mais barato,
Hiç canlı ıstakoz yedin mi?
Já comeram lagosta viva?
En azından ıstakoz değildi!
Que pena que não tenha sido uma lagosta.
Ya da Mornay soslu, karidesli ıstakoz yer mantarı ezmesi, brendi, yağda yumurta ve konserve jambon garnili.
Ou lagosta suada aux crevettes com molho Mornay, guarnecida com patê de trufas, brandi com um ovo estrelado em cima e carne.
Lazanya, musakka, ıstakoz termidor escalopes de veau à l'estragon avec endives gratinéed peynirli.
Lasanha, moussaka, lagosta recheada, escalopes de veau à I'estragon avec endives gratinéed com queijo.
Çok güzel. Çok büyük bir ıstakoz, Michael.
Belo peixe, Michael.
Hiç böyle bir ıstakoz görmemiştim!
Nunca vi uma lagosta como essa.
Karım ana yemek olarak ıstakoz...
- Com certeza. - A minha mulher quer a lagosta...
Selam. Fransız soğan çorbası... karides kokteyl... haşlanmış ıstakoz ve buzlu viski istiyorum.
Queria uma sopa de cebola francesa, cocktail de caranguejo, lagosta grelhada e whisky com gelo.
Ama tavuk ve ıstakoz gibi küçük şeyler için daha naif, ilahi, ince bir şeye ihtiyacınız var.
Mas para o frango de Bresse ao lavagante, é preciso outra coisa... Encontre-me uma música leve... espiritual e subtil...
Mayonez soslu ıstakoz.
Lagosta com maionese.
Annie, buzdolabının arkasında kocaman bir ıstakoz var.
Annie, há uma lagosta enorme atrás do frigorífico.
Onlar sadece ıstakoz.
São só lagostas!
Birkaç ıstakoz? Şu anda çok iyi.
Está muito boa e esta semana não é nada cara.
Bir düzine fazla büyük olmayan ıstakoz, soğansız tartar ve sıcak patates kızartması.
Um bife Tártaro sem cebola e batata frita. Que memória.
Yoksa ıstakoz mu? Istakoz.
não, é um caranguejo, ou será um lagostim, não é um lagostim!
Garber'ın yasak bölgede ıstakoz avlarken çektiğimiz fotoğrafları... -... birilerinin gözlerini açacaktır.
Aquelas fotos que tirámos do Garber a apanhar lagostas na zona protegida vão abrir os olhos ás pessoas.
Fotoğraf çektik, su altındaki ıstakoz yataklarını kontrol ettik.
Tirámos fotos, verificámos as bancos de lagostas no fundo.
Garber o kadar çok balıkçıyı parmağında oynatıyor ki günde 24 saat ıstakoz yataklarını boşaltıyorlar.
O Garber controla muitos pescadores. Andam aí todos os dias a esvaziar os bancos.
Hepimiz, ıstakoz yemeye ne dersiniz?
Vamos todos comer lagosta.
Istakoz çorbası, ıstakoz yahnisi, ıstakoz flambe peynirli ve pilavlı ıstakoz.
Lagosta bisque, lagosta thermidor, lagosta flambé,... lagosta com queijo e arroz.
İşte ıstakoz çorba!
Lambuja de lagosta, toma!
[Yüksek eğimde ses] Hayır, hayır, ıstakoz çorbası değil!
Não, não, não Lambuja de lagosta!
Her neyse, biraz geciktim, çünkü nakit param kalmamış ve ızgara peynirimi ödeyebilmek için iki saat ıstakoz boşalttım.
Cheguei atrasado porque não tinha dinheiro e para pagar a minha tosta, passei duas horas a descarregar lagostas.
Biliyor musunuz, kamyon beni ıstakoz deposuna götürdüğünde ben de Sven'e dedim ki "yaptığımıza değer mi?"
Enquanto íamos para o armazém das lagostas, perguntei... Perguntei ao Sven : "Achas que vale a pena?"
- Sen de ıstakoz alsana.
Porque não come a lagosta?
Ben Mystic'e sadece ıstakoz ve balık geldiğini sanırdım.
Pensei que aqui em Mystic só chegassem bacalhau e lagostas.
Kahvaltıda ıstakoz, öğle yemeğinde ıstakoz.
Lagosta de café da manhã, lagosta de almoço...
İtiraf etmeliyim ki. ... daha önce bir adamın ıstakoz kıskaçlarıyla kukla gösterisi yaptığını görmemiştim.
E tenho que admitir, nunca vi um homem a fazer teatro de fantoches com garras de lagosta.
Biraz da ıstakoz olsun. Kulise girmek insanı acıktırıyor.
Aproveitem enquanto podem, porque a ajuda está a caminho.
- Ve de ıstakoz.
- E lagosta.
İçine bir çift ıstakoz koyacağım.
Vou pôr aqui umas lagostas ;
Dinle, bugün Nino'da ıstakoz var ama erken sipariş vermek gerekiyor.
O Nino hoje tem lagosta, mas é preciso reservar. Ouve. Queres, Jack?
Yine mi ıstakoz?
Outra vez lagosta?
Hala yaşıyorsam, ıstakoz isterim.
Se ainda estiver vivo, quero.
Şehrin en büyük gaspçılarından biriydi. İçki, sigara, jilet, karides ve ıstakoz.
Era um dos maiores ladrões da cidade quanto a bebidas, cigarros, lâminas de barbear, camarões e lagostas.
Karides ve ıstakoz en iyisiydi.
O marisco era o melhor.
Dondurulmuş balık, taze morina ıstakoz kuyruğu gibi şeyler.
Peixe congelado, delicias do mar,... pasteis de bacalhau, sapateiras, coisas assim.
Yeşil çay dondurması, ıstakoz sosuyla iyi gidiyor.
O gelado de chá combina lindamente com o molho de lagosta.
Koca bir havuz dolusu ıstakoz. Haksız mıyım?
- Estou certo?