Ulaşacağım Çeviri Rusça
320 parallel translation
Bir iş çıkarsa sana nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
Я не знаю, как с Вами связаться, если подвернется какое-нибудь дело.
Kiliseye nasıl ulaşacağım?
Как я теперь пойду в церковь? Сядьте на пол машины.
Saat 08.00'e kadar dağın tabanına ulaşacağımızdan emin misin? Eminim.
-... доберёмся до подножья до восьми?
İstediğim Doğu'ya geri dönmek, Batı değil ve eninde sonunda oraya ulaşacağım, görürsün!
Не хочу иметь с этим ничего общего. Хочу шелковые платья, красивые экипажи и приятно пахнущего мужчину.
Ona nasıl ulaşacağımı biliyorum.
Я знаю, как нам его оттуда вытащить.
Ona ulaşacağım.
Я доберусь до него.
- Bir yere ulaşacağım. Bu sefer biraz şansla, sadece biraz.
Немного удачи, на этот раз, совсем немного.
M-5'e nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
Я правда не знаю, как остановить М-5, Кирк.
Ben oralara tırnaklarımla kazıyarak ulaşacağım.
Везет. Мне приходится прорываться самому.
Size nasıl ulaşacağımı bilmiyordum, Bay Gatsby.
Я не знал, как вас найти, мистер Гэтсби.
Ne zaman ulaşacağımızı hesaplamadın mı?
Ты не подсчитывала нашего времени прибытия?
- Sana tekrar nasıl ulaşacağım? Ulaşamazsın.
- Где тебя можно будет сегодня найти?
- Ee, ona nasıl ulaşacağım?
Как мне на него выйти?
Tepeye ulaşacağımı sanmıyorum!
Они никогда не возили такие тяжести!
İngiliz Büyük Elçiliği'ne ulaşacağım.
А я свяжусь с британским посольством.
Dinle, küçük makasımı getireceğim, tamam mı? Ve içerideki bacağa ulaşacağım.
О, вот что, я возьму свои маленькие маникюрные ножнички, так.
Leland, Maddy'nin ailesine nasıl ulaşacağımızı biliyordur.
Лиланд узнает, как связаться с семьёй Mэдди.
Yola çıkıp otostop çekmem gereksede herşeyime mal olsada ruhumu şeytana satmam gereksede oğluma ulaşacağım.
Мэм, я не... Я выйду на летное поле и угоню ваш самолет. Даже если мне придется отдать всё, даже если надо будет продать душу дьяволу.
Sadece, solucan deliğine nasıl ulaşacağımız konusunda kaygılan.
Не беспокойся ни о чем, кроме Червоточины.
Ne yapacağımı bilmiyorum ona nasıI ulaşacağımı.
Я не знаю, что делать. Как спасти ее.
Ve ölüme ulaşacağım.
А я наконец-то обрету возможность умереть.
Önce Barselona'ya gidip, oradan da gideceğim yere ulaşacağım.
Я доеду до Барселоны, а там посмотрим.
Sana telefonla böyle ulaşacağımı biliyordum.
Я знал, что только так можно заставить тебя подойти к телефону.
Geceyarısına kadar tarihte Tanrı'dan başkasının yapmadığı kadar çok kişiye ulaşacağım ve onları etkileyeceğim.
А к полуночи мое влияние распространится на такое огромное количество человек... о котором истории человечества доселе было неведано, да хранит нас Господь
250 metreye ulaşacağım.
Я пройду 800 футов.
Tanrı'ya yemin ederim ki, ulaşacağım.
Богом клянусь, пройду.
Hedefime ne zaman ulaşacağımı hesaplıyorum. Tek yapacağımız...
Знаешь, есть способ быть в нем, сколько влезет.
Nasıl ulaşacağımızı bilsek sizinle temasa geçerdik.
Мы бы с вами связались, если бы знали как.
Refakatçi birimim yok oldu, ama ben hedefime ulaşacağım.
Мои спутники были уничтожены, но я достигну цели.
Biraz daha işbirliği içine girerek iyice başarıya ulaşacağımızı hissediyorum. En sonunda...
И я думаю, что осознание того, что большего мы можем достичь... сотрудничая вместе - растёт с каждой минутой.
- En yakın zamanda size ulaşacağım.
Я перезвоню вам, когда это будет возможно. Дорси?
Bu yüzden bir baltayla O buzu kıracağım, Ve böylece amacıma ulaşacağım.
прорублю я прорубь топором с размаху.
Hepimiz korkuyorduk, ama bununla nasıl baş edeceğimiz konusunda eğitilmiştik ve amaçlarımıza nasıl ulaşacağımızı biliyorduk.
У всех нас был страх, но нас научили, и мы знали что нужно сдерживать свой страх и просто выполнить ту задачу, которую перед тобой поставили.
- Parmaklıklara ulaşacağım.
- Я должен добежать до заграждения
Bazı sebeplerden dolayı olsa gerek, bir kaç tane metal kafayla takılıyor ve ona nasıl ulaşacağım konusunda en ufak bir ipucum bile yok.
По каким-то причинам он в банде Сталеголовых. И я не знаю как до него добраться.
Onlara nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
И я понятия не имею как их найти.
Nasıl ulaşacağımı bulmalıyım.
Мне нужно узнать, как ее достать.
Çıkar artık karşıma İskoçya'nın zebanisini! Kılıcımın ulaşacağı yere kadar gelsin.
Сведи лицом к лицу Меня с врагом Шотландии, поставь Передо мной,
Bu yüzden saklandım. Birinin bana ulaşacağını biliyordum.
Я потому и скрывался, чтобы они не добрались до меня.
Bilim adamlarımız radyasyonun Avustralya'ya ne zaman ulaşacağı konusunda açıklama yapmıyor.
[Диктор по радио] Наши ученые расходятся во мнениях когда радиация достигнет Австралии.
Burna aşağıdan ulaşacağız. Onu paltomun içine saklayacağım.
Поднимаемся за носом и прячем его в моем плаще.
Kaçınılmaz zafere ulaşacağız, Tanrı yardımcımız olsun.
Его ждёт неизбежный триумф, и да поможет нам Бог.
Oradan "İkincil bakıcım" tabirine ulaşacağını ummuştum, ama...
... что может быть частью слова "санитарный работник", но...
Yakında anavatana ulaşacağız. Tüm gücümü eski sorunlara değil yenileriyle uğraşmaya harcamalıyım.
Мы скоро будем дома, и мне понадобится вся моя сила, чтобы бороться с новыми проблемами а не жить старыми.
Amacımıza ulaşacağız.
Все будет хорошо.
Dr. Crane, sonunda yeni sevgilinizle tanışma şerefine ulaşacağız sanırım?
Доктор Крейн, когда же вы наконец познакомите нас... -... с вашей новой подружкой?
Ama bu duygularımın, sizinkilerin düzeyine ulaşacağından şüpheliyim.
И сочувствую хотя сомневаюсь, что мое сострадание так же велико, как ваше.
Bunu postalamadım çünkü elinize ulaşacağından emin olmadım.
Я никогда не отправлю это письмо, поскольку не уверена, что вы хотите это получить.
Buraya kimsenin ulaşacağı yok patron. Başımız belada.
- Босс, похоже, что теперь нам никто не сможет помочь, мы застряли.
Telsizleriyle bizimkilere ulaşacağım.
Это чушь.
Mevcut hızımızla, 1045'inci sektöre yaklaşık olarak 40 dakikada ulaşacağız efendim.
- При нашей текущей скорости, мы прибудем в сектор10-45 приблизительно через 40 минут, сэр.