Adequate translate Turkish
659 parallel translation
I realized that even with my power, it wasn't nearly adequate to save the entire human race.
Benim gücümün bile tüm insan ırkını kurtarmak için yeterli olmadığını fark ettim.
I thought Martini's singing was adequate, but to call him a great singer... ridiculous.
Martini'nin şarkıcılığı idare eder diye düşünmüştüm ama ona harika şarkıcı demek... gülünç.
Looks adequate but lonesome.
Fena değil ama biraz kasvetli.
our candidate should be returned by an adequate majority.
.. tarafından seçilmesi çok önemli.
As I'm unlikely to think of an adequate reply to that, I think we ought to drink a toast.
Sana vereceğim yeterli bir cevap düşünürken içkilerimizi yudumlayalım.
Lance, that setting wasn't adequate for a man of his size.
Lance, bu kosullar bu boyutta bir insan için yeterli degil.
If you hadn't been so stupid and mysterious, allowed Scotland Yard to give you adequate protection, the man would never have escaped.
Bu kadar ahmak ve gizemli olmasaydın, Scotland Yard'ın seni korumasına izin verseydin, bu adam asla kaçamazdı.
- Adequate.
- Yeterince.
You wish to know whether not being an engineer buys adequate lunches for my family.
Siz mühendis olmamak ailemin karnını yeterli şekilde doyurup doyurmadığını bilmek istiyorsunuz.
They supplied you with adequate funds?
Yeterli miktarda para verdiler mi?
I have no words adequate to express my contempt and abhorrence for both of you.
Her ikinize olan teessüflerimi iletmek için bir kelime bulamıyorum.
Oddly, that was quite adequate for the recording, but I feel the air of reality is somewhat strained here.
Oddly, bu, kayıt için fena değil ama gerçeklik duygusu eksik gibi geliyor.
But some claim that they were adequate... that you don't need a 4-lane highway for a horse and buggy.
Kimileri, at arabasına 4 şeritli yol gerekmediğinden eskisinin uygun olduğunu iddia ediyor.
Your husband's English vocabulary seems quite adequate, you know.
Kocanızın İngilizce kelime hazinesi oldukça yeterli görünüyor.
- but adequate conclusion. - I know, we all drop dead.
- Biliyorum, hepimiz öleceğiz.
At Winston, they need men who are more than adequate.
Winston, onlara yeterli bir adamdan daha fazlası lazım.
The punishment seems hardly adequate.
Bu ceza ancak yeterli görülüyor.
You other equipment is hardly adequate.
Başka yönlerin de uygun değil.
Crude but adequate.
Kaba ama yeterli.
The only thing standing between you and a watery grave is your wits. And that's not my idea of adequate protection.
Boğularak ölmenin önünde duran tek engel aklın ve uygun korunmadan anladığım bu değil benim.
Just adequate.
İdare eder.
" Will require adequate transportation.
Yeterli ulaşıma ihtiyaç olacaktır.
I hope I've made it clear that our country needs an adequate air force.
Ülkemize yakışır bir hava kuvvetlerine ihtiyacımız olduğunu iyi ifade edebilmişimdir umarım.
" Pearl Harbor has no adequate defense against air attack- -
" Pearl Harbor bir hava saldırısına karşı savunmasız- -
- A remarkable achievement, Captain... and one that deserves adequate recognition.
- Çok güzel bir başarı, Kaptan ve layıkıyla tasdik edilmeyi hak ediyor.
We're still left with a force more than adequate to hold it.
Onu elimizde tutmamız için gerekenden fazlası bile kalacaktır.
Hearing good, eyesight adequate.
İşitme iyi, görme yeterli.
Besides, I'd run out of reading material and I was beginning to be bored by my cuisine, which, while adequate, was somewhat limited by my equipment.
Çok üzgünüm. Bir anda Bayan Braithwaite'in mağaralarda bir yerlerde kaybolmuş olabileceği aklıma geldi ve onu aramağa gitmiştim.
Investigate the situation and take adequate measures.
Meseleyi derinlemesine araştır.
When one of your comrades was killed, we didn't take adequate measures to protect you.
Arkadaşlarınızdan biri öldürüldüğünde sizlere kol kanat olacak tedbirleri almadım.
I have no adequate words to express my thanks and the gratitude of my people.
Teşekkürlerimi ve halkımın minnettarlığını, nasıl ifade edebilirim bilmiyorum
There will, be adequate funds deposited to your bank account.
Hesabınıza yeterli fon aktarılacak tabii ki.
I'm not convinced our disguises are adequate,
Kılığımızın yeterli olduğundan emin değilim.
Shock and grief restrained me from more adequate communication.
Yaşadığım şok ve derin keder beni uygun iletişim yeteneğinden alıkoydu.
He's even been denied an adequate place to live!
Doğru dürüst yaşayacak bir yerden bile mahrum edilmiştir!
I can find no adequate words to thank you.
Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
My income is not large, but adequate.
Gelirim çok fazla değil ama yeterlidir.
And I consider £ 20 a week to be quite adequate for the family wine allowance.
Ailenin şarap istihkakı için haftalık 20 pauntun gayet yeterli olacağını düşünüyorum.
With a reasonable rhythm and the rules of democracy, we can make giant leaps in productivity by following an adequate work plan.
Rasyonel bir çalışma temposu ve mevcut demokrasi kurallarının hukuk tekniğine uygun olarak genel bir af çıkarmayı da vatandaşlarımıza vaat ediyoruz.
The Indian Bureau is still pledged to provide you with adequate clothing and rations.
Sizlere yeterince kıyafet ve yiyecek sağlanması işi....... hala Kızılderili Bürosunun teminatı altındadır.
Do you think three dozen cans will be adequate?
Sizce üç düzine kutu yeterli olur mu efendim?
Each family has the right... to adequate housing.
Her ailenin barınma hakkı var.
It's perfectly adequate.
Pekâlâ da yeterli.
He's adequate.
Tam adamıdır.
Well, you'll excuse me : Will your salary be adequate?
Beni mazur görün, maaşınız yetecek mi?
Adequate, not more.
Ancak yetecek.
- This here, it all looks quite adequate.
- Burası, tüm her şey yeterli şuan.
The surface there should be adequate.
Zemin bunun için uygun olacaktır.
I have worked out a simple winding gear for use with the starboard generator... which will keep the batteries charged and provide adequate lighting.
Ben de jeneratör için basit bir dişli sarmalayacağım. Bu sayede şarj edilebilen bataryaların yardımıyla gece çalışmak için yeterli bir aydınlatma sağlarım.
Adequate, as they say?
İdare eder durumda mı, söylendiği gibi?
May I suggest a plan which I hope you all find adequate?
Bu üzücü sürtüşmelerden kurtulmak için hepinizin makul göreceği bir plan önerebilir miyim?