English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Acar

Acar translate Turkish

6,293 parallel translation
On my return, I went to turn on your oven, which of course, was a fool's errand because on opening it, I did discover it is in fact a library.
Döndüğümde fırınını açmaya gittim ama elbette ki hiçbir sonuca varamadım çünkü açar açmaz,... aslında bir kitaplık olduğunu anladım.
Ivy, can you go a little deeper with that thought?
Ivy, bu düşünceni biraz daha açar mısın?
Look, with stern behind us, we can open up clubs in Miami and Vegas end of next year.
Bak, Stern'i arkamıza alırsak önümüzdeki sene bitmeden Vegas ve Miami'de kulüp açarız.
We are healed. Ready to begin anew.
İyileşip, yeni bir sayfa açarız.
They say one throw can make a thousand cuts.
Birisine bir kere fırlatınca bin tane yara açar derler.
All secrets do is cause trouble.
Bütün sırlar başımıza bela açar.
I know he's not answering your calls, but he's gonna answer mine.
Aramalarına neden cevap vermediğini biliyorum. Fakat benim telefonumu açar.
Road leads directly there.
Yol doğrudan oraya açar.
If I can land this client alone, I'll be that guy.
Eğer bu müşteriyi bağlarsam o ofisi garanti ben açarım.
- Where the fuck have you been?
[ZAFER TELEFONU ÖFKE İLE AÇAR] - Neredesin lan sen?
I mean, sure we may flatten out or make a hole in the shape of our bodies, but we're not gonna survive it.
Eminim son sürat düşeriz ve vücudumuzun şeklinde delik açarız ama ölürüz de.
Or I put a hole in her head.
Yoksa kafasında bir delik açarım.
- My dad will get it in his office.
- Babam odasından açar.
A mirror that size will only lead to vanity.
- O boydaki aynalar kibre yol açar.
Bill, in the meantime, would you mind turning the water back on?
Bill, bu arada suyu tekrardan açar mısın?
My staff usually opens the office, turns on the lights.
Genelde ofisi ekibim açar, ışıkları da.
You know, it allows us to rule out techniques that weren't effective this time but next time you'll be open to other techniques.
Bu seferlik etkili olmayan teknikleri göz önüne alırız ama gelecek seferki tekniklerin de önünü açarız.
And maybe one in Miami or Vegas.
Belki sonra Miami ve Vegas'ta da açarız.
No, I got it.
- Hayır, ben açarım.
♪ A world where roses bloom
# Dünyamda güller açar #
And that creates a what?
Peki bu neye yol açar?
Open!
Açar mısınız?
Get the curtains
- Perdeleri açar mısın?
So like I said, when one of our agents is involved in criminal activity, we open a pro forma inquiry.
Dediğim gibi, ajanlarımızdan biri suça dahil olduğunda onun için geçici bir soruşturma açarız.
What?
Bir galeri açarım.
And switch to the hockey game'cause my Canucks are going to bury the Bruins, yo.
Bir de hokey maçını açar mısın? Çünkü Canucklar'ım Bruinler'i gömecek, yo!
Because the beach ones- - you're gonna run into a lot of trouble with lens and sand and wind.
Çünkü sahiller kum ve rüzgarla lenslerde başınıza bela açar.
Mr. Houk!
Bay Houk! - Kapıyı açar mısınız lütfen?
I put in a work order on Monday.
Pazartesi günü iş emri açarım.
Opens your soul to the great spirit.
Ruhunu yüce ruha açar.
Care to shed a little light on that for me?
- Konuyu benim için biraz açar mısın?
♪ Yeah, tune your set to Channel 2... ♪
Evet, açar 2. kanalı...
Well, people on warfarin can bleed excessively, even from minor wounds.
Varfarin, insanlarda çok fazla kanamaya yol açar, çok küçük yaralarda bile.
Now, please, I need you to open this coffin.
Şimdi, lütfen tabutu açar mısınız?
Would you be so kind as to open the lid on this coffin?
Rica etsem tabutun kapağını açar mısınız?
Quite right. But if he is innocent, that raises a rather troubling question.
Doğru ama masumsa bu epey sıkıntılı bir sorguya yol açar.
- Let me put the tray, miss?
- Tepsiye yer açar mısınız hanımefendi?
Hard work and discipline will lead to strength in character.
Sıkı çalışma ve disiplin olacak karakter gücü yol açar.
Mr. Karsten, could you please open the door?
Bay Karsten, rica etsek kapıyı açar mısınız?
And if you try to fight back, I will sue you.
Eğer karşı koyarsan sana dava açarım.
They're worried he could sue us.
Hakkımızda dava açar diye endişeleniyorlar.
These injuries represent the minimal amount of fracturing that could be sustained to a healthy adult passenger.
Bu yaralar, sağlıklı yetişkin yolcu üzerinde minimum kırığa yol açar.
Universal Keys!
Her kapıyı açar!
Jesus opens the door, looks in, and what does he see?
İsa kapıyı açar, içeri bakar ve ne görür?
Imagine what the power of time travel could do in that maniac's hands.
Zaman yolculuğunun gücü o manyağın ellerinde nelere yol açar, düşünün.
About once every million years, a small asteroid collides with the Earth, causing a similar amount of devastation.
Yaklaşık her milyon yılda bir, Dünya'ya küçük bir göktaşı çarpar ve ufak çaplı bir zarara yol açar.
Blunt force trauma leads to internal hemorrhaging.
Künt travma açar iç kanamadan için.
Open your mouth for me.
- Ağzını açar mısın?
Question them again at your peril.
Onları sorgulamaksa başına dert açar.
You, me, and Jory can start over, start a new life.
Sen, ben ve Jory baştan başlarız yeni bir sayfa açarız.
We can start over.
Yeni bir sayfa açarız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]