Least Çeviri Rusça
55 parallel translation
İstanbul'da en azından sokaklar, sultanlar... paşalar, sarıklar var...
В Константинополе по меньшей мере есть улицы, султаны, In Constantinople at least you have streets, sultans, паши, тюрбаны...
will find her when I least expect it.
- Искал повсюду, а нашёл, где и не ждал.
This way when there's a lull, at least my leaves get raked.
Таким образом, пока там перерыв, мы уберём листья.
Görünen o ki suda en az 9 torpido var.
Адмирал Шарп : - очевидно было по крайней мере 9-ть торпед в воде... Admiral Sharp : - apparently have been at least 9 torpedoes in the water...
But it at least gives us leverage to get your ex-husband in a room.
Но это хотя бы даст нам возможность привести сюда вашего мужа.
If you were here, you should've at least backed us up.
Раз вы были здесь, могли бы хоть обеспечить прикрытие.
Benim için yaptıklarından sonra, en azından bunu yapabileyim.
After everything you've done for me, it's the least I can do.
- Çünkü en azından bu yolla seni işin dışında tuttum.
- Because at least this way I was able to keep you out of it.
- At the very least, it's home turf.
- Очень небольшой, это их дело.
En azından, artık sorunun sizde olmadığını biliyorsunuz.
At least you know now it wasn't you.
Ama en azından yeni arkadaşlar edinmedim.
But at least I didn't make any new friendships.
En azından bana ahırı gezdir.
Well, at least show me around the barn.
En azından artık, kesin olarak doğru kişinin komutan olduğunu biliyoruz.
At least now we know once and for all that we got the right man in command.
O zaman en azından biraz yakacak odun toplayalım.
Well then, at least gather some firewood.
En azından 40 yaşıma kadar kalp krizinden ölmek için korkmama gerek yok.
At least I don't have to worry about dropping dead at 40 from a bad ticker.
Hayır, o tünelden hep geçerdim her seferinde... ve bir keresinde tünelin sonunda ne olduğunu görünce,... gerisini zaten anladım, ama en azından artık biliyordum.
No, every time, I'm walking down that tunnel... Every time... and once I find out what's at the end, I'll figure it out then, but at least I'll know.
House'un pislik olduğunu biliyorum ama en azından kendi iradesi var.
I get that House is an ass, but at least he owns it.
Henüz değil ama verici sinyali tekrar gezegen gücüne yolluyor. En azından onları dinlediğimizi gösterebiliriz.
Not yet, but by transmitting the signal back to the host force, we can at least show them we're listening to them.
The least you could do is find the birthday girl's missing kid.
Меньшее, что ты можешь - найти имениннице её пропавшего сыночка.
Her hafta en az bir kere, kupon yığınıyla gelip raflarımdaki her şeyi süpürürdü.
In here at least once a week with her mounds of coupons, just clearing my shelves.
En azından bana doğruyu söyleyin Dr. Saroyan.
At least be honest with me, Dr. Saroyan.
Ruby'yi yeni şirketini önünde sonunda BlueBell'e ya da en azından yakın bir yere... taşımaya ikna etmeye çalışıyorum, bu yüzden bu hafta... buradan hoşlanması çok önemli.
I'm trying to sell Ruby on eventually moving her new company to BlueBell, or at least nearby, and it's very important that this week, of all weeks, she really love it here.
Deşici Stefan hakkında ne dersen de ama en azından bir erkek fahişe değildi.
Well, say what you want about ripper Stefan, but at least he wasn't a man slut.
Ortodoksluğa aykırı bu durum biliyorum.
I know it's unorthodox for cousins to get together,... at least these days.
Kendi genetik materyalimden olsun istiyorum. Ya da en azından dışardan öyle görünsün.
I want it to have my genetic material, or at least look like it does.
I do not hope that you at least approximately Can you imagine what is at stake.
Я и не надеюсь, что ты хотя бы примерно представляешЬ, что стоит на кону.
En azından bir süre için.
I mean, at least for a few more minutes.
En azından gür kaşlının mevkisine bir saygısı vardı.
At least Eyebrows had a shred of class.
Görünüşe göre, en azından bu gecelik yolun sonuna geldik.
It's looking like, for tonight at least, this might be the end of the road.
En azından iki şirket var.
There's at least two firms.
En azından babanız öyle.
Or at least, your father doesn't.
Eğer Michael ölmüşse ve bana miras kalırsa, en azından yarısını bebeğe vermem gerekir.
If Michael is dead, if I do inherit, then I have to give at least halfto the baby.
Herkes en azından hayatta kalabilmek için bir şeyler yapıyor, ve orada durmuş sanki " Hayır.
Everyone's doing stuff to try to survive at least, и он точно так же, как, " Нет.
İyi haber şu ki, en azından dramatik bir giriş yapacaksın.
The good news is, at least you get to make a dramatic entrance.
Can they at least wait outside?
Они не могут подождать снаружи?
En azından onu uyuşturucu bulundurma suçundan tutukladın.
Well, at least you were able to arrest him on possession with intent.
En azından ayakkabımı çıkarmama gerek yok.
At least I don't have to take my shoes off.
Sen götürmeyeceksen bile bırak kendi kararını versin.
Look, if you won't, then at least let her decide.
You can call me crazy, but at least where I came from, we were practicing law.
Можете назвать меня сумасшедшей, но там, откуда я родом, мы действовали по закону.
Yardım derneğinden mikrokredi alanların en az dörtte birinin uydurma olduğunu gösteren kesin delilimiz var.
We have hard evidence that at least a quarter of the charity's microloan recipients are fake.
En azından adamın sana içki ısmarlamasına izin vermeliydin.
You could've at least let the guy buy you a drink.
- En azından üstüm başım saçınla dolmaz.
At least I'll be out of your hair.
Seni onlara verirsem en azından Audrey'nin yaşama şansı olacak.
If I turn you over, well, at least there's a chance that Audrey lives.
O olsaydım en azından seni görebilirdim.
At least if I was her, I would be able to see you.
à ¢ â "¢ ª Last but not least à ¢ â" ¢ ª à ¢ â "¢ ª Comes the man of your dreams à ¢ â" ¢ ª
А вот и я, мужчина твоей мечты.
En azından olumlu bir şey oldu.
That's a plus at least.
En az nefret ettikleri adam olduğum için seçilmek istemiyorum,
I don't want to get elected because I'm the guy they hate the least.
So shouldn't we make sure we're at least living it right?
Но почему бы не постараться прожить ее правильно?
En azından kapıyı çalamaz mısın?
Can't you at least knock?
Takip ettikleri arabayı kaybederler mi dersin.
You'd think they'd at least change out their follow car.
- Sadece sıcak diyorum. Çölden nefret ediyorum.
Если мы будем сидеть здесь целый день, can we at least crack a freakin'- -