A day or two translate Turkish
1,105 parallel translation
Haven't seen two men that look like they'd rode just as far... a day or two ahead of us, have you?
Acaba bir iki gün önce buradan geçen... iki adam gördün mü?
I'll need a day or two.
Bir veya iki güne ihtiyacım olacak.
It's just as well the message didn't come a day or two earlier.
Bir veya iki gün gecikmiş bir başka mesajdır, sadece.
I'll just keep it for a day or two.
Onu bir iki gün yanımda tutacağım.
- In a day or two, someone'll ask... "Whatever happened to Dr. Welbeck?"
- Birkaç güne kadar biri çıkıp "Dr. Welbeck'e ne oldu?" diye soracak.
- In a day or two.
- Bir iki güne kalmaz.
She - she'll be in the hospital for a day or two.
Bir veya iki gün hastanede kalacak.
You'd better hole up in my place for a day or two'til we sort something.
Bir çözüm bulana kadar birkaç gün bende kalsan iyi olur.
A day or two after, he wrote a delightful letter. He said to Franklin :
Bir iki gün sonrasında, mektubunda Franklin'e sevinçle şöyle diyordu :
Take a day or two.
Bir iki gün sürer.
( man # 3 ) lf you can imagine the eftect of nearly 6,000 dead men on an island this small, and considering it's one degree from the equator, the amount of heat you have there, you can imagine the smell you get within a day or two from all this rotting flesh.
Eğer ki 6.000 ölü bedenin, ekvatorun hemen bir derece kuzeyinde bulunan yani havanın sıcaklığını hesaba katıp bu denli küçük bir adada yarattığı etkiyi hayâl edebilirseniz bir ya da iki gün içerisinde burnunuza gelen çürümüş et kokusunu tahmin edebilirsiniz.
I'll be moving on in a day or two.
Bir ya da iki gün içinde gideceğim.
In a day or two, we'll travel faster, but now my motors are at half speed.
Bir iki günde, daha da hızlanacağız, ama şimdilik motorlarım yarım güçte.
How short? - A day or two.
- Bir ya da iki gün.
I'll put lt ln a safe place until I get back ln a day or two.
# Ben bir-iki gün içinde dönene dek çantayı güvenli bir yere koyacağım.
You ought to rest a day or two longer.
Bir iki gün daha dinlenmelisin.
Well, it's all set, a day or two in Futureworld, and you can come back stage with me and see the hard work behind the magic.
Geleceğin Dünyası'nda 1-2 gün geçirdikten sonra kumanda odasına, yanıma gelip bütün bu sihrin arka planının nasıI çalıştığını görebilirsiniz.
It's all gonna be forgotten in a day or two.
Bir iki gün içinde unutulur.
I'll be in touch in a day or two.
Bir iki gün içinde ararım.
In a day or two...
Bir-iki gün içinde.
- A day or two.
- Bir, iki günlüğüne.
In a day or two, maybe even tomorrow, the national units in South Germany will attempt a revolt led by an incredible scatterbrain called Adolf Hitler.
Bir iki gün sonra, hatta belki yarın Güney Almanya'nın milliyetçi güçleri isyan başlatacaklar. Başlarında dağınık beyinli biri olacak. Adı, Adolf Hitler.
A day or two, you'll be on your feet, as good as new.
Bir iki güne kalmaz sapasağlam ayağa kalkarsın.
People get over it in a day or two.
İnsanlar bu durumdan birkaç gün içinde kurtuluyor.
Tell me, Mr. Gardiner would it be possible for you to stay here for a day or two so we could keep an eye on it?
Söylesen ¡ ze Bay Gard ¡ ner... s ¡ z ¡ müsahede altinda tutmamiz ¡ ç ¡ n b ¡ r ¡ k ¡ gün... burada kalab ¡ l ¡ r m ¡ s ¡ n ¡ z?
Yes, in a day or two.
Evet, b ¡ r ¡ k ¡ gün ¡ ç ¡ nde.
You're all gonna die in a day or two!
Hepiniz bir iki günde öleceksiniz zaten!
Mind if I tag along for a day or two?
Bir veya iki günlüğüne peşine takılsam rahatsız olur musun?
The truth is, for some time I shall be needing less than that because, in fact, I shall be alone for a day or two.
Aslına bakarsanız bir süre bana daha azı yeterli olacak. Çünkü aslında bir iki gün yalnız olacağım.
Maybe in a day or two we'll know something.
Belki bir veya iki gün içerisinde bir şeyler öğrenebileceğiz.
He'll probably sleep a day or two, come out a little stuporous.
Sanırım bir iki gün uyuduktan sonra kendine gelir.
I am to tell you that you will have your samurai in a day or two.
Bir ya da iki gün içinde, samuraylarını alacakmışsın.
- A day or two.
- Bir, iki gün.
Tell the studio the doctor wants him to stay in bed for a day or two.
Stüdyoya söyle, doktor bir-iki gün yatmasını istiyor.
No, I said I should stay in bed for a day or two.
Hayır hayır, ben o sözü kendim için söylemiştim.
I heard he will arrive in a day or two
2 gün içinde döneceğini duydum
This isn't just a question of a day or two... this is the question of a lifetime.
asıl soru bir - iki günlük bekleyiş değil... asıl sorun hayat boyu beklemek olacak.
If we're lucky, we'll drift into those major shipping lanes... we'll probably get picked up in a day or two by a Liberian freighter.
Şanslıysak şu büyük taşımacılık hatlarından birine sürükleniriz bir, iki gün içinde Liberyalı bir nakliye gemisi bizi alır.
You gotta postpone it a day or two.
Bunu bir kaç gün ertelememiz gerek.
I'll be there for a day or two.
Bir kaç gün kalacağım.
Maybe in a day or two when I know a little more when we know each other better.
Belki birkaç gün sonra birbirimizi biraz daha iyi tanıyınca.
I was gonna say, my practice would do very well for a day or two.
Bir veya iki gün içinde, hastalarıma baktıktan sonra geleceğimi söyleyecektim.
returned alone to Woking and concealed it in what he thought was a very safe place, intending to remove it in a day or two, and take it to the French embassy or wherever he thought a long price was to be had.
Woking'e geri döndü. belgeleri saklamak için güvenli bir yer düşündü, bir ya da iki gün, Fransa Dışişleri Bakanlığına götürmeyi veya en yüksek ödülü kim verirse o zaman belgeleri çıkarmayı planladı.
Give me a day or two to work on it.
Üzerinde çalışabilmem için bana bir veya iki gün ver.
Two or more times a day during the most fertile hours.
Günde bir kez veya daha fazla, özellikle daha doğurgan olduğunuz saatlerde.
They remember things for about a day or two.
Aptal değiller.
In a ten-day period or two-week period, he completely reversed it.
On - on beş günlük süre içerisinde herşeyi toparladı.
High on morphine most of the time. Injected himself two or three times a day.
Yüksek dozda morfini, günde iki veya üç kez damardan alıyormuşdu.
When you say too bad, you mean too bad like too bad it's a rainy day or too bad that there are two that are bad?
Çok kötü dediğinde, çok kötü yağmur yağıyor sözündeki gibi çok kötü demektir yoksa kötü olan iki şey var'daki gibi çok kötü mü?
I have to change my slip two or three times a day. And so much blood.
Gündüz birkaç kere külotumu değiştirmek zorundayım ve kan da akıyor.
From the day this tragedy happened every night when it rained during these two years or on a foggy night, they would appear
O trajik günden sonra ki her yağmurlu gece de... veya sisli ve kasvetli gecelerde... onlar tekrar görünüyorlardı... ve bu oda da birden..