Şeyy Çeviri Portekizce
424 parallel translation
- Şeyy, ben...
- Bem, eu...
Şeyy, eğer hava sıcaksa ve nehir kenarındayasan, evet. Böyle olursa hayır demem.
Homem, se faz calor e se está perto de um rio, não tenho nada contra ele.
Şeyy, North Platte deki küçük olaydan beri kendini özlettin.
Sentimos a tua falta desde aquele assunto em North Platte.
Şeyy... Ben gitmedim.
Ou seja, Eu não estive lá.
- Şeyy...
- Bem...
- Şeyy, Lottie nerede?
- Bem, onde está Lottie?
son öyküm - şeyy, editörler, Somerset Maugham gibi yazmak güzel..... ve Truman Capote gibi yazmak da güzel... ama ayni zamanda ikisi gibi değil, diyorlar.
A minha última história... Bem, o editor disse que estava bem escrever como Somerset Maugham... e que não havia mal escrever como Truman Capote... mas não em simultâneo.
Şeyy, ama önce benimle akşam yemeği yemek için seni ikna edebilir miyim?
Bem, posso convencê-la a jantar como antes?
- Evet, şeyy biz...
Temos estado...
Şeyy, annemin ölümünden sonra beni orada tutacak bir şey kalmadı.
Bem, depois da Mamã morrer, não havia mais nada que me prendesse lá.
şeyy, burası ucuz değil mi?
Bem, não é barato isto aqui?
şeyy, tam zamanı.
Bem, já era tempo.
- şeyy, tanrı aşkına.
- Ena, graças a Deus.
- Sen de, şeyy, Conrad'ı sever misin?
- Você, uh-você gosta de Conrad?
- Hem de çok iyi.Ben, şeyy -
- Muito bem. Eu, uh...
şeyy, anlamadım aslında.
Bem, não sei realmente.
şeyy, bilmiyorum, şüphesiz... muhtemelen vardır.
Bem, não sei, com certeza... mas é uma boa questão que tem aí.
Skeç, eeee şeyy... Masamın üzerinde.
É, uh... aqui mesmo na minha secretária.
Skeç, eeee şeyy... -
É, uh...
şeyy, niyetlendim, Nancy, ama sonra çok işim çıktı...
Bem, tencionava fazê-lo, Nancy, mas tenho estado tão ocupado últimamente...
- ve, şeyy, Mr.Mullen.
- E, uh, Sr. Mullen.
- şeyy, gündüzleri burada çalışmasına izin veriyorum.
- Bem, deixei-a trabalhar aqui durante o dia.
ben şeyy - Daha sonra sana söylerim.
Eu, uh... conto-te depois.
şeyy, en son gün hariç.
Excepto naquela vez.
Ah, şeyy, o biraz farklı bir durum.
Ah, bem, é de certo modo uma situação diferente.
Oh, şeyy, sadece karım telefonda konuşurken çiziktirdiği şekiller.
Oh, não, são só uns rabiscos que a minha mulher faz quando está ao telefone.
- Evet. - şeyy, beni almaya geldiler, ama kaçtım. Beni şimdi tutuklarlarsa işim biter.
Se eles me traçam, estou feito.
şeyy, önce hiç kimseden bahsetmedi.
Bem, eu quero dizer que ela não referiu nomes a principio.
Şeyy, otelime dönüyorum.
Bem, vou voltar ao hotel.
- Şeyy, orası biraz tuhaf.
- Bem, essa é a parte estranha nisto.
şeyy, saat 2 civarında beni aradı.
Bem, eram uma duas horas quando ela me telefonou.
şeyy, çıktığında onunla konuşmayı planlıyordum. iş için.
Bem, eu estava a pensar falar com ele quando ele saísse... sobre um papel.
- Şeyy, ben...
- Verá...
Şeyy, nasıl tarif etsem, uzun boylu, iri yarı bir adamdı...
Um alto, desta altura, sei lá!
Şeyy, arabaları iple aşağıya indirebileceğimizi düşünüyorum.
Bom, suponho que podemos baixar as carroças com cordas.
Şeyy, sanırım ben soğuk bir şey alırım.
Algo refrescante.
Hayır, tatlım.şeyy.diyorum ki :
Não, é a sério.
Şeyy, bilmiyorum.
Sei lá.
Şeyy...
Sim! ...
Şeyy... yanlızca, şey... atletik ol!
Bem... seja apenas, ummm... Atlético!
Şeyy, eh... Arkadaşlarınız iyi vakit geçirmiş görünüyorlardı.
Os seus amigos divertiram-se bastante.
Evet, evet, sanırım ben şeyy... yatacağım.
Sim, acho que me vou recolher.
Neyse, şeyy...
Bem, hã...
Şeyy, neyse... ne yapıyorsun, Hadass?
Hããa, bem... que estás a fazer, Hadass?
Kızım, şeyy...
Menina, tenho de lhe dizer uma coisa. É que...
Ben, şeyy... ne olursa yerim!
E eu... Bem, deixa ver... Gosto de tudo.
Şeyy, noel babayı bekletmiyim.
É melhor não deixar o Pai Natal à espera.
Şeyy, bilirsin... Benimle evlenmeden önceki soyadı.
Bem, sabe... é o nome que ela tinha antes de se casar.
Şeyy, Teşekkür ederim, Kate.
Muito bem, Kate. Obrigado
Seyy...
Bom...
Ben şeyy...
Eu...