English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Aging

Aging translate Turkish

850 parallel translation
Why, they'd swear themselves blue in the face aging'ya.
Ve onlar da utanmadan yalanları üzerine yemin ederler!
I hope Lov don't hold no hard feeling aging me.
Umarım Lov bana kızmıyordur.
- You're aging fast, that's all.
- Çabuk yaşlanıyorsun, o kadar.
You're aging fast, that's all.
Çabuk yaşlanıyorsun, o kadar.
"Aging Actress." "Yesterday's Glamour Queen."
"Yaşlı Aktris." "Dünün Parlak Yıldızı."
Once again, after all the untimely answers and the aging of youth, night falls from on high.
Bir kez daha, tüm o zamansız cevapların ve gençliğin yaşlanışının ardından gece yükseklerden düşer.
What do you think I am, an aging Peter Pan who's gonna disappear at the sign of something permanent?
Ne oIduğumu sanıyorsun, kaIıcı bir şey gördüğümde kaçacak mıyım yani? Şey, evet.
I came in a subtle, aging widower.
Göze batmayan, yaşlı bir dul erkek olarak geldim.
Not only can she cook, she's a comfort to an aging heart.
Sadece iyi yemek yapmazdı, yaşlı bir kalp için rahat bir yerdi o.
It is aging.
Yıllanmış bir parça.
Your goblet is aging centuries.
Senin kadehin yüzyıllık.
Grape vineyards, huge barrels aging forever... poor little old monks running around testing it... just so some woman in Oklahoma can say it tickles her nose.
Büyük üzüm bağları, yıllanan fıçılar, tadına bakan rahipler, Oklahoma'daki bir kadın kafayı bulmak için!
- $ 100 aging yours I'm right.
- $ 100 ver haklı olduğumu gör.
No more aging, no more days.
Zaman duracak, gün doğmayacak.
But I ain't holding these things aging'you and if you're holding a grudge agin'me, Lafe, just remember that between you and Buchanan here, I just had to choose Buchanan
Ama bunlardan seni sorumlu tutmuyorum ve bana bir kin besleyeceksen, Lafe sadece sen ve Buchanan arasında bir seçim yapmam gerekseydi, sadece batı Texas Iı olduğu için Buchanan'ı seçerdim.
Probably just laid down. Maybe there's some better stuff aging in the other end.
Belki öteki uçta biraz daha yıllanmış olanları vardır.
It would leave my aging mother all alone.
Giderse, ihtiyar anam yapayalnız kalır.
WHATEVER AGING TAKES PLACE ON YOUR FEATURES
Bunu da anlaşmaya dahil edeceğim.
YOU'RE J UST AN AGING BROAD WITH A SCRAPBOOK. LOOK, MARTY- - ANY PART YOU GET AT THIS STU DIO
Gazete kupürleri biriktiren orta yaşlı bir kadınsın ve bu stüdyodan alacağın herhangi bir rol, bir ajanstan geçmek zorunda da değil.
- Aging's hard on a woman.
- Yaşlanmak her kadın için acıdır.
Except the smile of my never-aging friend.
Hiç yaşlanmayan dostumun gülümsemesi dışında.
NICK'S ARENA. MR. BOLIE JACKSON, WHO BY THE STANDARDS OF HIS PROFESSION IS AN AGING, OVER-THE-HILL RELIC OF WHAT WAS,
Bay Bolie Jackson, mesleğinin standartlarına göre yaşı ilerlemiş, gençliğini geride bırakmış.
Just think, tomorrow, my childhood sweetheart will be my aging wife.
Yarın çocukluk sevgilim, yaşlanan karım olacak.
What do we do with aging fish, grandfather?
Yaşlı balıklara ne yaparız, babalık?
I reckon i'd bet aging you, conny.
Sanırım sana karşı, Conny.
It's an acupuncture facial designed to reduce the signs of aging.
Bu yaşlanmanın belirtilerini yok etmek için yapılmış olan bir yüz akupunktur izleri.
I ran an Amazon search, I found 15 books touting urine's supposed health benefits, including its magical powers to reduce the signs of aging.
Bir Amazon araştırması yapmıştım, idarar içmenin sağlığa yararlı olduğuna dair 15 ayrı kitap buldum, ayrıca yaşlanmayı geciktirici bazı sihirler de vardı.
I'm familiar with Digitalis. Well, arsenic, extremely small doses, fights premature aging by improving skin elasticity.
Evet, arsenik, oldukça az miktarlarda alınırsa, cildin elastikiyetini artırıp erken yaşlanmayla savaşıyor.
The HMOs don't recognize aging as a disease, so I'm free to charge whatever the market will bear.
Sağlıklı Yaşam Derneği yaşlanmayı bir hastalık olarak görmüyor, bu yüzden fiyatları piyasaya göre belirlemekte tamamen serbestim. Bir dakika.
Hang on. You consider aging a disease?
Siz yaşlanmayı bir hastalık olarak mı görüyorsunuz?
Aging wreaks havoc with every one of our systems :
Yaşlanma sebepleri her bir hücremizde dolaşıyor :
a three percent solution is injected directly into a client's vein, bathing the red blood cells in nourishing oxygen, boosting the immune system and reversing the signs of aging. "
yüzde üçlük bir karışım doğrudan müşterinin kanına enjecte edilir, kandaki alyuvarları oksijenle besleyerek temizler, bağışıklık sistemini güçlendirir ve yaşlanma etkilerini terse çevirir. "
- Hey, Captain... somebody told me just now... they thought that you believed Tom Robinson's story aging ours.
- Hey, Üstat... biraz önce bana dediklerine göre... bizim sözümüze değil de Tom Robinson'un anlattığına inanıyormuşsun.
Dr. McCoy, Engineer Scott, Mr. Spock, Lieutenant Galway and myself are all showing definite signs of aging.
Dr. McCoy, Mühendis Scott, Mr. Spock, Teğmen Galway ve ben - kesin yaşlanma belirtileri gösteriyor.
All of us who went down to the surface, with the exception of Chekov, are aging at various rates.
Rapor, Bones. Aşağıya yüzeye inen herkes, Chekov hariç, farklı oranlarda yaşlanıyor.
Also, since our mental faculties are aging faster than our bodies, we will be little better than mental vegetables in a considerably lesser time.
Zihinsel yeteneklerimiz bedenimizden daha hızlı yaşlandığından, daha kısa bir sürede bitkisel hayattan biraz daha iyi bir durumda olacağız.
Captain Kirk is suffering from a peculiar physical degeneration which strongly resembles aging.
Kaptan Kirk'ün sorunu... yaşlanmaya fazlasıyla benzeyen tuhaf bir fiziksel bozulma.
And it's aging me fast. First time I saw her, I had a hunch you belonged together.
Onu ilk gördüğümde birbirinize ait olduğunuzu sezdim.
The royal boys are aging with the royal port.
Veliahtlar krallarla beraber yaşlanır.
I saw your daughters in their white gloves and patent leather slippers and that aging Vassar-girl wife of yours and her understated little suit.
Kızların beyaz eldivenler ve pahalı deri ayakkabılar giymişti ve senin ihtiyarlamaya başlamış karın ve onun aşırı kısa elbisesi...
Jimmy, at least one aging football commentator - was gladdened last night by the sight of an English footballer, breaking free of the limpid tentacles - of packed mediterranean defense.
Jimmy, en azından bir futbol yorumcusu dün akşam bir İngiliz futbolcusunun Akdeniz defansının kamçılarından kurtulmasına sevindi.
And all just to lure me into reopening my theater, into backing you, and into playing angel to a has-been leading man and his aging ingenue.
Ve hepsi tiyatromu yeniden açmaya, seni desteklemeye ve bir zamanların önde gelen birine ve yaşlanan kızına meleği oynamaya yönlendirmek içinmiş.
Who cares about an aging actress, sliding downhill?
Yaşlanan, tepe aşağı yuvarlanan bir aktrisi kim umursar?
Naught but an aging fool.
Yaşlı bir deliden başka bir şey değil.
No amount of beard can hide that face. No amount of aging.
Ne sakal saklayabilir bu yüzü ne de yaşlanmak.
Another black tide is rav aging our coast.
İkinci bir siyah gel-git daha sahillerimizi vurdu.
Who cares about an aging actress, sliding downhill?
Yokuş aşağı kayan, yaşlanan bir aktris, Kimin umurunda?
I SAW MY WIFE AND MY CH I LDREN AGING.
Ama sonra...
I TELL YOU THAT SOM EHOW I CAN STOP YOU FROM AGING.
Var mı?
Subject's physical age, based on physiological profile, between 60 and 72, aging rapidly. Working.
Hesaplıyor.
The aging process has stopped.
- Yaşlanma süreci durdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]