English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Affairs

Affairs translate Turkish

4,241 parallel translation
I wanted to call Internal Affairs, but I'm a fugitive now.
İç İşlerini aramak istedim ama şu anda kaçağım.
What did you tell Internal Affairs?
- İç İşleri'ne ne anlattın?
Tessa, you're very impressive. After all, how many high school students can boast to being named senior vice president of prismatic affairs at a crystal cup of crystals?
Hem kaç tane lise öğrencisi kristal bir dünyadaki kristallerin prizmatik ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı olduğunu söyleyebilir ki?
Don't poke your nose in Alex Pandian's affairs.
Sakın burnunu Alex Pandian'ın işlerine sokma.
Don't dig into our affairs too much.
İç işlerimize bu kadar burnunu sokma.
Internal affairs has been notified and will be here shortly.
IA'e haber verildi. kısa zamanda burada olurlar.
Internal Affairs is probably there already.
IA çoktan oradadır herhâlde.
"looks forward to reading the Internal Affairs report " after its thorough and impartial investigation of Detective Reagan. "
Danny Reagan'ı derinlemesine ve bağımsız olarak soruşturacak olan lA raporunuokumak için... dört gözle bekliyor. "
Internal Affairs treating you okay?
lA sana iyi davranıyor mu?
I got word the other day from Internal Affairs that they're pulling me back in.
Geçen gün IA'den beni geri çağırdıkları haberi geldi. that they're pulling me back in.
We can't do anything until the Indian Affairs Commission weighs in.
Yerli Halklar İşleri Komisyonu konuyu ele alıp, onay verene kadar hiçbir şey yapamayız.
HE BEGAN AS THE ASSISTANT TO THE ASSISTANT OF THE ASSISTANT TO THE ASSISTANT'S ASSISTANT OF BUREAUCRATIC AFFAIRS.
Bürokratlık kariyerine asistanın asistanının asistanının asistanının asistanı olarak başladı.
- I hid it. Former Polish communist hero Andrzej Bielawski, an outspoken critic of Soviet interference in Polish affairs, arrived in New York City this morning.
Polonya ilişkilerine Sovyet müdahalesiyle ilgili konuşmaktan çekinmeyen Polonyalı eski komünist kahraman Andrzej Bielawski bu sabah New York'a vardı.
Commander Danforth it's time to put our affairs in order.
Kumandan Danforth, işleri yoluna sokmanın zamanı geldi.
- Public Affairs Office - has relationships with reporters from every underlying major wire service, newspaper, news weekly, and television network in the nation.
- Kamu Bilgilendirme Ofisi - ülkedeki tüm kablolu servisler, gazeteler, haftalık haber bültenleri, ve televizyon ağları ile ilişkisi var.
Byung Jin went outside and was brought back in by Internal Affairs.
Byung Jin dışarı çıkmış ve içişleri ekibi tarafından yakalandı.
Internal Affairs?
İçişleri ekibi mi?
You think this is "Infernal Affairs"?
Bunun içişleri olduğunu mu düşünüyorsun?
Erik, will you do it as the legal affairs spokesperson?
Erik, sözcümüz olarak TV1'e sen çıkar mısın? Hayır, sağ ol.
Nete ​ ​ has Social Affairs on the line.
Nete, Sosyal Yardım Bakanlığı'yla görüşüyor.
If he knew this gun was found in your apartment, he would have no choice but to inform Internal Affairs.
Bu silahın senin evinden bulunduğunu bilse, İçişlerine bildirmekten başka seçeneği kalmaz.
Well, there are some members of Internal Affairs who would disagree with you.
İçişlerinin sana katılmayacak bazı üyeleri var.
Over the course of this documentary, I've had three affairs.
Belgesel boyunca karımı üç farklı kadınla aldattım.
We will manage our affairs ourselves, you and me, together.
Sorunlarımızı ikimiz hallederiz. Beraber.
Where's the head of business affairs?
Ticari ilişkiler başkanı?
You had affairs with secretaries.
Kadınlar da geliyordu. Bazı sekreterler ve bazılarıyla ilişkilerin oldu.
Well, that is a downright dreadful state of affairs.
Bu, korkunç bir durum.
Course we had business affairs together but that can all be sorted in time.
Course, birlikte iş yapmıştık ama zamanla her şey çözülür.
I suppose intimate knowledge of his colleagues'affairs wouldn't do the Master any harm when it came - to a vote on Booth Hill.
Herhâlde iş arkadaşlarına dair böyle mahrem bir bilgi Booth Hill'le ilgili oylama sırasında epeyi faydalı olmuştur.
This is an Internal Affairs matter.
Bu bir İç İşleri meselesidir.
Ms. Winter, how long have you been the Dean of Student Affairs at Stanford?
Bayan Winter, ne kadar zamandır Stanford'ın öğrenci işleri başkanısınız?
Not a friend of Internal Affairs, huh, Cal?
- İç işleri ile pek samimi değil misin Cal?
Detective Soriano from Internal Affairs.
Dedektif Soriano İçişlerinden. Konuşmamız gerek.
First we need to get your affairs in order. You're right.
Önce işlerini yoluna koymalıyız.
Internal Affairs.
İç İşleri'nden geliyoruz.
I need to talk to the head of cultural affairs.
Kültür Masası Başkanı'yla konuşmak istiyorum.
It will give you some authority over my affairs.
Benim sorumluluğumdaki şeyler için sana bir yetki verecek.
But Madame... as I was sorting through your mail, I noticed that you have many different types of affairs.
Ama hanımefendi mektuplarınızı ayırırken birçok farklı ilişkiniz olduğunu fark ettim.
Have you seen me having affairs?
Kiminle ilişkim olduğunu gördün sen!
I didn't mean that type of affairs...
Ben o tarz ilişkilerden bahsetmiyordum...
Oh, my love of rational business plans is clashing with my love of clandestine love affairs.
Akılcı iş planlarına olan sevdam, gizli aşk tutkumla yarışıyor şu anda.
He's married, but he's also had affairs.
Evli ama ilişkileri de olmuş.
The head of our Internal Affairs division was shot inside his home this morning.
Bölümümüzün iç işleri başkanı bu sabah evinde vuruldu.
I would think you have enough problems of your own to worry about without meddling in our private family affairs.
Başında yeterince dert varken bir de özel aile meselelerimize burnunu sokma istersen.
Do try to distribute the food as effectively as possible because there are a couple of fat fucks in business affairs that'll attempt to hem you in and snaffle the lot.
- Olabildiğince düzgün şekilde dağıtmaya çalış. Çünkü dibinden kopmayacak ve yiyecekleri yürütecek iş ilişkim olan birkaç şişko pislik var.
I'm her executive... director of, um... household affairs.
Ben onun... evi ile ilgili konuların... yönetiminden sorumluyum.
Just give me a couple days to get my affairs in order.
İşleri düzene sokmam için birkaç gün müsaade et sadece.
Copier, I need 12 of these double sided for the business affairs meeting on Friday.
- Fotokopici, bunu Cuma günü yapılacak olan toplantı için arkalı önlü 12 sayfa kopyalamanı istiyorum.
Outside Denmark. Foreign Affairs.
Dışişleri Bakanlığı'nda.
You're an expert in, uh, Turkish affairs?
Türkiye ile ilişkiler konusunda uzman mısın? Ben bir polisim.
Affairs?
İlişki mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]