Sıktır Çeviri Rusça
858 parallel translation
Sıktır.
Пошел в жопу.
Doğal felaketler, ender fakat yeterince sıktır.
Природные катастрофы случаются редко. Но их воздействия достаточно.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor.Zaten ilk sezonda bir cesedi aramak için birlikte dışarı çıktılar ve Scott bir kurtadam tarafından ısırıldı.
Они ничего не делают друг без друга, поэтому они пошли искать мертвое тело в первом сезоне, и Скотта укусил оборотень.
Bu kısır döngüden bıktım artık.
Я устала бегать кругами.
Elbette, uzun zamandır leopar bağırtısına çalışmadığım için sesim biraz bozuk çıktı.
Конечно, я не практиковался в изображении рева леопарда долгое время... Я слегка не в голосе.
Hadi sevmek çılgınlıktır şarkısını söyleyelim.
Это свиданье с весной.
- Evet, burada sokaklar çok karışıktır.
Кажется, я повернул не туда.
Bu alaycı konuşmanız ölüsüne saygısızlıktır.
Не оскверняйте прах его насмешкой.
Hayır amca, ama yolda aldığımız kötü haber hem canımı sıktı, hem de yolculuğun tadını kaçırdı.
Нет, дядюшка. Но после злой утраты мне путь казался скучным, долгим, тяжким.
Kovalar dolusu kana ve ani ölümlere alışıktır.
Он блаженствует среди рек крови и внезапных смертей.
Gittikçe belirginleşen ışık aslında ressamın paradokssal bir biçimde siyahlardan biriktirerek yarattığı ışıktır.
Свет, медленно появляющийся создается самим художником, когда он рисует одну черную линию за другой.
Her ulusun yaşamında alınması gereken bir karar vardır. Düşmanının elinin boğazını sıktığı an geldiğinde hayatta kalmanın tek yolu, düşmanın yöntemlerini kullanmak..... ve bundan menfaat sağlamak için........ başka şeyleri önemsememezmiş gibi görünüyor.
Каждый народ однажды должен принять такое решение в тот самый момент, когда его душит враг, потому что именно тогда очевидно, что единственный способ выжить - это ответить врагу тем же и положиться на то, что именно так и надо,
Onu severim ama biraz kafası karışıktır.
Мне он нравится, но он совсем запутался.
Liderlik, liderliktir, centilmenler. Geriye kalan şeytani davranış, yalanlar ve hilekarlıktır!
Свинец, это только свинец, все остальное сатанинские дела и обман...
Yalan söyleyerek ölmek kutsal şeylere karşı saygısızlıktır.
Кощунственно умирать с ложью на устах.
Hava karardığında, ışıklarını açar. Perdeler de açıktır, gösteriye başlar!
Расхаживает дома, в чем мать родила с включенным светом.
Belki de bazıları bağışıktır.
Видимо, у некоторых есть имунитет.
Bir dostun kapısı diğerine her zaman açıktır. Şartlar ne olursa olsun dost dosttur.
Один из друзей всегда принимает другого, даже во время его полной деградации.
Enerji çıktısı sıfır.
Выход энергии - ноль.
Bu tapınağa saygısızlıktır.
Это осквернение храма.
Tanrım, sıkıcı, felaket sıkıcı bıktırıcı, boğucu ve sıkıcı ve son derece sıkıcı.
Прекрасно!
Onların çoğunun başı belada ve akılları karışıktır.
Многие мнутся, стесняются.
Etmiyorsan, dükkânımın kapısı her zaman açıktır.
А если нет - дверь открыта в моей лавке.
- S * kt * r.
Чертовы ворота!
- S * kt * r.
Вон там.
Çünkü fakirlik sıradanlıktır. Dayanamadığım bu.
Бедность - это посредственность. я это не выношу.
Aşırı parfüm sıktığımı söylerler, sadece balık gibi kokmaktan korkuyorum.
Мой муж говорит что я много душусь, но не могу же я пахнуть рыбой.
Polisin burjuvazinin ve büyük patronların temsilcisi olduğundan artık açıktır ki güç yapısına karşı savaş vermek için sıradan polis memurlarına yönelik günlük mücadelemizi yürütmeliyiz. Çünkü onlar burjuvazinin yardımcılarıdır.
Так как полиция - буржуазный придаток, сегодня совершенно ясно, что для того, чтобы сражаться с властными структурами, мы должны вести ежедневную войну с обыкновенным полисменом, т.к. именно он - рядовой солдат буржуазии.
Gecelerimi saçma sapan bir takım dergi çalışanlarıyla birbirimize sırıtarak geçirmekten bıktım artık.
Я очень устал рассыпаться в любезностях людям работающим для дизентерии.
İşte böyle bir adam varmış Avrupa'ya bir seyahate çıkmış... Çok uzun zamandır çıktığı ilk seyahatmiş bu.
Долго работал без отпуска и вот, наконец, поехал в Европу.
Yerinde olsam sıkı tutarım onu, çok kaygan balıktır.
Я от тебя не отцеплюсь, голубушка. Он скользкая штучка.
Çok şıktır.
Давай научу, как курить по-французски.
Hayır, bu sefer iyice sıktım.
Не, на этот раз я их выжал.
Şunu bir düşünün. Beyaz ışık prizmaya girer ve prizmadan çıkan şey renkli ışıktır.
Белый луч проходит через призму, а выходят из призмы - цветные лучи.
Şimdi, tüm bu aralık, şuradaki gama ışınlarından tutun da buradaki radyo dalgalarına kadar hepsi basitçe değişik çeşitlerde ışıktır.
Весь этот диапазон от гамма-лучей с одной стороны и до радиоволн с другой - это просто разные виды света.
Serabral korteksin fiziki yapısı girdili çıktılıdır.
Вся поверхность коры человеческого мозга изрыта глубокими морщинами.
Çok karışıktır.
Старая, весельная лодка.
Bu konu biraz karışıktır.
Эгоистьi так загадочньi.
Paranoid aldanmaların çoğu karışıktır, ama bu çok dâhice.
Почти у всех параноиков есть нестыковки. А у этого всё просто гениально!
Akşam saat altıda sınırın öte yanında ortaya çıktı.
В шесть вечера объявился с их стороны.
Rus sınırından bıktım artık.
Я сыт по горло русской границей.
İncil'de de anlatıldığı üzere ısrailoğulları Mısır'dan çıktılar, vaat edilmiş topraklara girdiler ve burada ısis'in Ay kültü,
Библейский исход евреев из Египта показал что они ввели ханаан и объединили Лунный культ Изиды,
Gökgürültüsü tanrısına hizmetkar olmak hoş bir ayrıcalıktır.
Это редкая привилегия стать слугой бога грома.
Seyircilerimiz bu muhteşem eserin nasıl ortaya çıktığını merak ediyorlardır herhalde... bize bunu da açıklar mısınız bu yapıt nasıl ortaya çıktı?
Многих интересует,... как вам,... Маргарет Доннер, удалось выстрелить таким... шедевром с первого раза?
Onlar yola çıktığında ve bize sinyal verildiğinde biz köprünün Kanada yakasından saldırıya geçeceğiz. Böylece onlara hiç beklemedikleri bir anda arkadan saldırmış olacağız.
огда они будут на дороге и подадут сигнал, мы выступаем с канадской стороны моста, и таким образом застигнем их врасплох.
Bilmenizi isterim ki ne zaman isterseniz... evimizin kapısı sizlere açıktır.
Хочу, чтобы вы знали : можете приезжать к нам,.. ... когда захотите!
Küçük sevimli bir ısırıktı.
Это был всего лишь маленький укус любви.
Canımı sıktılar mı kemerimi çıkarırım.
Когда они доставляют мне проблемы, я просто расстегиваю свой ремень.
Avustralyalılar sıcak sahalara alışıktır.
Австралийцы давно привыкли брать такие подачи.
Hafızam, anılarım konusunda hep karışıktır...
Моя голова забита воспоминаниями...
Klasik fiziksel muayenede kısır çıktım.
Обычное медицинское обследование показало, что я стерилен.
siktir 1230
siktir git 596
siktir et 118
siktir lan 31
siktirin gidin 41
siktir git buradan 24
siktir ya 24
siktir ordan 17
siktir et onu 25
siktirin 30
siktir git 596
siktir et 118
siktir lan 31
siktirin gidin 41
siktir git buradan 24
siktir ya 24
siktir ordan 17
siktir et onu 25
siktirin 30