English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sweet dee

Sweet dee translate Turkish

54 parallel translation
It's just that Mac and Sweet Dee are down in the car waiting'for me.
Mac ve Sweet Dee aşağıda arabada.
So Charlie's wasting away, and we're gonna talk about Sweet Dee's feelings all morning.
Affedersin. Charlie kuruyup giderken biz bütün sabahı Sweet Dee'nin duygularından konuşarak geçinyoruz.
Sweet Dee is in.
- Sweet Dee kabul etti.
- So Sweet Dee's in? - Yeah.
- Sweet Dee kabul etti mi?
That sucks because if Sweet Dee's out, we need to find another girl quickly. Uh, well...
- Kötü, Sweet Dee'nin yardımı olmayacaksa hemen başka bir kız bulmamız gerek.
We, uh, you know... We kind of need her.
Sweet Dee'ye ihtiyacımız var.
Are you talking about letting Sweet Dee punch me in my face? Charlie has cancer.
- Charlie kanser.
- Sweet Dee, we talked about this.
- Bu konuyu konuşmuştuk.
Pop-Pop is an asshole, Sweet Dee.
Pop-Pop götün teki, Şeker Dee.
You remember when Sweet Dee said that he was laughing about how small the safe was?
Hatırlasana Sweet Dee kasanın küçük olmasıyla dalga geçtiğini söylemişti.
I don't want to shoot anyone, Sweet Dee!
- Kimseyi vurmak istemiyorum.
With Sweet Dee in the backseat puking because some guy talked to her that she liked, remember?
Hem de Sweet Dee arka koltukta hoşlandığı bir çocuk onunla konuştu diye koltuk başlığına kusarken. Hatırlıyor musun?
- Look at Sweet Dee sitting on her cloud of judgment... handing down life lessons to all the sinners.
- Seker Dee'ye bak. Kendi yargı bulutunda oturmuş... günahkarlara yardım eli uzatıp hayat dersleri veriyor.
Sweet, Sweet Dee... it's not something you can lose, okay?
Şeker, Şeker Dee... Bu, kaybedebileceğin bir şey değil tamam mı?
Dad, will you look at Sweet Dee's skin and tell me it's not blotchy?
Şeker Dee'nin cildine bakıp, lekeli olup olmadığını söyler misin, baba?
Whoa. Sweet Dee.
Şeker Dee.
But if Sweet Dee doesn't make it in time, you're gonna see me chop the cat.
Ama Sweet Dee, bunu zamanında yapmazsa, beni, kediyi biçerken görürsünüz.
But, Sweet Dee, being a winner's not something that you can become.
Ama Şeker Dee, kazanan olmak sonradan olabilen bir şey değil.
So I think what you're saying, Sweet Dee, is that... we could use the unsolvable drug problem in our society... Mm-hmm. To fix the solvable light problem in our bar.
Yani anladığım kadarıyla Sweet Dee, sen şunu söylüyorsun ; barımızdaki çözülebilir ışık sorununu halletmek için toplumumuzdaki çözülemeyen uyuşturucu sorununu kullanabiliriz.
- Who is that? That Sweet Dee?
- Şeker Dee mi o?
That's Dee. That's Sweet Dee.
- Şeker Dee.
it's like... sweet dee :
Bu sanki...
( sweet dee screams ) what are you doing? !
Ne yapıyorsun sen?
SWEET DEE : Just so I'm clear, you guys don't actually think that things are going to come alive because you're spending the night in a museum, right?
Emin olmak için soruyorum, sırf geceyi müzede geçireceksiniz diye, oradaki şeylerin tekrar canlanacağını düşünmüyorsunuz değil mi?
SWEET DEE : This party blows.
Bu parti berbat.
SWEET DEE : I'm a sexy angel.
Ben seksi bir meleğim.
Mac was making love to Sweet Dee in the bathroom, so Frank and I had to sneak outside to my station wagon where we gave each other handjobs.
Mac ve Tatlı Dee tuvalette sevişiyorlardı. Bu yüzden Frank ve ben sessizce arabama gidip birbirimizin aletlerini sıvazladık.
Uh, you guys all better eat a dick,'cause Sweet Dee beat the system.
Siz gidin sik yalayın. Sweet Dee sistemi alt etti.
SWEET DEE : It's Adriano Calvanese, Charlie.
O Adriano Calvanese, Charlie.
( Sweet Dee gasps ) Dude, what's all that stuff you're grabbing?
Dostum, o elindekiler nedir?
SWEET DEE : Jesus Christ. DENNIS :
- Yok artık.
SWEET DEE : And then Psychic John said that he could tell I was under a tremendous amount of stress and that my heart was filled with sorrow.
Sonra psişik adam dedi ki üzerimde çok büyük stres varmış ve kalbim kederle dolmuş.
( Sweet Dee gasps ) Does that ring a bell?
Bir şey çağrıştırdı mı?
Ladies and gentlemen, Sweet Dee Reynolds!
Bayanlar baylar, Şeker Dee Reynolds!
Sweet Dee, joke's on you!
Sweet Dee, tüm şakalar sende!
Okay, you guys, well, I'm Sweet Dee, and the joke's on me!
Neyse millet. Ben Şeker Dee ve şakalar bende!
I'm-I'm Sweet Dee's brother, so we're good.
Ben, Şeker Dee'nin kardeşiyim. Sorun yok yani.
What I need you to do is stay out of my way, because Sweet Dee is gonna be a star.
Senden istediğim, yolumdan çekilmen. Çünkü Şeker Dee bir yıldız olacak.
Right, I'm Sweet Dee, and the joke's on me!
Ben Şeker Dee. Ve şakalar bende!
The sweet love story that is older than the sea the simple something that dum-deedle-dum-dee-dee now let's push play.
# Bu güzelim aşk hikâyesi denizlerden de eskidir. # Basitçe : Dam-didıl-dam-didi.
What the hell are you guys talking about?
- Mac, Sweet Dee ve ben Penn'de psikoloji aldık.
Sweet Dee and I took psychology at Penn, so let the grown-ups talk. - Okay?
Lütfen otur ve bırak da yetişkinler konuşsun.
Sweet Dee's in what?
- Neyi kabul dedi?
We kind of need Sweet Dee.
Suratıma yumruk atmasına izin vermekten mi bahsediyorsun sen? Nasıl yani?
- Sweet Dee's out. - What?
- Sweet Dee artık yok.
- Me and Mac and Sweet Dee.
Harika!
Even Sweet Dee's getting lucky!
Sweet Dee'ye bile şans gülmüş gibi.
Guess what, boners? SWEET DEE :
- Tanrım, sen bir hayvansın.
SWEET DEE :
Ben kuş gibi giyinmedim.
SWEET DEE :
O değil de, şuradaki karıyı gördünüz mü?
( Sweet Dee groans ) Oh, that's us.
- İşte biz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]