Yaşın Çeviri Rusça
12,882 parallel translation
- Kaç yaşındasın?
- Тебе сколько лет?
- Sen kaç yaşındasın?
- А тебе?
Dr. King öldürüldüğünde kaç yaşındaydın?
Сколько тебе было, когда убили доктора Кинга?
Kate Warner, 36 yaşında kadın, 12. kattan düşerek öldü.
Кейт Уорнер, 36 лет, женщина, смерть от падения с 12-го этажа.
Biricik kızınız, 11 yaşındaki kuzeniyle evlenmek üzere.
Ваша единственная дочь собирается выйти замуж за собственного кузена, который, о, какая неожиданность, 11-летний мальчик.
Yaşınıza ve başarılarınıza saygımdan size "Efendi Ken" diyeceğim ama bunu ne çok isteseniz de sonuçta Chicago doğumlusunuz ve orada doğan kimse bu unvanı alamadı daha.
Я бы назвал тебя "сэр Кен" из уважения к твоему возрасту и достижениям, но правда в том, что ты родился в Чикаго, а в рыцари чикагцев не посвящают.
Kaç yaşındasın oğlum sen, 14 mü?
Сколько тебе лет? 14? Отправляйся обратно в школу.
Paul askere yazıldığında 10 yaşındaydım. Babamın yolunda ilerlemek istedi.
Мне было всего 10, когда Пола завербовали, он решил пойти по стопам отца.
E, sen kaç yaşındasın Homer?
Так сколько тебе лет, Гомер?
22 yaşındayken başkan yardımcısı olarak işe başladın ve keklerin ağzına sıçtın.
Вы пришли сюда 22-летним вице-президентом и изнасиловали скрампет.
Kaç yaşındasın evlat? - 32.
— Сколько тебе, сынок?
28 yaşındayken insanın sevgilisini aldatmaktan daha büyük dertleri oluyor!
Есть более важные дела, чем изменять своему парню, когда тебе 28 лет!
" Hepiniz 100 yaşınıza kadar yaşayın.
" Желаю тебе прожить до ста лет.
Dr. Will Olsen... doktorasını Harvard'da 22 yaşında tamamladı.
Доктор Уилл Олсен... получил докторскую степень в Гарворде в 22 года.
Okulu dondurursan mezun olduğunda kaç yaşında olacaksın?
то когда еще выпустишься?
26 yaşındasın ama erkeklere yapışmaktan başka bir şey yapmıyorsun. - Bitti mi konuşman?
что на мужиков вешаешься.
Kaç yaşındasın hâlâ Başkandan para alıyorsun... Bu yüzden asla başaramayacaksın.
другой?
Kırk sekiz yaşında hiç evlenmemiş bir kadınım.
Мне 48 лет, никогда не была замужем.
Almama izin vermiyorlar. 18 yaşında olduğunu ve hakkım olmadığını söylediler.
Они не дали мне забрать его. Они сказали, ему уже 18, и у меня нет на это права.
Telefonunda Nina'nın adını ilk gördüğümde kim olduğunu bile bilmiyordum 13 yaşındaydım sadece Polis Meyer olarak tanıyordum.
Знаешь, когда я впервые увидела имя Нины в твоём телефоне, я даже не поняла кто это. Мне было 13. Я знала только офицера Мэйер.
Finn'in öğrencilerinden 15 yaşında bir kızın babası eğitim programında, perspektif ve ışık tekerleğinden daha fazlası vardı diye düşünüp Finn'le tartışmış.
Отец одной из учениц Финна, 15-тилетней девушки, решил, что в расписании было нечто большее, нежели перспектива и цветовая палитра.
Geçmişi biraz önce geldi. 11 yaşında yangın çıkarmaktan ıslahevine gönderilmiş.
Её данные только что прислали. Её отправили в исправительную школу в 11 лет за поджог.
Ayesha'nın 16 yaşında olduğunu söylemelerine inanıyorum.
Не сомневаюсь, что было заявлено, что Аише 16.
Daha 15 yaşındasın. - Ne olmuş?
Тебе 15.
Senin yaşındayken adamların ölüşünü gördüm.
Когда я был в твоём возрасте... Я видел, как люди умирали.
Gereksiz adamların çağında yaşıyoruz.
Мы живём в эпоху лишних людей.
Bazıları resmen ölü ilan edildi. Arapların üçü ise hâlâ hastanede yaşıyor.
Сопровождающие лица, арабы где-то в больнице, всё ещё живы.
Beyrut'un dışında yaşıyor. Kardeşlerin ve kocalarının yanında. Ve çocuklarıyla birlikte.
Она живёт за пределами Бейрута, рядом с твоими сестрами, их мужьями, и всеми их детьми.
Bu, yasın 5 evresinin ilki.
Это первый пять стадий горя.
Sokağın karşısında yaşıyorum ben.
- Я живу по соседству.
Artık Samaritan'ın dünyasında yaşıyoruz.
Теперь мы живем в мире Самаритянина.
Sen de durmaksızın bu 42 ölümü tekrar tekrar yaşıyorsun.
И ты постоянно переживаешь эти 42 смерти.
Hala ailenle yaşıyorsun ve intihara kalkışmışsın.
Ты - взрослый человек, который все еще живет с родителями и пытался покончить с собой.
Beni bunu yemeye zorladığın için teşekkürler çünkü ağzım yoğun kişisel gelişim yaşıyormuş gibi hissediyorum.
Я бы посмотрела реалити-шоу про вас, с названием, например, "Йош и Шош захватывают город", каждый раз, когда болею гриппом.
Aklının ucundan bile geçmeyen bir hayatı mı yaşıyorsun?
Вы и не представляли, что придётся жить такой жизнью. Осторожно!
Owens denen kızla çıktığını sokağın aşağısındaki Lorraine'den öğrendim! - Agnes'ten bir yaş bile büyük sayılmaz.
Я услышала от Лоррейн, которая живет неподалеку, что ты гулял с девчонкой Оуэнс!
Sonraki arayanın yaş 45.
Следующей гостье 45.
Bir rüyanın içinde yaşıyor.
Eй cнится coн.
Kadınlar için yaş da kriter olarak alınıyor!
Возраст тоже учитывается!
Yalnız, kurunun yanında yaş yanmasın ;
Не хочу обобщать :
- Bu civardan mıydın? - Sokağın yukarısında yaşıyorum.
Я не знал, что это твой район.
Marge, bu çok güzel. Hayatımın iki aşkını da bir arada yaşıyorum : Kaytarma ve sen!
О, Маржд, как же приятно сочетать две мои страсти вместе - - лентяйство и тебя.
Genç bir kadın zor zamanlar yaşıyormuş ve annesine artık pes etmek istediğini söylemiş.
У молодой девушки были трудные времена, и она сказала своей матери, что хочет сдаться.
Sen, Carson, Anna ve ondan 10 yaş genç bir kadından oluşan mutlu aile fotoğrafların karının epostasına düşse cidden kalbi kırılabilir.
Получить эти фотографии в почтовом ящике... все эти счастливые моменты с тобой, Карсоном и Анной... с женщиной на 10 лет моложе её... Это может просто сломать её.
Philly'de küçük çocuklarıyla yaşıyormuş işe dönmeyi planlamadığını söyledi.
Живёт под Филадельфией с маленькими детьми, говорит, что не планировала возвращаться на работу.
Şu anda yoğun bir duygu seli yaşıyor ve zor bir durum hani. Yardım edecek kimsesi olmayan bekar bir kadın olmak.
И у него сейчас большие эмоциональные проблемы и, знаете, трудно женщине быть одной без чьей-либо помощи.
Ailelerin korkulu rüyasını son 10 yıldır yaşıyordunuz.
Последние 10 лет вы прожили как в ночном кошмаре каждой семьи.
Bir savaşçı, savaş bitene kadar ölüsünün yasını tutmaz.
Воин не оплакивает умерших, пока не закончится война.
Eskiden yaşıyor olmasını dilerdim.
Я хотела, чтобы он был жив.
Ama eğer hala yaşıyorsa, zamanın sonuna kadar onu arayacağım.
Но если она всё ещё жива, я найду её, сколько бы времени это ни заняло.
Ayrıca bu 5 yaş çocuklar için antidepresan ilaç isimleri denemekten ya da takıntılı annelerin hangi renk ayakkabılara bayıldığını araştırmaktan çok daha ilginç.
И это куда интереснее, чем проверять названия антидепрессантов для пятилетних или узнавать, какого цвета кроссовки нравятся молодым мамашам.