English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Adar

Adar translate Turkish

118 parallel translation
I'll dedicate my life to mermaids like you
Hayatımı senin gibi denizkızlarına adarım
That mysterious force that pushes us towards the suffering ones... with a precise, caring and strong will... to help them, free them, save them?
Böyle gizemli güçleri hisseden birisi... kendisini büyük bir arzu ve kararlılıkla acı çeken zavallılara yardım etmeye... onları kurtarmaya adar.
Your commanding general, for instance.
Hepimiz kendimizi generallere adarız.
- We Germans are devoted to the truth!
- Biz Almanlar kendimizi gerçeğe adarız!
Offer her heart and her body to one man.
Kalbini ve vücudunu bir erkeğe adar.
Well, I come from the city and... well, I just... I don't know, I never felt so relaxed or had such peace of mind.
Ben şehirde büyüdüm tam olarak adlandıramıyorum ama asla bu adar huzurlu hissetmemiştim.
He have there of Allah only God, we adore only him, and let us devote all our devotion to him, against the liking of the inaccurate ones.
Allah'tan başka ilah yoktur,... O'na ibadet ederiz,... doğru yolda olmayanlar istemese de,... kendimizi tümüyle O'na adarız.
I'll put my faith in the good Lord and a little gunpowder.
Bütün inancımı Tanrıya ve silaha adarım...
Either Carrow's equipment is back in his garage by this afternoon, or I clear my desk of all my other cases... and dedicate my waking hours to making your life one miserable hell.
Ya Carrow'un alet edevatı bu akşamüstüne kadar garaja geri döner, veya masamdaki bütün öteki davaları bir kenara bırakırım... ve de çalışma saatlerimin tümünü hayatını acınası bir cehenneme çevirmeye adarım.
Look, I swear to God, if you do anything to him, if you touch one hair on his head,..... l will spend the rest of my life making sure you suffer.
Bak, Tanrı şahidimdir, ona birşey yaparsan, kılına zarar gelirse hayatımın geri kalanını senin acı çekmene adarım.
If you're brave enough to commit, I'll devote myself entirely to you.
Çaba gösterecek cesaretin varsa, kendimi tümüyle sana adarım.
She is very dedicated.
Kendini işine adar.
It's our role in history, and we offer ourselves up to it.
Tarihteki rolümüz budur, kendimizi o role adarız.
I mean, if you can use me, I'm a very committed person.
Eğer beni kullanabilirseniz kendimi yaptığım işe adarım.
But either we commit ourselves to this completely, or we don't do it.
Ama ya kendimizi bu amaca adarız ya da kılımızı kıpırdatmayız.
I've weathered more storms in my time than you can count.
Zamanında sayamayacagınız k adar cok fırtına atlattım.
- And miss Adar's speech? - Please...
Ve Adar'ın konuşmasını kaçırmayı mı?
- Adar...
- Adar.
Things don't just vanish, Adar.
Nesneler kendiliğinden ortadan kaybolmazlar, Adar.
Huge place, you live alone?
Bu adar büyük yerde yalnız mı yaşıyorsun?
January to April of 1973, Lee gives over to the filming of Enter the Dragon.
1973'ün ocak ayından nisana kadar Lee kendini Enter the Dragon filmine adar.
Rather than participating in non-contact karate tournaments which he considers little more than glorified games of tag Lee instead devotes himself to devising a more scientific approach to unarmed combat.
Kovalamaca oyunundan çok az farklı bulduğu temassız karate turnuvalarına katılmaktansa Lee kendini silahsız dövüşe daha bilimsel bir yaklaşım getirmeye adar.
There are people here who haven't even committed a crime?
Burada bulunan halk kim kendini suç işlemeye adar ki?
At dinner mother offers three glasses of wine, oranges, and the chicken to our ancestors.
Yemekte annem atalarımıza üç bardak şarap, portakal ve tavuk adar.
But tomorrow might lead me to be of service to the whole community
Kimbilir, belki yarın kendimi insanlığın hizmetine adarım.
A media cult figure, and a personal friend of President Adar's.
Medyada kült haline gelmiştir ve Başkan Adar'ın yakın arkadaşıdır.
President Adar is alive?
- Başkan Adar hayatta mı?
No, I'm afraid Adar is dead.
- Hayır, maalesef Adar öldü.
President Adar and I once talked about the legends surrounding Earth.
Başkan Adar ile bir kere Dünya ile ilgili efsane hakkında konuşmuştuk.
A media cult figure and a personal friend of President Adar's... he is currently working as a top consultant for the Ministry of Defence... on computer issues.
Medyanın tanıdık yüzü ve Başkan Adar'ın yakın arkadaşı olan Doktor Savunma Bakanlığı'nın bilgisayar sistemlerinde baş danışmanlık görevine getirildi.
- President Adar is alive?
- Başkan Adar yaşıyor mu?
- No, I'm afraid Adar is dead.
- Hayır, ne yazık ki Başkan Adar öldü.
President Adar and I once talked about the legends surrounding Earth.
Başkan Adar'la ben bir keresinde Dünya ile ilgili efsaneyi konuşmuştuk.
You know how dedicated he is at what he's doing.
Yaptığı şeye kendini adar o, biliyorsun.
"to You, I dedicate my life"
"sana, hayatımı adarım."
I will give you my life.
Hayatımı sana adarım.
WHEN in the Course of human Events, it becomes necessary for one People to we mutually pledge to each other our Lives, our Fortunes, and our sacred Honor.
"Bazen beşeriyetin gidişatındaki Hadiseler'den bazıları, bir Halk'ın ayaklanarak birbirimize karşılıklı olarak Hayat'larımızı, Servet'lerimizi ve kutsal Onur'umuzu adarız."
I give my life for it.
Tüm hayatımı buna adarım.
I watched President Adar offer him a full pardon if he'd apologise... and give up violence as a means of political change.
Başkan Adar'ı seyrettim, özür dilemesi hâlinde tamamen affedilmeyi önerdi. Ve devletin düzenini değiştirmek için şiddeti bırakmayı.
Madam President, with respect... you're serving out the remainder of President Adar's term.
Bayan Başkan, saygılarımla. Başkan Adar'ın döneminden kalanlara hizmet ediyorsunuz.
President Adar once said... that the interesting thing about being a President... is that you don't have to explain yourself to anyone.
Başkan Adar bir zamanlar demişti ki başkan olmanın ilginç tarafı kendiniz kimseye anlatmak zorunda olmamanızdır.
You know, I remember when President Adar sent the Marines into Aerilon.
Başkan Adar'ın Aerilon'a asker yolladığı zamanı hatırlıyorum.
Devote ourselves to projects That sell
Adarız kendimizi projelere İş yapacak
You could rededicate "yourselves," knuckle down.
Kendinizi yeniden adar, işe koyulursunuz.
One step, two step, he steps it up swings it, pumps it, struts his stuff
Bir adım, iki adım.. Adımlarını adar, dans eder, dibine vurur, işiyle övünür.
You know, all those years... I watched you working with Adar.
Biliyor musun, tüm o yillar boyu senin Adar'la çalismani seyrettim.
That you reminded her of President Adar when he ran for his first office.
Başkan Adar'ın göreve ilk geldiği zamanki halini hatırlattığını söylemişti.
Adar was a moron.
Adar ahmağın tekiydi.
You know, if President Adar stepped off that Raptor, I'd be elated.
Biliyorsun, eğer başkan Adar o gemiden inmiş olsaydı, aşırı mutlu olurdum.
Each of the past headmen praised them and gave them homes here... as devout believers who were able to be close the "living god".
Her nesilin aile reisi çiçekleri onurlandırmak için kendini adar ve Ikigami olana kadar orada yaşar.
Look... if you give me this opportunity,
Bana bu fırsatı verirseniz, bu işe kendimi adarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]