Yakışıklısın Çeviri Rusça
1,390 parallel translation
Çok yakışıklısın Frank.
Хopoшo выглядишь, Фpэнк!
Çok da yakışıklısın!
И похорошел!
Yakışıklısın diye sempati duyuyorlar.
Достаточно иметь привлекательную рожу, чтобы привлечь внимание.
Yakışıklısın, iyi bir arkadaşsın.
В смысле, ты красавчик, и ты отличный друг.
Çok yakışıklısın!
You're too handsome!
Çok yakışıklısınız. Benimle dalga geçmeyin. Hayır, dinleyin.
Такая красивая песня можете её напеть мне?
Çok yakışıklısın.
- Пзвольте мне, госпожа. У тебя есть девушка?
Yani, fazlasıyla yakışıklısın...
Ну, я хочу сказать, ты достаточно симпатичный...
Afişlerde daha yakışıklısın.
На постере ты красивее.
Yaşlı değilsin ve yakışıklısın.
Ты не так стар и хорошо выглядишь.
Çok yakışıklısın.
Ты такой красивый.
Tamam, yani.. yeterince yakışıklısın.
Я подразумеваю, ты кажешься достаточно хорошим,
Çok yakışıklısın.
И ты очень симпатичный!
Doktor, çok yakışıklısın. Evet, öyleyimdir.
Доктор, вы такой красавчик.
Yakışıklısın da.
Разве ты не прелесть?
Andrew. Ne kadar yakışıklısın öyle.
Эндрю, великолепно выглядишь..
Çok yakışıklısın.
Ты обворожителен.
Ben beyinim, sen yakışıklısın, Charlie Joker ve Frank te ekibin kas gücü.
Я - мозг, ты - внешность, Чарли - палочка-выручалочка... а Фрэнк - сила.
- Sen de her zamankinden daha yakışıklısın.
- А ты еще красивее, чем обычно.
Sen yakışıklı bir adamsın, Lars.
Знаешь, Ларс, а ведь ты симпатичный.
Diyor ki, yakışıklıymışsın. Teşekkür nasıl denir?
А как "спасибо"?
Kira'nın bu kadar genç ve yakışıklı biri olabileceğini hiç düşünmemiştim.
что Кира может быть таким молодым и красивым...
# Züppe olmayı bırakıp, bana yakışıklılığını gösterecek misin?
Stop being dandy Showing me you're handsome
Böylesine yakışıklı bir düşmana sahip olduğum göz önüne alınırsa.
Ведь у моего врага такой прекрасный облик.
Evet, inanılmaz yakışıklı çocuk, sarışın doktorla evlenmek üzeresin.
Ok, невероятно милый мальчик, ты женишься на докторше-блондиночке.
tabiki bu onu her kadının tadına bakması gerektiğini göstermez Pek çok kadın onu çok yakışıklı buluyor.
Наверняка в подростковом возрасте ей будет несладко. У бати вон какой шнобель был. Многие женщины считали его очень привлекательным.
En yakın arkadaşların, erkekler tarafından hayal kırıklığına uğratılmış.
Твои подруги со своими парнями порвали.
Tanrım, yakından daha yakışıklıymışsın.
О Боже, вы красивый соперник.
Çok yakışıklıydı kızım ya! Sana bakmadı diye kıskandın mı?
А он ничего, но на тебя не смотрел.
Çok yakışıklıydın. Şu haline bak. Asgari ücretli tur rehberliği yapan oğlum Victor'a benzemişsin.
Ты всегда был таким крепким, а сейчас ты выглядишь хуже моего сына Виктора, экскурсовода с зарплатой 6 долларов в час.
Bitiverdi onların önünde, daha önce görmedikleri kadar yakışıklı ve cesur bir şövalye.
И затем перед ними возник самый храбрый и красивый рыцарь из всех, что они видели в жизни
Yakışıklı Bob'ın yapacağı gibi gidip striptizcileri becermeliydik.
Нам надо было пойти к стриптизершам как сделал бы Красавчик Боб.
Ve bence Yakışıklı'nın orada asıl görmek istediği tek kişi sendin.
А у меня такое ощущение, что ты - единственный кого Красавчик действительно хотел бы видеть.
Kızıl ejderhaların ateş toplarına bağışıklığı olduğunu tüm diğer canlıları yakıcı olduğunu bildiği kadar herkes bilir.
Все знают, что на красных драконов фаерболы не действуют. как и любая другая магия огня.
- Nişanlın çok yakışıklıymış.
Он - врач такой как вы надеетесь увидеть в жизни, но какой существует только в кино.
Çoğunlukla sınıfın en yakışıklı çocukları iyi sporcudur.
Студенты, выглядящие лучше всего в классе, чаще всего великие атлеты.
Söylemen gereken şey,'Tommy, sen benim cesur, yakışıklı kahramanımsın, ve sana ihtiyacım var.'
Да, всё что тебе нужно сказать, - "Томми, мой храбрый, красивый герой, ты нужен мне".
Çünkü sen benim cesur, yakışıklı kahramanımsın.
Потому что ты мой храбрый. красивый герой.
Yakışıklı biriyle birlikte olmanın ne kadar meşakatli olduğuna inanamazsın.
Если бы ты только знал, сколько усилий приходится прикладывать, чтобы соответствовать такому красавцу.
Yakışıklı bir adam koridorda kendinden emin bir şekilde hızlıca yürüyor ve nikahın tam ortasında "durun" diyor.
Какой-то красавчик вбегает на венчание и говорит придержать конфетти.
Millet, bu yakışıklı kaslı çocuk Brian'ın oğlu Dylan.
Внимание, этот очаровательный и мускулистый парень - сын Брайана, Дилан.
Özgür dünyanın kaderi senin güçlü ve yakışıklı ellerinde!
Судьба всего свободного мира теперь в твоих сильных, красивых руках.
- Nasılsın yakışıklı adam?
Как дела, красавчик ты мой?
- Bana bir içki ısmarlar mısın yakışıklı?
- Красавчик, не угостишь меня?
Selam millet, AcınasıKız43... Philadelphia'nın en yakışıklı modeli Dennis Reynolds'la birlikte canlı yayında.
Привет всем, с вами ПечальнаяДевушка43 рядом со мной горячая модель из Филадельфии, Дэннис Рейнольдс.
Dennis, bize yakışıklı olmanın nasıl bir şey olduğunu anlat.
Дэннис, расскажи нам, каково это - быть таким красивым.
- Sen grubun yakışıklısısın.
- Ты - внешность.
Şimdi, Dennis, o itirafı polise götürüp alımlılığını ve yakışıklılığını kullanarak ödülü alacaksın.
Теперь, Дэннис, ты несёшь это признание в полицию используешь свою харизму и внешность, и получаешь денежное вознаграждение.
Vay be, bana anlattığından daha da yakışıklıymışsın.
Ты ещё более статный, чем она говорила.
"Şu yakışıklı yabancı", ya da işte "Çalılarını mahveden şu herif" Hank Moody, değil mi?
"запавший на мой кустик Хэнк Муди".
Yani tüm yakışıklı arkadaşlarını topladın demek?
Да. Ты * всех * прилично выглядящих друзей собрал?