English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ 1 ] / 150

150 translate Turkish

4,919 parallel translation
You know, I saw a similar one selling down the street for, like, 150, but they were all sold out.
Sokağın aşağısında buna çok benzer bir bilekliği 150'den satıyorlar. Ama ellerinde hiç kalmamış.
For 150, I'll sell you this one.
1,50'ye size bunu verebilirim.
Okay, I think I have $ 150 in cash on me.
Yanında 150 $ nakit olması lazım.
Oh, you meant $ 150.
Sen 150 $ diyorsun.
When he loses after 150 laps of this nonsense,
Bu fasa fisoyu, 150. turdan sonra kaybedince..
150 volts, 8.55pm.
150 volt, akşam 8.55.
We're 150 years behind immunology, 500 behind surgery.
Bağışıklık biliminde 150 yıl gerideyiz, 500 yıl da Cerrahide.
Barney gets to track a package, but I slip a GPS device onto my ex-girlfriend's car, and I have to stay 500 feet away from her.
Barney paketini takip edebiliyor ama ben eski kız arkadaşımın arabasına GPS yerleştirdiğimde ona 150 metreden fazla yaklaşamıyorum.
- Do you not understand that I get 150 of you people In here a day spouting this same shit at me?
Her gün sizin gibi böyle boklar saçmalayan bir ton insan görüyorum ben be!
Did you know that banging your head against a wall can burn up to 150 calories per hour?
Boşa kürek çekmenin saatte 150 kalori yakabileceğini biliyor muydunuz? Öyle mi? O kadar kötüydü, demek?
- Yeah.
Adam neredeyse 150 kilo.
So we got to go out and try to reacquire them for 150 cents on the dollar or whatever it takes because no one is gonna buy this franchise without all the pieces.
Bizim onları değerlerinin iki katına bile almamız gerekecek. Çünkü kimse, bütün parçaları olmazsa bu takımı almaz.
150 million just in that little cup?
150 milyon sadece küçücük fincanda?
150 million.
150 milyon.
Believe it or not, he's got 150 of these and they go right around the top of his picture frame, and they're all different and they're all dirty names.
Bilmiyorum inanır mısın ama herifte bunlardan yüz elli tane var ve fotoğraf çerçevesinin etrafını dolanıyor. Hepsi ayrı marka ve terbiyesiz isimleri var.
His car's got almost 100,000 miles on it.
Arabası nerdeyse 150,000 km yol gitmiş.
We fight to see who can reach 150 miles per hour in the cheapest car possible.
Mümkün olan en ucuz araba ile saatte 240km hıza... kimin ulaşabileceğini görmek için mücadele ediyoruz.
David Coleman 150 miles per hour.
FunMP3 26 / 03 / 2013 240km / h. Çeviri : Saatte 240km.
But these days, you can hit the 150 mile an hour benchmark without breaking a thing.
Ama bu günlerde, bir şeyleri kırmadan da... saatte 240 km'ye ulaşabilirsiniz.
150!
240 km.
150. Ha ha!
240 km.
We each had to buy a car that could reach the venerable 150 mark for the least amount of money.
Hepimizin en az paraya... saygı değer 240 km hıza ulaşabilecek... bir araba satın almamız gerekiyordu.
I don't think it's making 150 miles per hour.
Ama onun saatte 240 km hız yapabileceğini sanmıyorum.
This doesn't go 150 miles per hour.
Bu saatte 240 km hızla gitmez.
Look, if I'm the only one that makes it to 150, I win.
Bak, 240 km'ye çıkan sadece ben olursam, ben kazanırım.
But if you aren't the only one to make it to 150, that would mean you would lose because we spent less.
Ama 240 km'ye çıkamayan... sen olursan, bu da demektir ki sen kaybettin, çünkü biz daha az para harcadık.
Hitting 150 in these cheap old cars could be dangerous.
Bu ucuz eski arabalarla 240 km'ye çıkmak tehlikeli olabilirdi.
It may seem crazy to have chosen a car that never reached 150, but I knew what I was doing.
240 km'ye hiç ulaşmayan... bir araba seçmiş olmak çılgınlık gibi görünebilir... ama ne yaptığmın farkındaydım.
You can't hit 150 miles per hour if you run out of road.
Yol bitmeden önce, saatte... 240 km'ye çıkamazsınız.
And the winner of the 150 mile per hour challenge drives the fastest production car in the world.
240 km sürat yarışmasının galibi... dünyanın en hızlı seri üretim arabasını sürüyor.
We were in the Mojave desert, competing to reach 150 miles per hour for as little cash as possible.
Mojave çölündeydik... mümkün olan en düşük parayla... saatte 240 km'ye ulaşmaya çalışıyoruz.
I gotta go 150 miles per hour.
Saatte 240 km hızla gitmeliydim.
You're never gonna get near 150 miles per hour.
240 km'ye bile yaklaşamazsın.
Ok, if your car is unstable at 150 miles per hour, it will almost certainly kill you.
Arabanız 240 km hızda dengesiz ise, bu sizi kesinlikle öldürecektir.
To see if our vehicles could hit 150 without rolling, we'd run a slalom course designed to test how controllable the cars were if something went wrong, and to magnify any flaws our cars might have, our regular tires had been replaced with doughnuts.
Araçlarımızın devrilmeden 240 km'ye... ulaşıp ulaşmadığını görmek için... arabalarımızın ne kadar kontrollü olduklarını anlamak amacıyla... slalom pistinde yarışacaktık. Birşeyler ters giderse, arabalarımızın başına gelecek hataları büyütmek için... normal lastiklerimizin yerine dolgu lastikler takılmıştı.
If this is what the "Q" was going to be like at 150, I could be in trouble.
"Q" 240'ta da böyle ise, başım belada olabilir.
I'd beaten Tanner at his own game, but before the big attempt at 150, we had one test left to complete.
Kendi oyununda Tanner'ı yendim, ama 240 km süratlik büyük müsabakadan önce, bir tane testimiz kalmıştı.
150 miles per hour is so fast, you cover a football field every 1.7 seconds.
240 km / h çok hızlıdır, her 1,7 saniyede bir futbol sahası katedersiniz.
And at 150, this $ 2.5 million monster is just getting warmed up.
240 km süratte, 2,5 milyon dolarlık canavar ısınmaya başlıyor.
We were at the Mojave Desert trying to reach 150 miles per hour in the cheapest cars we could find.
Mojave Çölünde... bulabildiğimiz en ucuz arabalarla... saatte 240 km hıza çıkmaya çalışıyorduk.
So, each of our cheap cars had won a challenge in preparation for tomorrow's 150 mile per hour run.
Böylece, yarınki 240 km saatlik yarış hazırlığında... arabalarımızın birer galibiyeti oldu.
Now, the whole premise of this is to go 150 miles per hour for the least amount of money.
Şimdi bu işin tüm önermesi... en az paraya... saatte 240 km hızla gitmek.
So, I just need it to hold together for 150 miles per hour.
O yüzden arabayı saatte 240 km'de... bir arada tutmam lazım.
When things happen at 150 miles per hour, your momentum is so strong.
Saatte 240 km süratteyken, momentumunuz çok güçlüdür.
If you're going to hit 150 miles per hour, this is the day to do it.
Saatte 240 km hıza çıkacaksan, o gün işte bu gündür.
We each had 6 miles and only 1 shot to hit the 150 mile per hour mark.
10 km mesafemiz ve saatte 240 km sürat için... tek bir şansımız vardı.
Look, as long as it stays together, the GPS will read 150.
Bak, tek olduğu sürece, GPS 240 km'yi gösterecektir.
There's no chance that he can get anywhere near 150.
240 km'ye yaklaşmasına imkanı yok.
150 miles an hour.
Saatte 240 km.
I almost accidentally did 150 on the way over here.
Az kalsın kazara 240 km yaptım.
I'll see you on the other side of 150.
240 km'nin diğer tarafında görüşmek üzere.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]