130s translate Turkish
21 parallel translation
You flew 130s and now you're flying this little piece of shit.
Havada dolaşmak bir işe yaramıyor.
Over the past few hours, his B.P's dropped down again. It's only 80 / 40, and his heart rate's creeping back into the 130s.
- Geçtiğimiz birkaç saat içinde tansiyonu tekrar düştü, sadece 80 / 40 ve nabzı 130'lara çıkıyor.
Son, the only thing we've got left are C-130s and they sure as hell can't land at a field base.
Evlat, elimizde sadece C130'lar kaldı ve ve onların da bir üsse inmesi imkansız.
... to overloaded transport planes like C-130s... which, fully loaded, weigh in excess of 200 tons.
Dolu iken, 200 ton taşıyabilecek kapasite için.
There's three C-130s full of Red Cross supplies that are supposed to arrive in Kansas in 12 days.
Orada 12 gün içinde Kansas'a ulaştırılmak üzere gelmiş... 3 uçak dolusu Kızılhaç yardımı var.
His right pupil's not dilated anymore, and he's normotensive but his pulse is still up in the 130s.
Sağ gözbebeği düzeldi, ve normotansif, ama nabzı hala 130'un üstünde.
We also know Galante claimed he had bribed a flight crew, and that he had access to Coco Solo Naval Air Station in Panama, where C-130s make regular supply flights from Pax River every week.
Galante'nin bir uçuş ekibine rüşvet verip Panama'daki Coco Solo Donanma Hava Üssü'ne girdiğini ve her hafta C-13'lerin Pax River'dan oraya uçtuğunu da biliyoruz.
F / a-18 hornets, daisy cutters, ac-130s.
F / A-18, Papatya Biçiciler *, AC-130 *'lar.
450 out, and she's tachy in the 130s.
Bir ünite kan verildi. 130 nabızla taşikardi geçiriyor.
Two C-130s arrived an hour ago.
İki C-130 bir saat önce geldi.
We have explored the possibility, of digging tunnels, of sending hot air balloons, of rerouting supply C-130s to take a peek, but that might be too alerting.
Tünel kazmanın, ateş toplarını atmanın bir bakış için C-130'ları yeniden tedarik etme olasılığını belirledik ama onlar çok şüphe uyandırıcı olabilir.
Heart rate 130s.
Nabzı 130'larda.
Heart rate tacking along in the 130s.
Nabız 130'larda geziyor.
His blood pressure is dropping, and his heart rate is in the 130s.
Tansiyonu düşüyor. Kalp hızı 130'larda.
His heart rate's in the 130s and he is high as a kite.
Nabzı 130'larda ve kafası bir milyon.
We have three C-130s coming in.
3 tane C-130s yaklaşıyor.
So, there I am, watching pallets of shrink-wrapped Ben Franklins being lifted up and loaded into the C-130s, and I'm the oversight.
İşte ben de ambalajlanmış Ben Franklin'lerin kaldırılıp C-130'lara yüklenmelerini izliyordum, gözetimdeydim.
What we do know is all signs point to the F-130s being hacked, and whoever did it has had them engaged in a dogfight for the past hour over the eastern Conejo Valley.
Tek bildiğimiz tüm kanıtların F-130'un hacklendiğini gösteriyor olması ve bunu kim yaptıysa onları, geçen bir saat içinde Conejo Vadisi'nin güneyinde zorla bir it dalaşının içine soktu.
Now, there are two F-130s screaming across L.A., so we've got more important things to worry about.
Şimdi, Los Angeles semalarında bağıran iki tane F-130 mevcut yani endişelenmemiz gereken daha önemli şeyler var.
I will tell her how I feel when I get the chance, but right now, there are out of control F-130s screaming across L.A., so we have more important things to worry about.
Elime şans geçince ona duygularımı söyleyeceğim ama şimdi Los Angeles semalarında bağıran kontrolden çıkmış iki tane F-130 mevcut yani endişelenmemiz gereken daha önemli şeyler var.
Well, technically, I tend to test in the high 130s, but really, who's counting?
Teknik olarak, 130'un üstlerindeyim ama sayan kim?