English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Afyon

Afyon translate Turkish

795 parallel translation
You've certainly got me all hopped up, baby.
Afyon yutmuşa çevirdin beni bebeğim.
Yup, you certainly got me hopped up.
Kesinlikle, afyon yutmuşa çevirdin.
According to papers found in your luggage, you deal in opium and have shipped 12,000 pounds of it into China in the last year.
Eşyalarınız arasında bulduğumuz belgelere göre afyon ticaretiyle uğraşıyorsunuz. Ve son bir yıl içinde Çin'e 5 ton sokmuşsunuz.
Do you know that a Chinaman dealing in opium is penalised by death?
Afyon ticareti yapan bir Çinli'nin cezasının ölüm olduğunu biliyor musunuz?
I am not punishing you for dealing in opium but for your insolence to me on the train.
Sizi afyon ticareti yaptığınız için değil trende bana karşı yapmış olduğunuz küstahlık yüzünden cezalandırıyorum.
We buy cocaine with it, morphine, heroin, opium, whatever you call all that crap.
Onunla kokain alırız, morfin, eroin, afyon hangi pislikten istersen.
Opium?
Afyon?
Opium for the aching limb.
Ağrıyan organlar için afyon.
Tonight I propose to conduct a further experiment on myself... this time using a much stronger formula... containing a tincture of opium.
Bu gece, çok daha ileri bir deneyi kendimde denemeye kararlıyım... ... bu sefer afyon tentürü içeren daha güçlü bir formül kullanacağım.
Twenty ounces tincture of opium.
Yarım kilo afyon ispirtosu.
A hundred grains laudanum?
Yüz gram afyon tentürü mü?
- Get some laudanum.
- Biraz afyon getir.
- Supposed to be in shipping but I think he's an opium smuggler in wolves'clothing.
- Nakliyat işinde diyorlar ama bence kurt postlarında afyon ticareti yapıyor.
I have prepared a solution of laudanum, a paregoric.
Afyon tentüründen bir solüsyon hazırladım. Kafurlu tentür.
You think me a simple-minded opium eater.
Benim basit zekalı bir afyon yiyici olduğumu düşünüyorsun.
I can diagnose opium addiction but your addiction, I suspect, is something less familiar and more damaging.
Afyon bağımlılığını teşhis edebilirim ancak. Senin bağımlılığın korkarım daha az bilinen ve daha tehlikeli bir bağımlılık.
the narcotics that you call literature - the bible, poetry, essays - all kind, all of it an opiate to make you think you have a strength when you have no strength at all.
Damarlarına baskı mürekkebiyle enjekte ettiğin hayaller. Edebiyat adını verdiğin bir uyuşturucu. İncil, şiir, makaleler ve benzerleri, bunların tümü, sana bir yerin olduğunu düşündüren afyon, oysa senin hiç yerin yok.
They once found opium there in some ghee tins
Bir keresinde yağ tenekelerinde afyon buldular.
Opium
Afyon var.
There's some laudanum in the medicine case.
Çantada biraz afyon var.
Rice alcohol, all religions, and then... the whores and the opium!
Pirinç Rakısı, fahişe ve afyon! Her dinden insan..
Tell me, Mr. Quentin, since we started to be indiscreet in China, did you smoke opium?
Bay Quentin, madem gevezelik yapıyoruz.. Çin'de hiç afyon dumanı çektiniz mi?
This contains laudanum and morphine.
Buna morfin ve afyon da dahil.
We are in the land of opium and there are no opiates.
Afyon cennetindeyiz ve afyonumuz yok.
I do not deal in opiates.
Afyon ile ilgilenmiyorum.
Opium was growing on a remote piece of mission property.
İdam cezası aldı. Görev mülkünün ücra bir bölümünde afyon yetişiyordu.
- Shing put opium on board, said it was ours.
- Shing afyon soktu, bizim olduğunu söyledi.
It's made from poppy seeds.
Afyon tohumundan yapılmıştır.
I believe you've never been in a Chinese opium den.
Hayatınızda hiç Çin afyon mağarasına girmediniz galiba.
Freedom, arms dealing, opium, hashish, kiff.
Özgürlük, silah ticareti, afyon, haşhaş, kif.
A driver, or an opium smuggler?
Şoför değilim? Niye afyon kaçakçısı değilim?
- Paregoric, opium base.
- Paragorik bu. Afyon türevi. - Numara vermeyin.
Despite my weakness for Communists, the day I became a minister, my family accepted me.
Afyon çektim pek çok olağanüstü makale yazdım hiçbir zaman başarılı olamayan, utanç kaynağı biri olarak görüldüm.
Mustafa Kemal broke the line of our Greek allies in Afyon.
Muzaffer Haya'nın ordusu müttefikimiz olan Yunan ordusunu Afyondan kışkırttı.
So you're a Sterno drinker, huh?
Yani afyon içiyorsunuz, ha?
I don't tolerate opium smokers around here.
Buralarda afyon içilmesine müsaade etmem.
Then they will pass him the opium shipment
Ve afyon pazarlığı yapacaklar!
Now we've got the opium deal
Artık Afyon ticareti bizim elimizde!
I'm sure they're filled with opium, or some such thing.
Sanırım içine afyon gibi bir şey koyuyorlar.
It's a medicine called opium.
Afyon denen bir ilaç.
Opium?
Afyon mu?
At the hand of opium and limitless sex... you will soon be reduced to bones and skin.
Afyon ve sınırsız seksin kucağında... yakında bir deri bir kemik kalacaksın.
until the opium withdrawal kicks in!
Afyon kafası geçer birazdan!
When he was alive, Gishiro was said to have been involved with foreigners, smuggling opium.
Duyduklarıma göre, Gishiro yabancılarla birlikte, afyon kaçakçılığı yapıyormuş.
Opium!
Afyon!
Opium is the best "Money Bill" next to war.
Savaş yaklaşırken en iyi para kazanma yöntemi afyon satışı gibi duruyor.
Voodoo land was just poppy fields.
Voodoo diyarı sadece afyon tarlasıymış.
Kananga : poppy grower in thousands of acres of well-camouflaged fields, protected by the voodoo threat of Baron Samedi.
Kananga : iyi gizlenmiş dönümlerce tarlada afyon yetiştiren adamı Baron Samedi'nin voodoo tehditleri koruyor.
The poppy is a very sturdy flower.
Afyon çok kuvvetli bir çiçek.
Rhum mixed with opium.
Rom ile afyon karışımı.
Guns or opium?
Silah mı yoksa afyon mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]