A moment of your time translate Turkish
258 parallel translation
Can I have a moment of your time.
Bir dakikanızı alabilir miyim? "
I'd like to take a moment of your time to acquaint you with our airplane.
Uçağımız hakkında bilgi vermek için zamanınızı almak isterim.
- Uh, may I have a moment of your time?
- Ee.. çok kısa zamanınızı alabilir miyim?
May I take up a moment of your time?
Acaba biraz vaktinizi alabilir miyim?
Sorry to disturb you, Mr. Farnsworth, but Miss Logan is downstairs and asks if she might have a moment of your time.
Rahatsız ediyorum, Bay Farnsworth, Bayan Betty Logan aşağıda ve bir dakikanızı alabilir mi diye soruyor.
Could I have a moment of your time?
Biraz zamanını alabilir miyim?
Just a moment of your time.
Sadece bir saniyenizi.
Thomas, can you spare me a moment of your time?
Thomas, bana biraz zaman ayırır mısın?
I know what an important part voyeurism plays in your daily life... but would you mind if I take up a moment of your time?
Röntgenciliğin günlük hayatınızda önemli bir yer tuttuğunu anlıyorum... ama bana biraz zaman ayırabilir misiniz acaba?
A moment of your time.
Bir dakika beni dinleyin.
Quiet down. I just want a moment of your time, folks.
Sessizlik. Sadece birkaç dakikanızı alacağım, dostlarım.
I wonder if I might trouble you for a moment of your time?
Sizi birkaç dakikalığına rahatsız edebilir miyim?
Hey, Lise, a moment of your time.
Hey, Lise, biraz vaktin var mı?
Can we have a moment of your time?
Biraz zamanınızı alabilir miyiz?
Could I just have a moment of your time?
Sadece bir kaç dakika.
A moment of your time for 16 years.
16 yılda ilk kez bir dakika.
Mr. Garibaldi, a moment of your time?
Bay Garibaldi, biraz konuşabilir miyiz?
Captain, a moment of your time, please.
Kaptan, biraz vaktini alabilir miyim?
A moment of your time, please.
Biraz zamanınızı alabilir miyim?
- Just a moment of your time.
- Sadece konuşmak istiyoruz.
Dr. Ross, just a moment of your time.
Dr. Ross, sadece biraz konuşmak istiyoruz.
The grand exalted leader requests a moment of your time.
Yüce lider vaktinin bir dakikasını istiyor.
Sorry to interrupt everyone. Just a moment of your time.
Kestiğim için özür dilerim, dostlarım.
May I have a moment of your time?
Bir dakikanızı alabilir miyim?
I'll only take a moment of your time.
Çok kısa sürecek.
May I take a moment of your time?
Biraz vaktinizi alabilir miyim?
Assistant Director Kersh, may I please have a moment of your time?
Müdür Yardımcısı Kersh, bir dakikanızı alabilir miyim?
Mr. Kincaid. If I might have a moment of your time.
Bay Kinkaid bir dakikanızı alabilir miyim?
Ensign, I require a moment of your time.
Teğmen, birkaç dakikanın bana ayırmanı istiyorum.
Now, if I could just have a moment of your time...?
Şimdi, biraz zamanını alabilir miyim...?
Wally, if I may have a moment of your time? Look at this shot.
Eğer biraz bana zaman ayırabilirsen.
Walt, I wonder if I can take a moment of your time?
Biraz zaman ayırabilir misiniz diye merak ediyordum.
Ladies and gentlemen, a moment of your time, please.
Bayanlar baylar, bir saniyenizi alayım.
Could I have a moment of your time?
Biraz vaktinizi alabilir miyim?
Mr Mugatu, if I could just have a moment of your time.
Bay Mugatu, bana eğer birazcık zaman ayırabilirseniz.
Just a moment of your time...
sadece biraz zamanınızı ayırmanızı...
He only wants a moment of your time.
Sadece biraz vaktinizi almak istiyor.
A moment of your time, if I may? I don't talk to unattractive strangers.
Rolls Royce sizin mi?
Do you mind if we steal just a moment of your time?
Hayatınızdan küçük bir parça çalmamızın bir sakıncası var mı?
I'm so sorry to intrude, but I wondered if I might beg a moment of your time.
Araya girdiğim için özür dilerim ama bir dakikanızı alabilir miyim?
I want a moment of your time.
Senin zamanından istiyorum.
If I could get a moment of your time.
Bir saniyenizi alabilir miyim?
Suspended in time and space for a moment, your introduction to miss janet tyler, who lives in a very private world of darkness, a universe whose dimensions are the size, thickness, length of the swath of bandages
Zaman ve mekanı bir süreliğine durduruyoruz. Bayan Janet Tyler'ı tanıdınız. Kendine özel karanlık bir dünyada yaşıyor.
I take only a moment more of your time only to apologise to this court for taking up its valuable time.
Son bir saniye daha istiyorum ki değerli vaktini aldığım için mahkemeden özür dileyebileyim.
There comes a moment in time when your abjection of pigs, when you think about the future, becomes even more cynical.
Geleceği düşünürken, an geliyor,... sizin domuzların sefilliği çok daha gülünç hal alıyor.
Ladies and gentlemen, if I may steal a moment of your valuable time,
Bayanlar, baylar, değerli zamanınızdan biraz çalacağım.
Please! I'll only take a tiny moment of your time.
Çok az vaktini alacagim.
And in case you think this is a moment of humor, a time to be joking, a time to be poking your neighbor in the ribs, I ask you to please put yourself in a Bolivian's place.
Eğer bunu mizahi bir olay, bir espri konusu veya komşunuza anlatıp güleceğiniz bir olay olarak görüyorsanız kendinizi bir Bolivyalının yerine koymanızı rica ederim.
May we have a moment of your so valuable time?
Değerli vaktinizden biraz çalabilir miyiz?
Oh, don't worry, Doctor, I'll just take a moment of your precious time.
Endişelenme, doktor. Değerli zamanından sadece bir dakika alacağım.
Sir permission to speak sir. lf l could just have a moment of your valuable time...?
Efendim, konuşmak için izin istiyorum.