Affection translate Turkish
2,104 parallel translation
For Gabrielle, the best part of having sex with a new man was seeing how quickly his affection would turn to obsession.
Gabrielle için biriyle seks yapmanın en iyi yanı onların duygularının nasıl da çabucak takıntıya dönüşebildiğini görmekti..
Kevin, please accept this ring as a symbol of my deepest love and affection.
Kevin... Bu yüzüğü, sana en derin aşkımın ve bağlılığımın sembolü olarak kabul et.
She becomes needy, erratic, obsessive... lt probably has something to do with Daddy withholding affection while we were growing up.
Erkekler karşısında muhtaç, dengesiz, saplantılı... Babamın biz küçükken şefkatini esirgemesiyle ilgili olabilir.
But, his Majesty commands, that since you no longer enjoy his trust or affection, you are to be stripped forthwith of all your official posts and titles.
Ama, Majestelerinin emrine göre ; ... artık size olan güven ve sevgisi sona erdiği için tüm ünvanlarınız ve makamlarınızdan mahrum kalacaksınız.
- -imprisoned by affection.
... muhabbetlerine esir düştüm.
He has formed an affection.
Duygusal yakınlık duymuş.
That is not how you show affection to a woman.
Bir kadına sevgini böyle göstermemelisin.
And in all these years, you've never shown me any affection.
Ve bunca yıl, Bana bir kere bile şefkat göstermedin. Bir kere bile.
The man deserved a little love and affection.
O adam sevgiyi ve şefkati hak ediyor.
Well, Jan didn't believe in showing affection, so... sometimes I don't know how to react to when a girl touches me.
Jan, pek ilgi göstermezdi, yani... bazen bir bayan bana dokunduğunda ne yapacağımı şaşırıyorum.
Once I divert kal-el, you can fetch the young object of your affection.
Ben Kal-El'i oyalarken, sen de gidip o çok sevdiğin şeyi alabilirsin.
You stick around for a few more years of fatherly affection. You don't say anything about it and get a nice prize.
Babanın düşkünlüğünden birkaç yıl daha ayrılmıyorsun kimseye bir şey demiyorsun ve ödülü kapıyorsun.
And more than anything, it was filled with affection.
Ve her şeyden çok, sevgi doluydu.
Fanny, do anything but marry without affection.
Fanny, her şeyi yap ama sevmeden evlenme.
"can never hope to feel or inspire affection again."
"aşk hissetmeyi ya da uyandırmayı umamaz."
I want to know where they are the tickets. Affection.
- Biletleri nereye koymuştuk?
Affection, a scandal for that reason.
Tatlım, bütün gürültüyü bunun için mi yaptın?
- Excrement. - Affection, quédate here.
- Tatlım, burada kal.
It is closed, affection.
Kapı kapalı tatlım. Yani...
He is guilty, we go, affection.
Yani onun başına gelseydi kendini suçlu hissedeceğine şüphem yok. Haydi ama tatlım.
We go, affection, was your fault.
Tatlım, o senin suçun, tamam mı?
Affection, now could to kill to me.
Tatlım, şimdiden 3 adamlarını öldürdüğümüzü düşünüyorlar.
Affection, the door.
Tatlım, kapıyı aç. Lanet kapıyı aç, haydi.
Affection.
Tatlım?
Affection.
Tatlım!
I am proud of you, affection.
Seninle gurur duyuyorum tatlım.
We're not pedophiles. It's a support group to help guys who look for affection from the wrong age group.
Yanlış yaş gruplarına ilgi duyan erkekler için bir destek grubu.
Man, she's showing him affection.
Kadın sevgi gösteriyor.
Recognition, pleasure, self-esteem and, in short, love and affection. What's pathological about that?
Kabul görme zevk, özgüven ve kısaca aşk ve şefkat.
One thing I learned from my father's courtship of Lily is the importance of perseverance- - that in the face of true love, you don't just give up, even if the object of your affection is begging you to.
Babamın Lily'ye yaptığı kurdan bir şey öğrendim : Azmin önemi. Gerçek aşkla yüzleştiğinizde, öylece vazgeçemezsiniz.
It just paints the picture of a very affectionate woman, who's open to expressing her affection in non-traditional locales.
Sadece çok seven bir kadının sıra dışı yerlerde sevgisini anlatışını tasvir ediyor.
If you share your humanity with your audience, they'll share their affection with you.
İnsan sevgini seyircilerinle paylaşırsan, onlarda sevgilerini seninle paylaşılar.
I'm not ashamed to say that I've developed a certain affection for Andy.
Andy'ye belli bir sevgi büyüttüğüm için utanmıyorum.
You must win my affection.
Sevgimi kazanmalısınız.
Does tommy share your affection?
Tommy, sevgine karşılık veriyor muydu?
It was an expression of affection, dr. Brennan, not an objective evaluation of your abilities.
Bu bir sevgi ifadesiydi, Dr. Brennan yeteneğinle ilgili objektif bir değerlendirme değildi.
Affection.
Şefkat.
Love, affection?
Aşk, ihtiras?
Cold blood is clearly no barrier to affection.
Soğuk kanın tutkuya engel olmadığı gayet açık.
Affection...
Sevgiye...
It's what makes babies cry when they're hungry, uh, Scream when they want Affection, become enraged when a toy is taken away.
Bir bebeği açken ağlatan, ilgi istediğinde ona çığlık attıran, oyuncağı elinden alındığında kızdıran şey budur.
- This guy won't show me any affection!
- Bu adam bana hiç ilgi göstermiyor!
What you wanna convey is your undying affection and gratitude for your time spent together coupled with your need for space to find out who you really are.
İletmek istediğin şey sonsuz düşkünlüğün ve gönül borcunu birlikte zaman geçirdiğin, kim olduğunu bulmak için bir bağlantı alanına ihtiyaç duymaktır.
You do. In fact, you have a pathologic need to solicit male affection.
Hatta erkeklerin ilgisini çekmeye patalojik ölçüde ihtiyaç duyuyorsun.
It'll probably take awhile for him to show affection and he'll want to know why you never came to get him.
Önceleri bir süre size yakınlık gösteremeyecektir. Niçin kendisini almaya gelmediğinizi sorup duracak.
If the object of his Affection moves away. I mean, i get that, I mean he's way past
Normalde takipçiler, arzu nesneleri gidince ilgilerini başka bir kadına kaydırırlar.
WITH ALL OUR AFFECTION
TÜM SEVGİMİZLE.
The wide acres of wood, corn and pasture fed and clothed the flock, While mutual patience, affection and courage Made our old farmhouse a very happy home.
Bir düzine orman, mısır tarlası ve çayırın sürülerle bütünlüğü... ve ortak sabır, iletişim ve cesaretin birleşmesiyle... onlar eski çiftliklerini çok güzel bir yuva haline getirdiler.
He was a good man who earned my respect and affection.
İyi biriydi, saygımı ve şefkatimi kazandı.
"She's so easily seduced by silly tokens of his affection."
Alo? Alo?
Imagine the thwarted testosterone totally devoid of love and affection,
Baskılanan testesteronu hayal etsene.