Çıkmıyorum Çeviri Rusça
400 parallel translation
Çıkmıyorum.
Я не ухожу.
Şimdi mi? Hayır, çıkmıyorum.
- Нет, не следует.
Hemen! Çıkmıyorum...
Проваливай!
Yatak ücretini ödedim ve çıkmıyorum.
Место мое, я за него заплатила и никуда не уйду.
Çıkmıyorum bir süredir, neden sordun?
В последнее время нет, а что?
Buna karşı çıkmıyorum.
Я не отрицаю этого, сэр.
- Yıllardır dışarı çıkmıyorum.
Я уже много лет не хожу в такие места.
Her yerde kar var. Bu yüzden, dışarıya çok fazla çıkmıyorum.
Очень много снега и я практически не выхожу.
Çizgilerin dışına hiç çıkmıyorum.
И я умею не выходить за линии.
- Yoldan çıkma! - Çıkmıyorum!
- Держись дороги!
Tam burada. Arabadan hiç çıkmıyorum.
Прямо здесь.
Ben onunla çıkmıyorum.
Я просто "борода".
İşte bu yüzden artık gecede iki ayrı gösteriye çıkmıyorum, yavrum.
Вот поэтому я больше не даю два представления за вечер, детка.
Hayır, çıkmıyorum.
- Напротив! Я как раз начинаю видеть свет!
İyi ki TV'ye çıkmıyorum!
Тем легче не работать на телевидении.
Dışarı falan çıkmıyorum ben.
Я не собираюсь выходить...
Oraya çıkmıyorum.
Я не буду туда подниматься!
- Yukarıya çıkmıyorum.
– Я не пойду.
Hiç dışarı çıkmıyorum.
Я нигде не бываю.
Sık sık dışarı çıkmıyorum.
Я не так часто покидаю Баджор.
Evet, uzun süredir randevuya çıkmıyorum.
- Давненько я так не делал.
Dışarı çıkmıyorum!
Я не выйду отсюда!
Bu önemli bir sahne, ve bugün bunu kotarmadan buradan çıkmıyorum.
Это очень важная сцена, и я не успокоюсь, пока мы не сделаем её как надо.
Çıkmıyorum.
Я не назначаю ей свидания.
İşte bu yüzden okuyabilen kadınlarla çıkmıyorum.
Вот почему я не кручу с бабами, которые читают
Umarım çizgi dışına çıkmıyorum.
Надеюсь, я не превышаю полномочия.
Çok fazla kişiyle çıkmıyorum.
- Я не часто встречался с девушками.
- Çıkmıyorum.
- Я приняла.
Bir süredir dışarı çıkmıyorum.
Я не выходил из дому некоторое время.
- Kız kardeşiyle çıkmıyorum!
- Я не встречаюсь с его сестрой!
Halımı mahvettiği için onunla çıkmıyorum.
- Нет, нет. Потому что он испортил мне ковер.
Buraya sizi eğlendirmeye çıkmıyorum Eugene.
Юджин, я тут не для того, чтобы вас развлекать.
Umurumda değil. Oyundan çıkmıyorum.
Я не прекращу играть.
Düşünüyordum da çıkmak hakkinda yani ben kimseyle çıkmıyorum ve düşündüm de belki de...
И это может показаться, как безвыходность. Я не знаю, если ты сможешь, а то я ни с кем не иду, я подумала может быть ты...
Erkeklere bir şey sunmuyorum. İş yerinden biriyle bile çıkmıyorum.
Я ничего не предлагаю мужчинам, не встречаюсь ни с кем с работы.
- Hayır, çıkmıyorum.
- Чего ради?
Güzel çıkmışım. İlk defa onur sırasında yer alıyorum.
Когда я покажу фотографию жене, она примет меня за директора.
Dışarı pek çıkmıyorum.
- Я вообще редко выхожу в последнее время.
- Evet, hatırlıyorum. Her şey gazetelere çıkmıştı.
Все газеты писали...
Hatırlıyorum da bir kez Paris'te, sigara almak için dışarı çıkmıştı, sonra bir baktık Seine nehrinde çıplak yüzmekten tutuklanmış!
Помню, однажды, в Париже, он вышел купить сигарет... и следом за этим я узнала, что его арестовали за купание голышом в Сене.
Onunla yaşamıyorum hatta buna karşı çıkmıştım ancak şunun da farkındayım ki adamın beyni çalışıyor.
я не живу с ним... что я этим доволен. Но я признаю... что он - голова!
Bir sigara bile yakamıyorum, çünkü formada kalmam gerektiğini düşüncesi aklımda çıkmıyor
Даже сигарету не могу зажечь. Все думаю, что должен быть в форме.
Ben hatırlıyorum, balığa çıkmıştık.
Я помню. Мы ходили на рыбалку.
Bayanlar bir uzlaşma turu için dışarı çıkmışlar, sanıyorum.
Дамы отправились на вечернюю прогулку. Что-то вроде примирения.
Fee, fi, fo, fum! Marge Sipmson`un elinden çıkmış peynirli patates kokusu alıyorum. Mm-mm-mm-mmm!
Чувствую, Мардж Симпсон принесла картофель.
Çıkmıyorum.
Я не хочу раскрываться!
Bir süredir dışarı çıkmıyorum.
Очевидно.
Ne dememi istiyorsun. Çok utanıyorum. Dışarı çıkmıştım.
ти ма соу екеца ; мтяеполаи... бцаимы, вяыстаы покка йаи вяеиафолаи йати циа нейимгла.
Ben çıkmıyorum, tamam mı?
Со мной же все не так?
Komutam altında ki bazı Maquislerin adı çıkmış Kardasyalı bir Doktor hakkında konuştuklarını hatırlıyorum.
Я помню, несколько маки под моим командованием разговаривали о "печально известном" кардассианском докторе.
Ben geri kafalı bir herifim ve çok sık aşka girip çıkmıyorum.
Влюбляюсь не так часто.