A job translate Turkish
46,660 parallel translation
- I need a job.
- İş bulmam lazım.
- I'll offer you a job.
- Sana bir iş vereceğim.
I must say that I like to have a job.
İtiraf etmeliyim, bir işim olmasını seviyorum.
I have an uncle, Josef, and he can get Yuri a job at the factory.
Bir amcam var, Josef, Yuri'ye fabrikada iş verecek.
Hey, since I'm out of a job,
Hey, işim bittiğinden beri
I've got a job for you.
Senin için bir işim var.
I might not have a job either, but, uh...
Benim de bir işim olmayabilir, ama, uh...
You got a job and I don't!
Bir işin var ve bilmiyorum!
Campbell, get your ass out of here while you still got a job!
Campbell, işiniz devam ederken kıçınızı buradan çıkarın!
Maybe I'll get a job.
Belki bir iş bulurum.
Well, the contractor that I work for has put me onto a job there.
Çalıştığım müteahhit beni oradaki bir işe koydu.
Oh, no, it's okay, it was a job.
- Donna. Hayır önemli değil.
I may have found a job.
Bir iş bulmuş olabilirim.
I needed a job.
Bir işe ihtiyacım vardı.
I've got a job in the morning.
Sabah biri çağırdı.
Do you have a job?
Çalışıyor musun?
How's that gonna look in a job interview?
İş görüşmelerinde ne derler sonra?
And you don't know what it's like to have a job!
Sen de iş sahibi olmanın!
I would like to offer you a job.
Sana bir iş teklifim var.
It's just a job I got to help with school.
Okul masraflarımı çıkarmak için girdim bu işe.
Might want to borrow it for a job.
Bir iş için ödünç almam gerekebilir.
He will find a job.
Bir iş bulacak.
My husband has a job, he has a wife, he has a child, he does not make enough money to pay back $ 52,000 for anything.
Kocamın bir işi var, bir karısı var bir çocuğu var ve hiçbir şey için 52,000 dolar ödeyecek kadar para kazanmıyor.
Because saving this city is too big a job for one person.
Çünkü bu şehri kurtarmak, tek adam için fazla büyük bir iş.
I was just wondering if... maybe I could get a job with you.
Düşündüm de, belki bana bir iş verebilirsin.
This is a job that requires someone with special... skills.
Bu iş için özel becerileri olan biri gerekli.
Thankfully, we didn't give him a job title, so we don't have to offer him severance.
Neyse ki ona bir unvan vermediğimiz için tazminat ödemek zorunda kalmadık.
A powerful man, stressed by a life and a job that simply overwhelmed him.
Hayat ve onu boğan işi yüzünden bunalıma girmiş güçlü bir adam.
Look, if you're talking about getting a job, I have every intention of doing just that.
İş bulmayı kastediyorsan bunun için her şeyi yapmaya hazırım.
- He needed a job.
- İşe ihtiyacı vardı.
Maybe when I get a job, I'll get AAA.
Belki iş bulduğumda, Araç Servis Sistemine abone olurum.
You're doing a great job.
İşte çok iyisin.
If we don't hit the 60 percent pass rate, we're gonna be spending a lot more time together in queue at the job center.
Eğer yüzde 60'lık geçme notunu aşamazsanız iş bulma merkezindeki sırada beraber epey zaman geçireceksiniz.
It's a good job.
Bu iyi bir iş.
You know, I got a baby due any minute, and I can't be losing my job, so I hope you understand.
Her an bebeğim var, işimi kaybedemem. Bu yüzden umarım anlarsın.
Being a cop is your job, selling scrap is my business
Polislik senin işinse hurda satmak da benim işim.
Bacon, you can't have a gun on the job!
Bacon, işinde silahın olamaz!
If you can do a better job, let's see you hit it, yeah.
Daha iyi bir iş başarabilirsen, ona vurduğunu görelim, evet.
McQueen still has a chance just go do your job yes sir and take off that spoiler and those racing tires you look ridiculous you are a trainer, remember not a racer!
Şimdi git Ama ama Bay McQueen hala bir şansı var Git ve işini yap Tabi efendim
My interns could've done a better job.
Stajyerlerim daha iyi bir iş çıkarmalıydı.
They need helicopter transport for a survey job.
Harita çıkarmak için helikopter nakliyesi gerekiyor.
So it's a superficial job, then.
Yani yüzeysel bir iş çıkarıyor.
I have to forgo all that and grow balls of steel to do this job, and it's... it's a bitch, let me tell you, sometimes...
Bu işi yapabilmek için tüm bunları bir kenara bırakıp çelik gibi taşaklı olmam lazım. Bu iş de bazen adamın canına okuyor bak.
They did a lousy job fixing that car.
Tamir etmeyi becerememişler işte.
Dad, you've always done a great job protecting Gotham City.
Baba, Gotham Şehri'ni korurken her zaman harika bir iş çıkardın.
Batman's been on the job for a very, very, very, very, very, very, very, very long time.
Batman bu işte çalışalı çok ama çok ama çok ama çok ama çok, çok, çok uzun zaman oldu.
Called the sheriff's office but the girl there was kind of a nut job.
Şerifin ofisi olarak anılır Fakat oradaki kız bir tür fıstık işiydi.
I am considering finding a new job.
Yeni bir iş bulmayı düşünüyorum.
No guns, no drugs, just a new job, off the books.
Silah yok, uyuşturucu yok, sadece kayıt dışı yeni bir iş.
I heard he got a new job.
Yeni bir işe girmiş diye duydum.
I didn't mean to say it like that I just, you don't have a typical job.
Öyle demek istemedim kendine özgü bir işin yok.