English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / A river

A river translate Turkish

4,144 parallel translation
There are trees and there's a river.
Ağaçlar ve bir nehir var.
A river... of emotion...
Duygu seli...
In those days, I had a cleaver in each hand... from South Heaven Gate to Penglai East Road chopping back and forth for three days and three nights... blood flowed like a river... just chopping up and down
Sahip olduğum altın uçlu asa ile Cennetin Güney Kapısından Penglai Dağı'na kadar üç gün, üç gece durmadan ortalığı ateş gibi kasıp kavurdum. Kan su gibi aktı.
Where I am going, there is a river of wine... and women... Women that are more beautiful than in the Shah's harem.
Nereye gitsem, orada bir şarap ırmağı var ve kadınlar Şahın haremindekilerden bile daha güzel kadınlar.
Like a river of shit, on and on.
Sürekli akan boklu bir nehir gibi.
Ah! A river!
Nehir!
I didn't want him to step over a river of shit every time he stepped through his front door.
Kapıdan dışarı her adım attığında gübre nehrine basmasını istemedim.
You have heard the phrase'Time is a river'?
"Hayat bir nehir gibidir" diye bir söz duydun mu?
He told you time is a river?
Sana zamanın bir nehir olduğunu mu söyledi?
CONGREGATION : a'Peace like a river
# Bir nehir gibi Barış
Time is a river, and there are members of our fraternity who have learned to navigate it - both upstream and downstream.
Zaman bir nehirdir,... ve kardeşliğimizin bazı üyeleri, bu nehirde hem akıntıya karşı, hem de akıntı yönünde yolculuk yapabilir.
Time... is a river.
Zaman bir nehirdir.
Like even a river or a dove or a tree can become dangerous.
Mesela bir nehrin, bir güvercinin ya da bir ağacın tehlikeli olabilmesi gibi.
Just imagine... a river... in total darkness.
Tamamen karanlığa gömülmüş bir nehir düşünün.
One, a stream smaller than a river.
Dere : Irmaktan küçük su.
Tumbling through the veins like a pebble in a river.
Nehirdeki çakıllar gibi dönüp duruyordur.
He told me that you would not let him read Rousseau until he could swim across a river.
O, izin verdiğinizi söyledi Rousseau yu okumayı.. Nehri geçtiğinizi de
This is a river.
Bu bir nehirdir.
There's a river down there, it's got to be the Yellow Jacket.
Aşağıda bir nehir var, Yellow Jacket nehri olmalı.
The Avre part is a river.
- Evet, Avre kısmı bir nehir.
"Time - it is a river, where Ruby will be the beginning, a harbinger of the end."
"Zaman - bie nehirdir. Yakut'un başladığı yerde sonun habercisi olacak."
Cry me a river.
- Aman ne mühim!
And next up an our tour is the L.A. River.
Ve turumuzda sırada Los Angeles nehiri var.
Now, this here, in this box, is a genuine canebrake rattler pulled this very day from a rock crevice alongside the Cumberland river, which is how I know your sister hadn't had a chance to milk it
Elimdeki bu kutunun içinde Cumberland nehrinin kıyısındaki bir kaya oyuğundan daha bugün yakalanan hakiki bir çizgili çıngıraklı yılan var.
You would have to build a raft, and then hit down the river.
Bir sal yapardın, sonra nehir aşağı giderdin.
The Russians were crossing the Volga to gain a foothold on the other bank and keep the Germans from taking the city and the river access.
Ruslar, Volga Nehri'ni geçip... diğer kıyıda Almanların nehir aracılığıyla... şehre... girmelerini engelleyeceklerdi.
Five men, charred by two years of fighting, blown by the wind from the big towns and backwaters of our huge country to a city spread along the banks of a great river.
İki yıldır savaşan beş adam... büyük ülkemizin büyük şehirlerinden ve kırsal kesimlerinden... muazzam bir nehrin kıyısında uzanan... bir şehre yol aldılar.
One day he was saving a child by the river.
Birgün nehirde boğulmakta olan bir çocuğun yaşamını kurtardı.
All right, my next guest is a famous pilot who safely crashed his plane into the Hudson River.
Sıradaki konuğum, uçağını Hudson Nehri'ne sorunsuzca indiren meşhur pilot.
Pretend you're floating on a wild river and you're very, very scared.
Vahşi bir nehirde boğuluyormuş gibi yap. Ve çok, çok korkmuş gibi.
ALL : a'There's a land beyond the river
# Orada nehir ötesinde bir arazi var
And when the Delaware river is less polluted than it's been in 50 years... it's holding up a real glass of its water and seeing how clear it is.
Ve Delaware nehri son 50 yılda olduğundan daha az kirli olduğunda... suyundan bir bardak alıp ne kadar temiz olduğunu görmek...
When Oren gets a jury to weep a river of snot over this dead girl, when Gaffney goes tits up because you can't afford to pay a seven-figure award in damages, when you all get booted out of office, and I lose to Chase,
Oren, jürinin bu kızın ölümü için salya sümük ağlamasını sağlarsa, milyonluk tazminatı ödeyemediğin için
We gotta get to the river.
Houston'a geçmişler.
That river has been flowing over a million years.
Bu nehir bir milyon yıldan fazla zamandır akıyor.
On the East River, residents are protesting the building of a high-rise near a soccer field, and union members are protesting the United Brotherhood of Carpenters'new leadership.
Doğu Nehri'nde mahalle sakinleri bir futbol sahasının yakınına yüksek bir bina inşaatını protesto ediyor ve sendika mensupları Birleşmiş Marangozlar Kardeşliği'nin yeni başkanlığını protesto ediyor.
We can follow the river up a ways, but the tracks won't be good once the sun goes down.
Nehiri yukarı doğru takip edebiliriz, ama karanlık çökünce patikalarda yürümek zorlaşır.
Grant replies that Stones River was not a victory.
Grant cevap verir ve Stones River savaşının zaferle sonuçlanmadığını söyler.
- Can us make it back across the river to Texas. - Yes.
- Nehirden Teksas'a geçmemizi sağlayabilir.
The River Nile, you ignorant son of a bitch.
Nil Nehri seni cahil onun bunun çocuğu.
Our goal is to pass a Watershed Act for the Delaware River.
Delaware lrmağı için bir Su Havzası Yasası çıkarmayı hedefliyoruz.
We are pushing a bill called the Delaware River Watershed Act and I think it's going to bring about 5,000 jobs into Peter's districts over the next three years.
Delaware Nehir Havzası Yasası adında bir tasarı hazırlıyoruz ve önümüzdeki üç yıl içinde Peter'ın bölgelerine 5000 iş olanağı getireceğini sanıyorum.
A beautiful house, horse trails, river in our backyard.
Güzel bir ev, arkamızda bir nehir, atlar için yolumuz var.
He lived by the river in a beat-up caravan and his girlfriend had left him and he'd shot himself underneath the chin but he survived that.
Nehrin kıyısında eski bir karavanda yaşıyormuş,... ve kız arkadaşı onu terketmiş,... o da çenesinin altından kendini vurarak intihar etmiş ama hayatta kalmış.
Anyway, I've been running a little pony ranch just outside of Sun River.
Her neyse, hemen Sun River'ın dışında küçük bir midilli çiftliğinde çalışıyorum,
This is a giant development smack on the river mouth.
Bu nehir ağzına koymak için büyük bir yer.
We close the pumps, they'll be drinking from the river in a day.
Kapatacak olursak, gün geçmeden dereden su içmeye başlarlar.
You think I was born yesterday floating down the river on a banana boat?
Nehirde yüzen bir muz teknesinde... dün doğduğumu mu sanıyorsun?
Votan river otter is a very difficult dish to master.
Votan nehir samuru öğrenilmesi çok zor bir yemektir.
Then I found a bridge... over the river.
Sonra nehri geçen köprüyü buldum.
The victim's symptoms resemble river blindness, but the difference is those parasites were transmitted through the bite of a fly and migrate through the skin.
Kurbanın semptomları, nehir körlüğüne benziyor ama farkı şu ki o parazitler sinek ısırığıyla taşınırlar ve deriye geçerler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]