English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Admirable

Admirable translate Turkish

810 parallel translation
Really, Miss Davis, there are times when I would like to laugh at you. But there are also times when I find you admirable.
Bayan Davis, gerçekten size güleceğim zamanlar olacak ama sizi takdir ettiğim zamanlar da olacak.
What admirable clear eyes gazed at me!
Bana dik dik bakan o gözler!
- It's an admirable quality.
- Takdire şayan bir meziyet.
Living quietly two or three months in the country, alone obeying your doctor's orders, sounds an admirable idea.
Kırlarda iki üç ay boyunca yalnız kalmak doktorun sözünü dinlemek iyi bir fikir gibi geliyor.
How admirable is the genius of our country.
Ne kadar güzel bir vatanımız var.
Admirable.
Takdire şayan.
Is it not admirable Monsieur Cantrell can joke so cleverly... when he has just lost the lady of his heart?
Monsieur Cantrell'in bu kadar zekice espri yapması taktire değer değil mi tam da kalbindeki kadını elinden kaçırmışken?
You don't find that admirable?
Bunu taktire şayan mı buluyorsunuz?
Oh, admirable, I suppose.
Oh, taktire şayan, galiba.
Admirable.
Ne güzel.
Otoku is an admirable woman and very resourceful
Otoku takdire değer ve becerikli bir kadın.
An admirable one, no doubt, but nonetheless a fool.
Çok takdire layıksınız ama yine de bir aptalsınız.
They haggled while I watch, an admirable disguise by the way.
Ben izlerken sıkı bir pazarlık bile ettiler bu arada harika bir kamuflaj.
It's admirable.
Takdire şayan bir hareket.
A sudden break now, however brave and admirable, would be too cruel.
Ne kadar cesur ve takdire değer olsa da şu anda ani bir ayrılık çok zalimce olur.
An admirable suggestion.
Mantıklı bir öneri!
It's an admirable place for it.
Kesinlikle değil. Tablo harika bir yerde.
- Admirable resolutions!
- Övgüye değer niyetler!
Monsieur Vincent, what you accomplished is admirable.
Mösyö Vincent, yaptığınız şeyler takdire şayan.
Be honest is admirable.
Dürüst olman iyi.
- Admirable.
- Takdire şayan.
It's admirable.
Fevkalade.
But, Monsieur de Bergerac, why have you done this to our Montfleury, an admirable actor?
Ama, Mösyö de Bergerac, Montfleury gibi takdire şayan bir aktöre neden bunu yapıyorsunuz?
Very admirable indeed.
Hakikaten, çok takdire değer.
Maybe it's not very admirable.
Belki de hoş değil.
Well... you and Artie can be admirable.
Ama, sen ve Artie olabilirsiniz.
Really admirable.
Geçrekten takdire değer.
Oh, an admirable background for my canvases.
Kanaviçelerim için ne harika bir arka plan.
The enemy has certainly put up an admirable fight.
Düşman, takdire değer bir mücadele sergiledi.
- Admirable idea.
- Mükemmel bir fikir.
You're a jackpot of admirable character traits.
Muhteşem kişilik özellikleri olan bir piyango biletisin.
Admirable.
Fevkalade.
He turned out to be an admirable tutor.
Takdire şayan bir öğretmen olduğu ortaya çıktı.
It's not only remarkable and admirable, it's downright satisfying.
Bu sadece etkileyici ve takdire şayan bir durum değil, üstelik çok da tatmin edici.
- Admirable.
- Harika.
An admirable arrangement.
Harika bir anlaşma.
You had an admirable helper.
Takdire değer bir yardımcın var.
His tidiness is admirable.
Düzeni tertibi takdire şayan.
Most admirable.
Hayran oldum.
It is, in short, an admirable vehicle for poetry.
Kısacası, sinema şiir için hayranlık duyulası bir araçtır.
Admirable.
Takdire değer.
Because your behaviour, gentlemen, and ladies in a struggle for survival, has been quite admirable.
Çünkü baylar ve bayanlar, hayatta kalma mücadelesi içinde... hayran kalınacak davranışlar sergilediniz.
AN ADMIRABLE QUALITY.
Taktire değer bir özellik.
He was truly an admirable samurai.
Gerçekten saygı duyulması gereken bir samuraydı.
Admirable eyes, too.
Gözler de çok güzel.
In these times, it is a truly admirable resolve.
Böyle bir zamanda, gerçekten takdir edilesi bir çözüm.
He finds your resolve most admirable and wishes you to be brought forward for an immediate audience.
Kendisi, isteğini oldukça hayranlık verici buldu ve görüşmek için bir an önce huzurunu götürülmeni istemekte.
A most admirable resolve.
Hayranlık duyulacak bir çözüm.
As a thing of art, nothing could be more admirable than the painting itself
Sanatsal anlamda belki de hiçbir şey bu portre kadar takdire şayan olamazdı.
His resistance is admirable.
Dayanıklılığı imrendirici.
I knew Conenwood, admirable man.
Conenwood'u tanırım, iyi adamdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]