More Çeviri Rusça
889 parallel translation
Size görkemli köşkler yaptırdı, Ey benim ruhum.
" Build thee more stately mansions, O my soul
Gökyüzü gibi muazzam bir kubbe ile örttü sizi.
Shut thee from heaven With a dome more vast
- That's more like it.
- Это уже похоже на правду.
Yoksa "memento more".
Иначе - "мементо море".
Hayatta daha neler var
There's more to life than that
Biri de hiç bir yere gitmeyen, sırf göstermelik.
And one more leading nowhere Just for show
Nasıl olur neşeli daha fazla
How much more can we be joyful When there's really something
# I'm not sure # # but the more that it's real # # the more it's right. #
* Я не уверена * Нo чем бoльше все Станoвится реальнoстью * Тем бoльше сoмнения уходят прoчь
- Thomas More? - 1535.
- Томас Мор?
Benim seni daHa tanımadığım, senin de anca on yaşında olduğun günlere
I didn't even know you, you couldn't have been too much more than ten
Çılgın Herifler vuruyor Çünkü daHa fazla istiyor
Crazy people knockin''Cause they want some more
The rest are... Well, they're more like some crazy cult than onlookers.
Они скорее похожи на чокнутых фанатиков, чем на толпу зевак.
All the more reason to turn ourselves in now while we can still cut a deal. Ne ile?
Надо сдаться сейчас, еще можно все изменить.
- Just more of me to love, honey.
На мне просто больше места для любви.
Pekala, biraz daha anlat.
All right, tell me more.
More oui. ( Çok şey var ) Ama ona yardım edebilmem için üvey babasının öldüğü gece tam olarak ne yaptığını bilmem gerekiyor.
Да. Но чтобы помочь ему, нужно осветить события смерти его отчима.
Artık iyi çocuk olmak yok!
No more Mr. Nice Guy!
Thomas More dan alıntı yapabilen herkes çabaya değerdir.
Человек, цитирующий Томаса Мора стоит такого усилия.
Ateş yakıp s'more yapalım.
О, привет. Зажечь камин и сделать смоуров.
İspanyol omleti, kavrulmuş pirinç, bir kahve ve portakal suyu.
I'II have a Spanish omelet, hash browns, more coffee and orange juice.
"Yeni tarak aldım, Shop-More'dan 39 sente"
"Купил новую расческу за 39 центов по скидке."
Çavuş More!
Сержант Мор!
Gordon ve More bir tane daha.30 kalibrelik getirmiş.
Гордон и Мур притащили 2-й пулемёт.
- More.
— Моор.
Alton More Wyoming'e çok eşsiz bir hatıra ile döndü :
Алтон Мор вернулся в Вайоминг с уникальным сувениром :
- More, hiç subay gördün mü?
— Мор, Мор, ты не видел офицеров?
~ eskisinden bile ~
I love you even more
~ daha çok seviyorum seni. ~
Much more than I did before
Her zaman, hackerlar, sonsuza kadar,
Ever more, hackers, ever more. Больше никогда, хакеры, больше никогда.
Show more! "
Покажи ещё! "
Bir kez daha.
One more time.
Tamam, bir kez daha.
Okay, one more time.
Sadece, sen daha çok "komik baba" türündensin.
It's just... You're more the, you know, fun parent.
Biz aynı zamanda Emma'nın Monica gibi birisine sahip olmasını istiyoruz. Çok daha disiplinli birine.
Yeah, and we wanna make sure Emma also has someone like Monica who's more of a disciplinarian.
Ama daha önemlisi, Kübalı ve Rus bakış açısından onlar benim aslında bilmediğim bir şeyi biliyordu.
I think that's correct. Но что еще более важно, с кубинской и российской точек зрения... But more importantly, from a Cuban and a Russian point of view они знали то, что, в некотором смысле, я действительно не знал.
Çünkü ikimiz de çektikçe düğüm daha da sıkı olacaktır.
"Поскольку чем больше оба из нас тянут... " Because the more the two of us pull... "... тем крепче узел будет затянут.
Bence insan ırkının öldürme, çatışma üstünde daha fazla düşünmesi gerekiyor.
Я думаю человечество должно подумать больше об убийствах... I think the human race needs to think more about killing о конфликтах. ... about conflict.
Gerçi Roosevelt yaptığı bazı şeyleri yapmamış olsaydı şiddet çok daha artardı.
... although, had Roosevelt not done some of the things he did это могло-бы зайти намного дальше волнений. ... it could've become far more violent.
Hedefleri daha isabetli ve etkin biçimde vuracağımız düşünülüyordu.
... and it was thought we could destroy targets more efficiently and effectively.
Bombalama operasyonlarını ve daha etkili olma yollarını analiz ettim.
Я анализировал операции бомбёжек, и как сделать их более эффективными. I analysed bombing operations, and how to make them more efficient.
Yani daha çok insanı öldürmede değil düşmanı zayıflatmada daha etkili olmaları için.
То есть, не более эффективными в смысле - что-бы поубивать побольше, а... I.e., not more efficient in the sense of killing more более эффективными в ослаблении противника.
Bir kerede iki kelimeden fazla kullandığını hiç duymadım.
Я никогда не слышал от него... I never heard him say больше двух слов подряд. ... more than two words in sequence.
"Profesörler, doktorlar, avukatlar ve belli ki daha fazla alım gücü olan kişiler."
"Что-ж, их покупают - профессора, доктора, адвокаты... " Well, they're professors, and they're doctors, and they're lawyers... "... и очевидно что это люди, которые могут позволить себе больше. " "... and they're obviously people who can afford more. "
Daha ekonomik bir araba olan Falcon'u çıkardık ve kar açısından çok büyük başarıydı.
Мы представили Фалькон как более экономичный автомобиль... We introduced the Falcon as a more economical car и это был огромный успех, в виде дополнительной прибыли. ... and it was a huge success profit-wise.
Ve sorular sorup "neden daha fazlasını yapmıyoruz" diyorlar.
И вьетнамцы задают нам вопросы и спрашивают : почему мы никак не определимся. And they're asking questions and saying why don't we do more.
Savaşı artırabilir ya da daha çok ödün verebilirsiniz.
You can have more war or more appeasement.
Altın saat!
Will be near to us once more ќоо! Ёто же золотые часы!
- No more gas...
Да, кончился.
and many more!
- и многие другие.
Tamam. Bir kez daha.
Okay, one more time.
Başka felsefe dersleri de aldım.
I took more philosophy courses, particularly one in logic и один по этике. Я взял больше курсов по философии, особенно один, - по логике...