Uzattın Çeviri Rusça
217 parallel translation
Uzattın ama! Ne kadar veriyorsun?
Хватит болтать, сколько дашь?
- Niye yolu uzattınız?
- Почему окольным путем?
Seyahati çok uzattın.
Ты слишком долго плавал.
Tanık olmadan önce Kaptan Kirk'e yakıt tüketim raporu uzattınız, okudu ve imzaladı, doğru mu?
Вы дали капитану Кирку отчет о расходах топлива при свидетелях, который он прочитал и подписал. Это так?
Onun yaşamını uzattın.
Вы продлили ему жизнь.
Bak, yeterince uzattın ama!
Это зашло слишком далеко!
Bay Keating'e ne olacak? Uzattın ama.
Что будет с мистером Китингом?
İşte budur Şey! Yardım elini uzattın. Gidelim.
Спасибо, Вещь, жму твою руку!
Şakayı çok uzattın.
Ты зашла слишком далеко.
Kevin, iyice uzattın konuyu.
Кевин, ты заблуждаешься.
Bunu çok uzattın.
Ты зашел слишком далеко.
Çok uzattın. - Kahretsin!
Это было весело сначала, но уже перестало быть смешным.
- Çok uzattın ama Galyalı!
Не преувеличивай.
Geçen geceden beri bıyık mı uzattın?
А что это у вас - усы за одну ночь выросли?
Bu uçak kazasını çok uzattın. Benim hayatımdan daha mı önemli!
Я не позволю этой авиакатастрофе... стать главным событием в моей жизни!
Elimi uzattım ve onun sırtını okşadım.
Просто протянул руку и похлопал его по спине.
Aniden bana kafasını uzattı ve... ben bir şey mi yaptım?
Вдруг она атаковала меня и... вы знаете, что я сделал?
Evet şimdi tekrar kollarını uzattıracak..... ve sekreterine geri verecek.
Так что он собирается снова удлинить рукава и вернуть её своей секретарше.
Bessie saçını uzattı ve Stokowski'de çalıyor.
Бесси отрастила волосы и играет со Стоковски.
Sonucu görmesi için turnosol kağıdını uzattım- -
Я взял лакмусовую бумагу чтобы показать причину и эффект....
Karının masanın altından ona para uzattığını gördüm.
Ты этого не заметил, а я видела, как она дала ему деньги под столом.
Amma da uzattın!
- Какой ты злой!
- O zaman sen nasıl kral oldun? Gölün Leydisi uzattı pırıl pırıl ipeklere bürünmüş kolunu... çıkardı suyun bağrından Excalibur'u... ilahi takdirle buyurdu benim, yani Arthur'un taşıyacağını onu.
Pyкa Bлaдычицы oзepa, oдeтaя cвepкaющeй пapчoй... вoccтaлa из нeдpa вoд и пoдaлa мнe Экcкaлибyp... чтo oзнaчaлo, чтo я, Apтyp, пo вoлe Гocпoдa, eгo влaдeлeц.
"Kolunu uzattı ve başını koydu."
Да. Он видел её.
Bana iki uzun kibriti uzattığını görmediğimi mi sanıyorsun?
Ты думаешь, я не видел, как ты мне две длинных спички сунул?
Üzerinde birçok büyük... Amerikan yazarının Amerika'ya sesini vermesi için... kelimelere ellerini uzattığı bu köprüde.
На этом мосту, куда многие американские писатели приходили в поисках слов, которые подарили Америке ее голос,
Amma uzattın ha!
Сегодня суббота, завтра воскресенье.
Sen ağanın uzattığı sigarayı nasıl alırsın?
Как ты можешь брать сигареты, которые предложил Ага?
- Fazla uzattın, ufaklık.
- Болей себе на здоровье. - Спасибо тебе, Джини.
Geldiğinizi duyunca sabah arasını uzattım.
Я продлил утренний перерыв, когда узнал, что Вы идёте, мсье Пуаро.
Birden, yaşlı John McGraw parmağını bana doğru uzattı... ve "Sağ tarafa" dedi.
Вдруг старик Джон МакГроу показал своим костлявым пальцем на меня и сказал : "правый полевой".
Paniğe kapıldığını hissettiğinde daha çok çalışıyordu. Moskova'da kalış süresini uzattı. Bir günden iki güne, iki günden üç güne...
Тогда она начинала паниковать, но продолжала поиски, задержавшись в Москве на день, два, три...
Ben boylarını biraz uzattırdım.
Недавно удлиннила.
Sen, Kaptan Kirk, uzattığımız ilk zeytin dalı olacaksın.
Вы, капитан Кирк будете нашей первой оливковой ветвью мира.
Splasmore'daki özel haftamızın bugün son günü söylemek istediğim, bu insanlar benim için süper ve Sideshow Mel için yiyecek, içk... taze meyvelerle yapılmış bir branç uzattılar, hemde en lezzetli kavunla beraber en çok özleyeceğim şey bu özel Mt.
Я просто хочу сказать, что эти люди хорошо к нам отнеслись. Еда, грог.... Они устроили завтрак со свежими фруктами и вкуснейшей дыней.
Kimselerin giremediği yüce, kutsanmış semalara uzattım elimi ve dokundum yüzüne Tanrı'nın.
Ввысь, прямо в этот бред, в сиянье сини Легко входил я с ветром на хвосте, Куда еще орла не заносило И где стояла вечность у порога, Я мир пронес, как святость на кресте, И я рукой лица коснулся Бога.
Saçlarını uzattılar. İlgi alanları Amerikan filmleri, İngiliz modası ve swing müziğiydi.
Они носили длинные волосы, и были увлечены американскими фильмами, английской модой и музыкой в стиле Свинг.
Bir kayanın kenarında duran fazer tüfeğine elini uzattığında yapabildiğim tek şey fazer tabancamın elimde olduğunu fark etmek ve ona ateş etmek oldu.
Только когда он потянулся к фазерной винтовке, лежавшей на ближнем камне, я осознал, что держу свой собственный фазер, и застрелил его.
Saçlarını böyle uzattığını bilmiyordum.
Неужели у него была такая прическа?
Elimi uzattım ve nefes almasını engelleyen şeyi çıkardım.
Я сунул туда руку нащупал и вытащил то, что мешало ему дышать.
Bu arada, Çin ziyaretini uzattığını öğrendik.
Нам сообщили, что он продлил визит в Китай.
Kafanı dışarı uzattığın anda kurşunu yersin.
Как только вы высунете свою голову наружу, они тут же всадят в нее пулю.
Isırması için boynumu uzattığında, sana vurmadan önce neden sen vurmadın?
Так, когда ты подставил ему мою шею, почему ты не ударил его, до того как он ударил тебя?
Süreyi uzattıramazsın!
Срок остается прежним.
Anahtarı binanın tepesine götürür, Cennet açılır ve anahtar rahibin uzattığı elinden alınır.
Он отнес ключ на вершину здания, небеса разверзлись и приняли ключ из протянутой руки жреца.
" Aha, parmaklarını uzattı.
" Ой, он дёрнул носком.
Çok uzattınız.
- Мама, нам кажется, вы перегнули палку.
Güneş doğduğunda, eve, yatağıma döndükten sonra annem kafasını uzattı ve bana uyansana seni uykucu dedi.
Утром я вернулась домой, тихо легла. Мама заглянула ко мне и велела мне проснуться.
Teşekkür ederim, Danışmam, zeytin dalı uzattığınız için.
Спасибо, советник, за проведение мирных переговоров.
Sen de 18 sayfa uzattıkça uzatmışsın.
И ты накатала 18 страниц.
"Dereyalama" şovda canlı karşınızdayız. Olay yaratan modacı Jacobim Mugatu Malezya Başbakanına zeytin dalı uzattı ve şovuna onur konuğu yaptı.
Мы находимся в прямом эфире на шоу Отбросы общества,... где противоречивый модельер Жакобим Мугату протягивает оливковую ветвь премьер-министру Малайзии Хассану, который приглашен в качестве почетного гостя.