Abandoned translate Turkish
6,533 parallel translation
He's been perfectly stable and happy, and completely abandoned this fictious "Malcolm" character.
Son derece dengeli ve mutlu. Kurgusal "Malcolm" karakterini de tamamen geride bırakmış.
Abandoned.
Terk edilmiş.
Abandoned building.
Terk edilmiş bina.
Abandoned building, 47th and 12th, second floor.
47 ve 12nin kesişiminde terk edilmiş bina, ikinci kat.
Assaulting a cop in an abandoned building on 12th.
12. caddedeki terk edilmiş binada bir polise saldırmış.
How could I live with myself if I abandoned my duty?
Görevimden cayarsam nasıl yaşayabilirim ki?
Jerry, what do you got on the abandoned factory?
Jerry, terk edilmiş fabrikayla ilgili ne buldun?
We think he abandoned a jacked pickup in Lincoln Heights.
Çaldığı bir pikabı Lincoln Tepesi'nde bıraktığını düşünüyoruz.
Plant's been abandoned, so it hasn't been maintained.
Santral terk edilmiş, o yüzden bakımı yapılmamış.
There's a lot of buildings there, but only one abandoned high school.
Orada binaların bir sürü var, ama sadece bir lise terk.
The love of your life died abandoned and in despair in the slum they call the Court of Miracles.
"Hayatının aşkı" Mucizeler Sokağı adındaki kenar mahallede terk edilmiş ve umutsuzluk içinde öldü.
Ask him if it's true that he abandoned you in the Court of Miracles.
Mucizeler Sokağı'nda seni terk ettiği doğru muymuş sor.
An abandoned factory full of broken machines.
Bozuk makinelerle dolu terk edilmiş bir fabrika.
He will feel abandoned, and people will get hurt.
Kendini terk edilmiş hissedecek ve insanlar zarar görecek.
Abandoned by his father when he was 12.
Babası tarafından 12 yaşında terk edilmiş.
It's abandoned.
Terk edilmiş bir yer.
You remember that party we threw at the abandoned barn we broke into?
Gizlice girdiğimiz terkedilmiş ahırda verdiğimiz partiyi hatırlıyor musun?
She's in an abandoned greenhouse.
Terk edilmiş bir serada.
I see we've abandoned our traditional green. Trying something different.
Hep alıştığımız yeşilden vazgeçmişsin.
Yeah, but top of his list has to be his mother who abandoned him and his brother, right?
Evet, ama onun listesinde üst annesi olmak zorunda Kim onu terk ve kardeşi, değil mi?
Not only abandoned them.
Sadece onları terk değil.
- Well, there's the old power plant, or maybe an abandoned subway tunnel.
- İyi, eski bir elektrik santrali var, ya da belki de terk edilmiş bir metro tünelinde.
An abandoned building, which miraculously still has electricity, will be involved.
İşin içinde, mucizevi şekilde halen elektriği olan terkedilmiş bir bina olacak.
And in March of 2009, another victim, and another victim in March 2007, though she was burned up in an abandoned warehouse, not a vacant residence.
Ve 2009 Mart'ında, bir başka kurban... Ve Mart 2007'de de bir başka kurban... Gerçi kız terkedilmiş bir depoda yakılmış, boş bir konutta değil.
Lieutenant Provenza is leading an extensive search through all the abandoned homes in that area, but we need more resources.
Komiser Provenza bölgedeki tüm terkedilmiş evler için kapsamlı bir arama yürütüyor. - Ama daha fazla kaynak gerek.
Are you sure we have every abandoned house on the DWP no-electricity list?
Su ve Elektrik Dairesi'nin elektriksizler listesinde her bir terkedilmiş evin olduğundan emin misiniz?
And any, uh, plan that I had for my next attempt should be considered abandoned as foolhardy... Not to say, unworthy.
Bir sonraki teşebbüsüme dair bütün planlarım gözü kara ve değmez olarak değerlendirilerek, vazgeçilecek.
We were so damn hungry for that... coal seam, we didn't think the abandoned Blanton Bridge would weaken the tunnels, but... we was wrong.
Kömür çıkartmak için öyle gözümüz dönmüştü ki terk edilmiş Blanton Köprüsünün tünelleri zayıflatacağını düşünmedik ama... hata etmişiz.
I can't believe I abandoned her.
- Onu terk ettiğime inanamıyorum.
I just need to clarify something about what Audrey and her friends found at that abandoned hospital.
Audrey ve arkadaşlarının terk edilmiş hastanede ne bulduklarını açıklığa kavuşturmam lazım.
Piper Shaw confessed to her crimes in classic villain fashion, but she didn't explain who attacked her and Will Belmont in that abandoned building.
Piper Shaw suçlarını klasik kötü adam tarzı itiraf etti. Ama o terk edilmiş binada ona ve Will Belmont'a kimin saldırdığını açıklamadı.
It was abandoned three days ago.
Üç gün önce terk edilmiş.
Mr Raworth and I found him abandoned, dying,
Bay Raworth ve ben yaz başında demiryolunda terk edilmiş ve ölmek üzereyken onu bulduk. - Niye?
Looks like it's in pretty good shape, too, - for being abandoned.
Terk edilmiş olduğu halde gayet iyi durumda.
Nope, not the one in the abandoned Bennigan's.
Hayır, terk edilmiş Bennigan dükkânında olan değil.
- Did I mention he abandoned my mother - and humiliated my family?
- Annemi terk ettiğini ve ailemi küçük düşürdüğünü söylemiş miydim?
In an abandoned warehouse in Red Hook.
Red Hook'taki terk edilmiş bir depoda.
Seven years of searching, dead end after dead end, and now I've abandoned everybody who needs me to go on a wild goose chase.
Yedi yıllık arama, çıkmaz ardına çıkmaz, ve şimdi de bana ihtiyacı olan herkesi 554 00 : 30 : 52,680 - - 00 : 30 : 53,990 umutsuz bir takip için yalnız bıraktım. Hayır.
In one of the tropical moon caves, I found an abandoned nest of eggs.
Tropikal ay mağaralarından birinde terk edilmiş yumurtalar buldum.
I'm in a warehouse, I think, or, I don't know, a factory, something that's abandoned.
Bir depodayım sanırım, ya da bilmiyorum fabrikada olabilir terk edilmiş bir yerdeyim. - Tamam.
Target needs privacy- - abandoned factory, warehouse.
- Hedefin gizliliğe ihtiyacı var. - Terk edilmiş fabrika, depo.
Hey. Found something. Abandoned industrial park off route 7.
Bir şey buldum. 7. güzergâhın dışında terk edilmiş sanayi parkı.
Abandoned industrial park, route 7.
Terk edilmiş sanayi parkı, 7. güzergâh.
Parking authority found it abandoned this morning on a curbside in the Bronx.
Otopark idarecileri arabayı bu sabah Bronx'ta bir kaldırım kenarında terk edilmiş bulmuş.
Abandoned the family, yeah?
Ailemi terk ettim.
A secure, abandoned building by the water.
Suya yakın, terk edilmiş, güvenli bir binaya.
And then he abandoned her.
Sonra Theseus onu terk etti.
It seems to be abandoned.
Terk edilmiş gibi görünüyor.
Your father abandoned her too.
Baban onu da terk etti.
I'm afraid it is we who are abandoned, Dr. Adler.
Bir başına bırakılan taraf korkarım ki biziz, Doktor Adler.
The place is completely abandoned.
Tamam, bir yer kaldı.