English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Abides

Abides translate Turkish

40 parallel translation
He's just... he's a very dangerous man because he doesn't really have a code that he abides by.
Çok tehlikeli biri ; çünkü onun diğerleri gibi uyması gereken bir kanunu yok.
Behold His glory Behold the truth that abides in us.
Ona şan ve şeref ver gerçek her zaman bizimle kalsın.
You are a devil that abides by netherworldly principles a beast, a devil... one whose disguise is human one so evil that even Buddha cannot save you now.
Cehennemin kurallarına boyun eğmesi gereken bir şeytansın insan kılığına bürünmüş bir canavar, bir şeytan öyle ki, artık seni Buddha bile koruyamaz.
Yeah. Well, the Dude abides.
Evet, bilirsin, Ahbap aldırmaz...
The Dude abides.
Ahbap aldırmaz...
And love still abides... In my anguished heart...
Ve aşk hala çarpar... kederli yüreğimde.
And love still abides... In my heart...
Ve aşk hala çarpar... yaralı yüreğimde.
Yeah! The son abides by his father's wishes.. .. and the father by the'wish of the wealth'!
Evlat babasının isteklerine itaat eder ve baba da "zenginlik isteğine" itaat eder.
yeah, well, the dude abides.
- Evet. Ahbap aldırmaz.
the dude abides.
"Ahbap aldırmaz."
Everything abides by its own law.
Herşeyin kendine has kuralları vardır.
And he who owes his good fortune to the numbers, abides in them.
Ve rütbesini rakam oyunlarına borçlu olan... buna boyun eğmek zorunda kalır.
Let us praise the Lord who saves us and abides with us.
Bizi kurtaran ve bizimle beraber olan Tanrı'mıza şükredelim.
- " The Dude abides.
- "Yolumu izleyin."
My master firmly believes that a person who fails to fully utilise the pieces in his hand, because he abides by some superficial rules, is a fool.
Efendime göre, birtakım yapmacık kurallar yüzünden elindeki taşlardan en iyi şekilde yararlanamayan kişi, aptalın tekidir.
Not only he doesn't abides by what he preaches... but also, he uses the church to his advantage.
Sadece vaazlarına uymadığı için değil, aynı zamanda kiliseyi çıkarları için kullandığı için.
God is love, and whoever abides in love abides in God.
Tanrı sevginin kendisidir. Sevgiye inanan, Tanrı'ya inanır Tanrı da ona.
Paul : Yeah, sound abides by its own rules.
Ses kendi kurallarına göre hareket eder.
We insist that everyone abides by it.
Sokağa çıkma yasağımız var.
Death abides in the hard labor of a rail gang, or the searing heat of a prairie fire.
Ölüm, demiryolu işçilerinin ağır çalışmasının da çayırdaki yangından yükselen korkunç ısının da bir parçasıdır.
Death abides at the bottom of a whiskey bottle or the smoking end of a gun.
Ölüm, viski şişesinin dibinde de dumanı tüten silahın ucunda da kendine yer edinir.
But, yes, brothers, death abides and he will reap his dark harvest.
Evet kardeşlerim. Ölüm mutlaka gelir ve hasadını kaldırır.
And Pope says he is determined to support us. But as you know, with his condition that our church abides him.
Papa bize askeri destek sağlamakta kararlı olduğunu söyledi ancak bildiğiniz gibi kilisemizin kendisine tabii olması şartıyla.
But when you depart from me sorrow abides and happiness takes his leave.
Oysa siz gidince mutluluğum yerini hüzne bırakıyor.
" Mothering Earth abides our missteps.
"Bizim yanlış adımlarımıza doğa ana katlanır."
He who dwells in the shelter... Of the most high who abides in the shadow of the almighty...
O ki bize sığınak olur kudretli Tanrının gölgesinde kalır...
I'm speaking to the lost soul that abides in this place.
Bu mekânda ikamet eden kayıp ruh ile konuşuyorum.
I'm talking to the lost soul that abides in this place.
Bu evde ikamet eden kayıp ruh ile konuşuyorum.
But the same truth still abides.
Ama aynı gerçek kalır.
Generations come and go, but paperwork abides.
Nesiller gelip geçse de evrak işleri baki kalır.
And I feel there the opportunity not solely to correct the darkness of the world in which I serve, but also that which abides in my own heart.
Ve yalnızca hizmet ettiğim dünyanın karanlığını değil bunun yanında kalbimin içinde devam eden şeyi de düzeltmek için bir fırsat olduğunu hissediyorum.
To make certain the earth abides in natural contentment...
Dünyanın doğayla uyum içinde olmasını sağlamak için.
"God is love and whoever abides in love abides in God."
Tanrı aşktır ve onun aşkıyla dolu olan herkes Tanrı'nın gözetiminde olur.
While we respect state sovereignty and the rule of law, Colonel, we're regrettably facing a substate adversary who abides by no rules.
Ülke bağımsızlığı ve kanunlara saygılı olsak da, Yarbay... Maalesef, kurallara itaat etmeyen muhaliflerle karşı karşıyayız.
Not while he abides at leoch. As the laird's nephew And as a healthy man at arms, he has no choice.
Toprak sahibinin yeğeni ve sıhhati yerinde bir adam olarak başka bir şansı yok.
Greatness abides in the Way and in life.
Büyüklük, Yol'da ve hayatta bulunur.
The plan abides.
Uçak beklesin.
Senator Gibson and I have our political differences, but we are united, Democrat and Republican alike, in our commitment to ensure that even the president of the United States abides by the rule of law.
Senatör Gibson'la politik farklılıklarımız var. Ama şu an Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin de olduğu gibi Birleşik Devletlerin Başkanı'nın bile yasaların koyduğu kurallara uyduğundan emin olmak için verdiğimiz söz doğrultusunda bir birliğiz.
HE THAT LOVES NOT ABIDES IN DEATH
SEVMEYEN ÖLÜMDE YAŞAR
I presume your love for the child abides.
Sanırım çocuğa olan sevginiz sürüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]