Yaşayacağım Çeviri Rusça
1,337 parallel translation
Tekrar burada yaşayacağım için, bazı eşyalarını misafir odasına taşıdım.
- Снова живу здесь. - Я перенесла твои вещи в комнату для гостей.
Böylece Doktor, sonsuza dek yaşayacağımızdan emin oldu.
И Доктор нам её даровал.
Trajik değildi, George. Ama onsuz yaşayacağım.
это было не трагично, Джордж но я смогу жить без этого
Beraber yaşayacağımız için çok heyecanlanıyorum.
Я так рада, что мы будем жить вместе.
Üzgünüm, sanırım yaşayacağım.
Прости. Кажется, я выживу.
Burada yaşayacağım.
Я буду жить здесь.
Başlarda istememiştim ama şimdi burda yaşayacağımıza seviniyorum.
Сначала не понимала, но сейчас, когда мы здесь, я удивлена.
Geçen hafta yaşadıklarımı bu hafta da yaşıyorum ve gelecek hafta da yaşayacağım.
Ничего не меняется. И вчера, и сегодня, и завтра. Просто на день ближе к смерти.
Çok uzun seneler daha yaşayacağım.
Я намерен прожить очень долго.
Peki şimdi, ben yaşayacağım sen öleceksin.
И что теперь, я буду жить, а ты погибнешь?
- # Özgürce dans edip yaşayacağım.
- я буду танцевать и радоваться свободой.
Nefes aldığım sürece, sevdiğin her şeyi yok etmek için yaşayacağım.
Пока я дышу, я буду пытаться уничтожить всё, что тебе дорого.
- Seyredin. Yaşayacağım ama yine de görünmez olacağım.
Эх, жить мне невидимкой.
Artık hayatımın geri kalanında neleri, kaçırdığımı bilerek yaşayacağım. ve hatırlayabildiğim tek şey kulak zarımın patlamamış olması olacak.
Теперь на всю оставшуюся жизнь я буду знать, что я упустил и упускаю, а все что я буду помнить, - это что однажды у меня не стучало в ушах.
Yaşayacağım.
Жить буду.
Sadece kız kardeşim bebeğini doğurmayı, yaşayacağım en iyi sekse şu kadarcık kalmasına denk getirebilirdi.
Toлькo мoя cecтpa мoглa дoждaтьcя мoмeнтa, кoгдa я буду вoт нacтoлькo oт лyчшeгo в мoeй жизни ceкca, чтoбы poжaть peбeнкa.
En az 100 yaşına dek yaşayacağımı söyledi. Harika.
Он сказал, что я доживу по крайней мере лет до ста..
Yaşayacağım.
Я живой.
Hayatımda böyle mükemmel bir an yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi... -... ama bu- -
Я никогда не думала что в моей жизни будет идеальный момент, но этот...
Yani, biz de nerede yaşayacağımızı bilmek zorundayız.
Но, черт возьми, мы должны знать, где мы будем жить?
Nasıl yaşayacağımı bilmiyorum.
Не знaю, кaк я буду жить.
Ve başımı önüme eğmeden yaşayacağım.
И жить не зная позора.
Ama küçükken... Paradise House'da yaşayacağıma inanırdım.
Но я часто воображала, что живу в Райском доме.
Ve 40'ımdan fazla yaşayacağımı da sanmıyordum.
Да, и тогда я считал, что умру после 40.
Senato beni Konsül ilan edene dek şehre girmek istemiyorum. O zaman da Caesar'ın villasında yaşayacağım.
Я не намерен вступать в город, пока Сенат не одобрит меня на пост консула...
Hayatımın sonuna kadar onunla yaşayacağım.
Я собираюсь провести всю свою жизнь с ней.
Ben... Babamın olmadığı bir dünyada nasıl yaşayacağımı bilmiyorum.
Я... я не знаю, как мне выйти в мир, в котором нет моего папы.
Ben burada senin saç şekillendiricinle... ve kablolu televizyonun ve tüm dvd koleksiyonunla birlikte yaşayacağım.
Я буду жить здесь с твоим кабельным телевидением и с твоей коллекцией DVD
Geri kalan hayatımı, kendi seçtiğim şekilde yaşayacağım.
Я проживу остаток дней по-своему.
Eğer bundan kurtulursak, yemin ederim hayatımı daha farklı yaşayacağım.
Если мы пройдем через все это, я клянусь, я буду жить совсем иначе.
Tamam seninle birlikte yaşayacağım ama ayrı odalarda yada kanepede, yatarım.
Ладно, я буду жить с тобой, но только в отдельной комнате или на кушетке.
Günü yaşayacağım.
Я делаю это первый разв жизни.
Bak, bu benim Robin'le aynı evde yaşayacağımız ilk gece.
Пойми, это моя первая ночь, когда я буду жить с Робин.
Ağacın yanındaki kayanın altındaki o parayı bulacağım ve gidip Zihautanejo'daki plajda o adamlarla yaşayacağım! Dostum, o adamlar suçlu.
Я найду те деньги под камнем у дерева и отправлюсь жить с теми парнями на пляж в Зиуатанехо.
Final maçında seni görememenin eksikliğini yaşayacağım.
Ину? Мне будет тебя не хватать На финале, Ину.
Ve biliyorum ki eğer ölürsem buradan daha güzel bir yerde yaşayacağım.
Я передал свою жизнь в руки божьи, и уверен, что когда я умру, то попаду в лучший мир, чем этот.
Sen bundan sonra cennette, bense Brooklyn'de yaşayacağım.
Ты живешь в настоящем раю, а я живу в Бруклине.
19 yaşında bu teşhis konuldu bana ve ben de bununla nasıl yaşayacağımı öğrendim.
Мне поставили диагноз в 19, и я научилась с этим жить.
Tatiller umurumda değil. Deniz kenarında yaşayacağımızı söylemiştin.
— Иди ты со своим отпуском, ты мне обещал, что мы будем жить у моря.
Nerede yaşayacağımı bile bilmiyorum.
Мне там негде жить!
Bir daire alacağım... Ve Annabelle'le birlikte yaşayacağım
Я найду квартиру шебе, и перееду туда вмеште с Анабель.
Ben sadece Teis ile yaşayacağım için öyle söyledim.
Это чтоб они не узнали, что я живу с Тайсом
Bu, sevebilmemizi ve incinebilmemizi sağlayan ve en sonunda verilmiş zamanımızın nasıl yaşayacağımıza ilham veren şeyin bir parçası.
Это неотъемлемая часть, позволяющая нам любить и страдать, и, в конце-концов вдохновляющая нас прожить большую часть отпущенного нам времени.
- Yaşayacağım.
Апорт.
ben stil içinde yaşayacağım.
Раджеш Капур живет как бедный человек.
Haydi sadece sızlanalım ve bundan birkaç sene sonra 40 yaşına geldiğinde yaşayacağın ağır kalp krizi için bekleyelim.
Давай передохнём 2-3 года, пока тебе стукнет 40 и у тебя будет обширный инфаркт.
Hayatımızı yaşayacağız!
Мы начинаем жить!
Bundan sonra daha mı rahat yaşayacağını sanıyorsun?
Черт, ты думаешь, после этого тебе будетлегче жить?
Yaşamasına, yaşayacağına söz verdiğim 19 yaşındaki bir çocuğa yardım ediyorum.
- Я помогаю выжить девятнадцатилетнему парню, которому я обещала жизнь.
Sen seçilirsen Quirinal Sarayı'nda mı, yoksa burada mı yaşayacağız?
Если тебя выберут, мы будем жить тут или на Квиринале?
Kuzeyde seninle yaşayacağım!
Я хочу жить с тобой на севере!