English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Actually it's

Actually it's translate Turkish

12,472 parallel translation
It's actually pretty tasty.
Aslında oldukça lezzetliydi.
It's actually our best seller in the store.
Mağazamızın en çok satan parçası.
Well, it's actually not done just yet.
Aslında henüz bitmedi. - Ne?
It's funny, my Uncle Phil, your former employer, who is so dynamic and always full of confidence, actually confided in me.
Tuhaf, Phil dayım ; eski patronun enerjik ve sorumluluk sahibi olan adam, bana derdini anlattı.
It's actually a very human thing to feel sad.
Üzgün hissetmek çok insansı bir duygudur.
I mean it's not something that I want to make into a career, but I actually enjoy it.
Bence kariyerime eklemek istediğim bir şey değil, ama yine de eğlenceli.
No, it's actually a problem for me.
Hayır, aslında benim için sıkıntı.
It's actually a very common medical procedure.
Çok yaygın bir tıbbi işlem.
It's actually not that far-fetched and within the realm of accepted science.
Bu bilimin kabul edilir sınırlarının çok da dışında değil.
[laughs] Oh, well... it's actually Alice Hoffman, now.
- Aslında artık Alice Hoffman.
You know, it's actually Bill, who in a way,
Bunların hepsi için asıl teşekkür etmem gereken Bill'dir.
I think, actually, it's gonna be nice to see them, both of them.
Bence aslında onları görmek hoş olacak. İkisini birden.
It's actually a really cool game.
Aslında cidden çok havalı bir oyun.
It'll just be a way of life, and that's great, but, wow, now for us, and for all those people that came before us, you know, that actually had to struggle against something, Right?
Hayatın bir yolu olacak ve bu harika.
It's pretty brilliant actually.
Bayağı dahice açıkçası.
I'm here because while you've decided to take some sort of, um, political stance on lids, it appears to absolutely no one's surprise that people actually like lids.
Buradayım çünkü kapakları çıkarmakla ilgili politik bir duruş yaptın insanlar şaşırmamış olsa bile kapakları seviyorlar.
Well, I'm sorry, actually, it's Daphne that comes in and asks...
Pardon, aslında Daphne gelip sormuştu.
It's actually an interesting sort of triumvirate between Spock, Bones, and Kirk.
Spock, Bones ve Kirk, ilginç bir üçlü oluşturuyor.
Yeah, like, you give it a chance, it's actually... both :
Aslında biraz düşünürsen o kadar da kötü bir film değil.
They're, like, actually a couple now. And, uh, I know I'm supposed to be cool with it, but, uh, yeah, it's hard... it's hard for me to be around them.
Ciddi ciddi sevgili oldular ve bunu sorun etmemem gerektiğini biliyorum ama onların yanında dolaşmak benim için çok zor.
Because that's actually how you pronounce it. "pakazani"?
"Pakistan" derken neden aksan yaptın?
Actually, Dad, it's Misty Holloway.
Aslında baba, Misty Holloway'di.
It's, uh... it's actually last year's.
Aslında geçen yılın dergisi.
That's not actually how it goes.
Aslında öyle olmak zorunda değil.
Oh, it's actually Wine-er.
Aslında Wine-er.
Actually, it was very complex.
Aslında, baya karışıktı.
Actually, it's kind of weird.
Aslında, biraz garip.
Columbia, actually, but it's not courage.
Columbia, aslında, ama bu cesaret değil.
Emily : Uh, dad, it's nickie, actually.
- Baba, aslında ismi Nickie.
Yeah, it's actually really good.
Evet gerçekten iyiydi.
It's actually pretty fun.
Bayağı güzel bir şey aslında.
I mean, it's a little tricky because they don't have a philtrum, so finding an anchor point for that mustache is actually... gonna be quite of a technological challenge.
Dudaklarıyla burunları arasında oyuk olmadığı için biraz uğraştıracak. O yüzden, bıyık için tutturma noktası bulmak teknolojinin dibine vuracak.
Yeah, actually, it's a movie, but yeah, hey.
Evet, aslına bakarsak, o bir film fakat evet.
And when I actually ran the race, I felt my hamstring like in the Cayman Islands, I had that issue, and I feel it was the fact that we were out there so long and I got cold and...
Ve yarış başladığında Cayman Adaları'ndaki gibi sakatlığımı hissettim, o sorunum vardı ve aslında orada çok uzun süre soğuk kaldığım için hissediyordum.
It's actually really nice to be back in the real world.
- Aslında gerçek hayata dönmek daha iyi gelecek.
It's actually really helpful.
Bu gerçekten çok yardımcı oluyor.
- It's actually pretty good.
- Aslında oldukça iyi.
Yeah, it's actually our busiest season.
Evet, aslında en yoğun olduğumuz dönem.
Actually, it's worth it not to have to eat that lasagna.
Aslında o lazanyayı yememek için değer.
Yeah, that sounds good, until you find out it actually means pork fried rice.
Evet, kulağa güzel geliyor, taa ki anlamının aslında kızarmış domuz olduğunu öğrenene kadar.
Like, what if I'm actually really nervous, but I put, like, all my emotions on mute or something just so I can get through it, and I wake up in like a year or a month or something and I realize that I'm trapped and I just totally freak out?
Eğer aslında cidden gerginsem, ama bununla başa çıkabilmek için duygularımı bastırıyorsam, ve sonra bir yıl ve ya bir ay sonra uyanıp kapana kısıldığımı farkedip çıldırırsam?
Because you know this world we live in it's actually full of happiness.
Çünkü biliyorsun ki yaşadığımız bu dünya aslında mutluluklarla dolu.
So, it's a little bit different, actually.
Ve aslına bakarsak o biraz farklı.
No, actually, it's pretty awesome.
Hayır, aslında epey güzel.
It's actually ironic now.
İronik olmuş aslında.
It's really well done, actually, you know.
Gerçekten iyi iş olmuş.
It's sweet, actually, the way you pretend he needs you.
Sana ihtiyacı olduğunu varsayman çok hoş aslında.
Actually, it's an extension.
Aslında, bir ek bina.
I mean, clearly he's involved, but he doesn't actually say it.
Yani belli ki bu işe bulaşmış... ama açıkca bir şey söylememiş.
It's actually even been better lately.
Aslına bakarsan son zamanlarda çok daha iyi.
Oh, no, it's actually just a cat café.
Ah, hayır, burası sadece bir kedi kafesi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]