English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Accelerate

Accelerate translate Turkish

435 parallel translation
We can still do this if we can get the engine started before he takes over and accelerate to escape velocity.
Bunu hala yapabiliriz. O kontrolü almadan önce motoru çalıştırabilirsek ve kaçış hızına çıkabilirsek...
As long as I'm holding on to you, you can't accelerate worth a damn.
Sana tutunduğum müddetçe, bir gıdım bile hızlanamazsın!
You can accelerate all you want, but you're not able to match the speed of lightning.
İstediğin kadar hızlandırabilirsin ama bir yıldırımın hızına ulaşamazsın.
Regardless of how much you accelerate, you must be able to control it.
Ne kadar hızlanırsan hızlan, kontrol edebilmelisin.
Tell me, when you accelerate, what does it look like to you?
Bana anlatsana, hızlandığın zaman nasıl görüyorsun?
I admit I never asked for these powers, but if I can save even one person by using them, then I'm going to accelerate without a second thought,
Kabul ediyorum, bu güçleri ben istemedim. Ama bunları kullanarak bir insanı bile kurtarabileceksem o zaman bir an bile düşünmem hızlanırım!
Joe, Accelerate like you did that day!
O gün yaptığın gibi hızlan!
Why can't I accelerate like I did before?
Neden daha önce yaptığım gibi hızlanamıyorum?
For machines that produce other machines... which in turn accelerate the growth... of our own... production... of machines
Diğer makineleri üreten makineler için... büyümeyi hızlandıran... bizim.. yaptığımız... makineler.
We're committed to the trials, but I think it would be realistic to accelerate them as much as possible.
Bu duruşmalar bizim için çok önemli, ama mümkün olduğu kadar hızlandırmak daha gerçekçi olur.
Accelerate a reaction in his brain.
Beyninde bir tepki oluştur.
We're going to have to accelerate our training program.
Eğitim programımızı hızlandırmamız gerekecek.
Or try to accelerate... man's achievement's or progress.
Ya da hızlandırmamalıyız insanların başarılarını ve gelişimini.
All units accelerate.
Tüm birlikleri hızlandırın.
But your machine somehow manages to accelerate a timepiece. Together, we can open that vault.
Fakat sizin aletiniz zamanı bir şekilde hızlandırırsa beraberce kasayı açabiliriz.
More speed on the up, accelerate and...
Çıkarken daha hızlı, önce hız ver, sonra...
Now he's going to accelerate forward there - to wake up the neighbor.
Tam isabet. Komşuyu uyandırmak için ileri gidecek.
Your men's presence there could only accelerate the death of my son!
Bu konu ile senin hiç bir ilgin yok. Sadece oğlumun daha çabuk ölmesine sebep olursun.
Down there, on your right, don`t accelerate!
Aşağıda, sağında, hız yapma!
... accelerate the process already begun...
... çoktan başlamış süreci hızlandırarak...
Accelerate to attack speed.
Saldırı hızına çıkın.
It would tip off Dalchimsky and accelerate the sabotages.
Dalchimsky'yi kışkırtır ve sabotajları hızlandırır.
Accelerate to maximum possible speed.
Mümkün olan en yüksek hıza çıkın.
We will accelerate and climb 30 miles east of Sea Isle. ... to 590.
Hızlanacağız ve 48 km Sea Isle şehrinin doğusuna 48 km tırmanacağız 950'ye.
The right pedal causes us to accelerate while the left retards our speed.
Sağ pedal hızlanmamızı sağlarken, sol pedal fren yapmamızı sağlar.
Now all we have to do is accelerate back against the Earth's rotation until we've undone every rotation that's occurred since the 4th of June, 1944 :
Şimdi tüm yapmamız gereken Dünya'nın dönüş yönünün tersine doğru hızlanmak ta ki 4 Haziran 1944'den beri gerçekleşmiş her dönüşün gerisine gelene kadar.
When we try to accelerate other particles closer and closer to the speed of light, they resist more and more, as though they're getting heavier and heavier.
Başka parçacıkları ışık hızına yakın bir hıza çıkardığımızda onlar da sanki gittikçe ağırlaşıyorlarmış gibi daha da fazla direnmeye başlarlar.
Suppose that the spacecraft is designed to accelerate at 1 g so we'd be comfortable aboard it.
Mesela uzay aracı, ancak 1g kuvvetinde hızlanma ile yolcularını rahat ettirebilir.
Close encounters with these great worlds accelerate the Voyager spacecraft out of the solar system.
Bu büyük dünyalar yaklaşan Voyager'ı galaksi dışına yönlendirecek.
Duplicate this process to accelerate growth in salmon.
Bu süreç Somonların büyümesini iki kat hızlandırıyor.
My theory is that by feeding salmon treated with DNA-5 could accelerate the evolution a more primitive fish, as the coelacanth, which was discovered in this area a few years ago a local marine biologist.
Benim fikrim, DNA-5 katkılı balıkların yenilmesi daha ilkel balığın evriminin hızlanacağıdır. Kolakant gibi,... birkaç yıl önce bu bölgede yerel bir deniz bilimcisi... tarafından keşfedilmişti.
this leg here... you use to accelerate
Bu bacağınla. gaza basacaksın.
For that reason, we have decided to accelerate the process of forming a dance-band in our recreation club.
Bu nedenle, lokalimizde orkestra kurma işlemlerini hızlandırmaya karar verdik.
Shouldn't we accelerate or do you want them to catch us?
Hızı arttıracak mıyız, yoksa yakalanmamızı mı istiyorsun?
We'll have to accelerate our training program.
Çalışmamızı hızlandırmalıyız.
To accelerate your release.
Polis onu ne kadar erken yakalarsa, siz de o kadar erken özgürlüğünüze kavuşursunuz.
- Autobots, accelerate! - Starscream, prepare the null ray.
Ben, Decepticonların lideri Megatron,... ben ne dersem onu yapacaksınız.
- I would like to accelerate my appointment to CEO.
- Genel müdürle randevumu hızlandırmak istiyorum.
Let's accelerate!
Hareketlenin biraz!
Watch this baby accelerate!
Şu ivmeye bakın!
It would help to accelerate the process.
Her şeyin hızlanmasına yardımı olabilirdi.
How will you accelerate the build-up under the mantle without stressing the tectonic plates?
Cidden, yapısal ayakların artan gerilimindeki harmanın üstünde, inşaatı nasıl hızlandırmayı düşünüyorsunuz?
One must accelerate suddenly, appearing before the stag he intends to kill And articulate firmly when he devours it.
Öldüreceğimizi düşündüğümüz anda birden hızlanmak gerekir... Tam taşarken notaları sıkıştırmak...
Will accelerate disintegration process.
Bozulma sürecini hızlandırır.
One that has forced us to accelerate this entire process.
Tüm süreci hızlandırmaya zorlayan bir sıkıntı.
Does that mean you're not planning to accelerate your internship? Cut your research year and take early boards?
Yani tamamlaman gereken stajı daha kısa sürede bitiremeyeceksin gibi geliyor bana.
Of course, a symposium is the best way to accelerate the exchange of information.
Elbetteki bir sempozyum bilgi alış verişini hızlandırmak için en iyi yoldur.
There accelerate a lot because there is a very steep slope.
İleride çok hızlanmanız lazım, çok dik bir yokuş var.
In the curve accelerate!
Dönemeçte hızlan!
- Accelerate reaction time.
Karşılık verme hızlarını arttır!
The ships begin in a diamond-slot formation, and climb and loop backwards at a steep angle, and at the peak of the loop, turn over and accelerate in a new direction.
Gemiler dilim şeklini almaya başlarlar ve geriye doğru düğüm şeklinde dik bir açıyla tırmanışa geçerler. Düğümün en üst noktasında ters dönüp yeni yönlerine doğru hızlanırlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]